Yeşil vatanla kast ettiğimiz; vatan topraklarında yaşamakla birlikte insan olmayan tüm diğer unsurlardır. Yani ağaçlar, hayvanlar, çiçekler, dereler, dağlar vs. ve bu sayılan yerlerde yaşayan tüm mahlukat (yöre insanları dahil) Yeşil Vatan hudutları içerisindedir.
Bizler nasıl vatanın her karış toprağını savunuyorsak, Mavi Vatan dediğimiz denizlerimizi (kıta sahanlığı ve karasuları) nasıl mücadele ediyorsak vatan toprakları üzerindeki genel anlamıyla bitki örtüsünü yani tabiatı da muhafaza etmeliyiz.
Türkler tarih boyu yeşile sevdalı bir Millettir. Her gittiği yerde orman vardır, yoksa diker, bir karış boş toprak bulsa ağaç olmazsa buğday ekerdi. Bugün de böyledir genel hatlarıyla. Lakin diğer yandan bir kesim vardır ki ihmalden, bir kesim vardır ki rant uğruna ormanları talan etmektedir. Bilhassa ekin tarlalarını ve zeytin ağaçlarını. Küresel maksatları malum olan bu kesimlerin verdiği zarar sadece o toprak parçasına asla değildir çünkü ziyan kilometrelerce uzağa uzanabilmektedir, kültür, bereket, ekonomi her şey o ağaçlarla birlikte yanıp kül olmaktadır. Hele ki yerinde dev oteller yükseliyorsa!
Toprak kıraç olursa bereket olmaz, temiz hava olmaz, gönül ferahlığı olmaz, ekonomi olmaz, afetle mücadele olmaz… Vatan yemyeşil olursa huzur olur, barış olur, servet olur, ferahlık olur, iş olur. Erozyonla mücadele olur, sanatsal bir vatan olur, bol yağış alan, tertemiz havalı şehirler olur. Bu yeşil alanlarda yaşayan arılar, böcekler, kuşlar olur, ağaçların meyveleri olur, serinlik olur, yağış olur…
Velhasıl kıraç vatanı yeşil vatan yapabilirsek, hiç değilse yeşili koruyabilirsek A’dan Z’ye kazanırız.
Bu sebeple Yeşil Vatan tabirini akıllarımıza yazalım, evlatlarımıza ezberletelim, yeşili sevmeyi ve korumayı ilke edinelim.
Çünkü o yeşillikler bize talan edelim diye miras bırakılmadı, yarının çocuklarına emanet bırakıldı. Onları içindeki canlılarla birlikte imha etmeye hakkımız yok. Aksine yeşil alanları her sene en az yarı yarıya artırma borcumuz var.
Benden demesi.