Zamana riayet
Medeni ulusların meziyetleri; zamana riayet, teknoloji taraftarlığı, hukuka ve hakka uygunluk, adil para politikası ve üretime verilen destek şeklinde sayılabilir. Bunların çoğu yatırımlarla, yasalarla alakalıdır. Ancak zamana riayet devletler üstü, insanüstü bir kavramdır ki herkesi bağlar.
Zamana riayet yani uyum, kız arkadaşınıza verdiğiniz randevuya zamanında gitmekle de alakalıdır, eşinizi markete giderken kapıda bekletmemekle de.
Zamana ne kadar kıymet veriyorsak gelişmişliğimiz de, kişisel terbiyemi de ona göredir. Beklemekten hoşlanmayız, bekletilmekten de. O halde biz de bekletmeyeceğiz ve zamanı boşa harcamayacağız. En büyük israf zamandır. İnsanların zamanları da en az bizimkiler kadar kıymetlidir.
Üretimden spora, toplantıdan denetime kadar her alanda zamana uymak herkesin asli görevidir. Yöneticilerin birinci görevi de budur.
Gelişmek, ilerlemek için enerjiyi sinerjiye çevirmenin ilk koşulu da zamana riayettir. Aynı dili konuşmak, aynı planı yürütmek, aynı zamanda hedefte buluşmak için saatlerin aynı olması, herkesin planlamaya uyması gerekir.
Etrafımızda, yakınımızda kimileri var ki bizleri bekletmekten çekinmez. Yine kimileri var ki kendisi bu haldeyken beklemekten nefret eder.
Gelin bekletmeyelim, beklemeyelim. Çünkü boşa geçen zaman hayatımızdan saatleri çalıp götürüyor. Bu gereksiz zamanlar üş üretmek yerine ölü zamanlar oluyor. Gereksiz yere sinirler hopluyor, kalpler kırılıyor.
Bence.