Yaşlı adam ve tahta çanak hikayesi
Vaktin birinde eşini kaybetmiş, elden ayaktan düşmüş bir yaşlı adam mecburen evli oğlunun evinde yaşamaya başlamış. Başlarda evin hanımı da kendisi gibi yaşlı babalarına hürmette kusur etmez, bir dediğini iki etmezlermiş. Torun dedeyi çok sever, hikayelerine bayılırmış. Lakin zaman geçmiş yaşlı adam elden ayaktan iyice düşmeye başlamış ve yemeğini dökmeden yiyemez hale gelmiş ara ara.
nitekim bir gün titreyen elleriyle çorba içmeye çalışırken önündeki porselen tabak yere düşüp kırılmış. Takım bozulmuş, yerler batmış. Evin hanımı hırsla yerinden kalkmış, temizlemiş ama bu acı bir dönüm noktası olmuş aynı zamanda.
ertesi gün kadın kocasıyla anlaşarak babalarına kırılmayacak bir tahta çanak almışlar. o zamandan sonra da adama hep o tabakta yemek vermişler.
Bu durum sadece adamın değil evdeki torunun da çok zoruna gitmiş. Kendisini yetiştirip büyüten bir babaya layık görülen bu muamele çocuğun çok zoruna gidermiş. Sonuçta en nadide porselen tabak takımı bile babasından, dedesinden kıymetli olamazmış. Ama ne yazık ki her ikisi de elleri titreyen adama haksızlık edip onu tahta tabağa mahkum etmişler! Anne babası ise bu durumdan memnunlarmış çünkü artık babaları yemek takımlarına zarar veremezmiş.
İçerlemesinin bir sonucu olarak oğlan boş zamanlarında anne ve babası için birer tahta çanak yapmaya başlamış. anne babası onun yaptıklarının farkında değillermiş. Ta ki o pazar günü babası oğlunun yanına gelene ve ne yaptığını sorana kadar.
‘Hayırdır oğlum, kolay gelsin. Ne yapıyorsun?
‘Sizlere birer tahta tabak ve kaşık hazırlıyorum baba. Sizler yaşlanınca bende size bu tabaklarda yemek vereceğim.
Bu müthiş tokat önce babasının ve sonra söylediğinde annenin suratına şamar gibi inmiş. Yaptıkları hatanın vahametini anlamışlar ve derhal tahta tabağı yok edip kendileriyle aynı tabaklarda yemek vermeye başlamışlar.
Kıssadan hisse; en nadide yemek takımları bile müşfik anne ve babalarımızdan kıymetli olabilir mi? Onların istemeden verdikleri zararın önemi var mı? Onları baş tacı etmek varken, aşağılayıcı muameleye tabi kılmak, maddi kayıplarımız ne kadar büyük olursa olsun doğru bir davranış olabilir mi?
Siz siz olun anne ve babalarınıza hürmette, sevgide kusur etmeyin. Her ne yaparlarsa yapsınlar kalplerini kırmayın ve el üstünde tutun. Çünkü onlar sizleri siz yapanlardır, fedakar anne ve babalardır. Sevgiyi ve hürmeti her zaman, her koşulda da hak ederler.
Benden demesi. Yaşlı adam ve tahta çanak hikayesi hayatınıza yön vermeli. Yoksa sizlerde bir gün tahta tabaklarda yemek zorunda kalırsınız.