Yeşil yoncalar ve taze goncalar
Yoncalar…. ot gurubunda. Yeşil, bol, pahada hafif. Çokluğu kıymetini düşürüyor, kısa ömürlü ama bolluğu, yokluğunu aratmıyor.
Diğer yanda goncalar var…. bitkilerin, ağaçların, özellikle çiçeklerin yeni açan, açmaya yüz tutmuş, taze, diri, canlı ve umut veren güzellikte…
hayatımızı diyorum….. lafım meclisten dışarı ama çoğu zaman yeşil yoncalar uğruna yaşıyoruz, karın tokluğuna, amaçsız, keyif almadan, sadece doymak için…. tek renk yaşıyoruz.
Nadiren goncalara takılıyor gözümüz, hayata yeni doğuşları görürüz, yeniden doğmalara şahit oluruz, dirilişlere, umutlara, mis kokulu yarınlara. Sıra dışı güzellikler esir alır bizi, değerlidir o anlar, nadirdir, zariftir, nadidedir…. o canlanış ve o canlanışa şahit olmak.
hayatı ot gibi yaşamak da mümkün, yeşil yoncalarla yetinerek….. taze goncaları arayarak, kovalayarak yaşamak da hayatın manasına ererek.
İnsan olmak sadece yemek yemekle olmuyor…. Duygu katmak lazım hayata…. doymak değil mesele.
Yaşamak için yemekle, yemek için yaşamak arasındaki fark bu….
Ot gelip saman gitmemek lazım bu hayatta. Güdülmemek, aklı başkalarına teslim etmemek, iradeyi kaptırmamak, hayatı dolu yaşamak, manasına varmak yaşamın, güzellikleri fark ederek, umut ve sevgiyi yücelterek küskünlükler yerine.
Kısacık mutlu bir an, kızgın veya üzgün günlerden çok daha güzeldir, değerlidir. Ama çabuk geçer güzellikler goncalar gibi….
Yoncalarsa hep oradadır, sıradandır, kolay kaybı-olmaz. Monoton hayatlarımızı dolduran o yeşil yoncalara mahkumsak…. insan olamadık demektir.
Biri bizi yeşil yoncalarla kandırıyorsa, yeşil yoncaları bekliyorsak yaz olsun da yiyelim diye…. goncaların mevsimini hep kaçırıyoruz demektir.
bence insan Yeşil yoncalar ve taze goncalar arasında bir tercih yapmalı. Sıradan, değersiz yaşamlar mı, yoksa kıymetli, huzur ve mutluluk dolu kısa kısa enstantaneler mi?
Yeşil yoncaların arasına hiç olmazsa güller ekmeli insan, taze goncalar veren…. doymak sadece mide meselesi olmamalı.
Ruhu, gözü, gönlü doymalı insanın.
Yarınların umudunu goncalarda görebilmeli bakmasını bilen gözler.
Ot gelip saman gitmemeli insan…. gonca olup açmalı hayata, güle dönmeli sonra…. kuruyup gidecekse de bir vakit sonra.
İnsanca, aklıyla, kalbiyle, hür olmalı insan….. yeşil yoncalarla kandırılan öküzlerden olmamalı.
Çünkü hayat kısa, hayat manasız değil, yaşam rastgele hiç değil, yaşamak hür ve özgürce…. hiç zor değil. Üstelik çok güzel.
Yeşil yoncalarda yuvarlanacağınıza, yemekle bitiremeyeceğiniz yoncalar arasında dönüp duracağınıza….. taze goncalar arasında sevgiyi ve umudu yaşatın insanca…. Bence.
Eller goncalara uzanmalı, gözler goncaları aramalı, burunlar, kulaklar, eller, ayaklar goncalar için çalışmalı…… yoncalardan sıyrılıp.
Çünkü yoncayla beslenenler, midelerinin artıklarıyla daha çok yoncalaştırıyor hayatı ve çekilmez, yaşanmaz, acı ve tekdüzelik dolu bir dünya yaratıyor….. goncaları da öldürüyor bu yonca açlıkları, cehaletleriyle.