Kara Kutu – Soner Yalçın Kitap özeti
Kara Kutu-Yüzleşme Vakti
Yazar: Soner Yalçın
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 584
Ebat: 13,5 x 23,5
İlk Baskı Yılı: 2019
(Tanıtım yazısı)
Tarih: 5 Ocak 1978.
Yer: Ankara.
Bülent Ecevit yeni hükümeti kurdu.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’ndaki gizli toplantıda “devrim” gibi kararlar alındı.
Tarih: 12 Eylül 1978.
Yer: Kazakistan Alma Ata.
Dünya Sağlık Örgütü düzenlediği uluslararası konferansın sonunda yayımladığı bildiriyle ABD küresel ilaç şirketlerini kızdırdı…
Tarih: 26 Mart 1979.
Yer: İtalya Como Gölü sayfiyesi.
Rockefeller sahibi olduğu Bellagio Evi’nde yaptığı NATO güvenlik toplantısında, yüz yıldır kontrolünde olan “endüstriyel tıp” ile ilgili bir dizi kararlar aldı…
Ve:
Tarih: 25 Haziran 1979.
Yer: Manisa…
Cemil Çöllü MHP İl Başkanı idi.
Sahibi olduğu Huzur Eczanesi’nde öldürüldü.
Ertesi gün…
Tarih: 26 Haziran 1979.
Yer: Manisa.
Neşe Gülersoy CHP Kadın Kolları Üyesi idi.
Sahibi olduğu Yeni Afiyet Eczanesi’nde meslektaşı MHP’li Cemil Çöllü’nün katledilmesini protesto eden bildiriyi yazarken öldürüldü.
Yine Manisa…
Yine bir eczane…
Tarih: 19 Aralık 1979.
Mete Erdem CHP İl Başkanı idi.
Eczanesinde içeri giren saldırgan tarafından kurşunlanarak öldürüldü.
Bu bir cinayet romanı değil…
Modern tıbbın karanlık yüzü aydınlanıyor…
Rockefeller’ın kozmik odasındaki Türkler kim?
Neyin karşılığı, ne kadar para aldılar?
Tabular yıkılacak… Ezberler bozulacak…
Artık yüzleşme vakti…
Kısa özet;
Soner Yalçın genelde ağır bir yazardır. Bu kitabı da okuyucu sıkan ama aynı zamanda meraklandırıp öfkelendiren bir özelliğe sahip. Belgeleriyle, konu birleştirmeleriyle, mizanseniyle sağlık üzerine oynanan global ve milli sahneleri gözler önüne seren bu kitabında Yalçın gerek para beklentisi, gerek sinsi maksatlar uğruna insanlığın maruz kaldığı oyunları ortaya koyuyor.
ADMİN NOTU;
Yaşadığımız dünya güzel ama bir avuç karanlık elin yaptığı kötülüklerle çirkinleşiyor. Ekonomiden sanayiye her alanda böyle. Sağlık ise oyunların başını çekiyor ki geleneksel doğu tıbbının terkine, hastayı müşteri olarak görme rezaletine, ilaç ve müdahalelerle nüfusu azaltma girişimlerine kadar her konu planlı bir yok ediş sanki. Kurulan tıp fakültelerinin ilk müfredat ve görevlendirme toplantıları, yazılan antibiyotiklerin yurtdışı safahatı, bizlerden saklanan yurt dışı tazminat davaları oyunun global ve milli olmak üzere iki perdeli olduğunu gösteriyor. Soner Yalçın’ın vurguladığı gibi bu bir para rekabeti olduğu kadar bir asimetrik savaş aynı zamanda. Ben diyorum ki insan gerekmedikçe ilaç kullanmamalı, ameliyat olmamalı, estetik müdahalelerden kaçınmalı ve doktor seçmeli. Geleneksel tıbbı, doğanın çeşit çeşit iyileştirici özelliklerini öncelikle tüketmeli insan. Reçeteci, raporcu, ameliyatçı doktorlar ve daha fazlası için okuyun. Vücudumuzun kıymetini, sağlığın değerini bilerek, kobay olmayı reddederek yaşamak gerek. bence bu kitap okunmayı fazlasıyla hak ediyor. Bilhassa sağlık çalışanları ve hastane müdavimleri okumalı.
Hastanelerin hangi bütçelerle kurulup, tıp fakülteleri derslerini kimlerin belirlediğini, doktorların nasıl seçildiğini hiç merak etmiyor musunuz? En çok reçete edilen antibiyotiklerin Amerika’da kanser yapıcı oldukları için ödediği devasa tazminatları?