Yağmurlu bir gün
Yağmur baharda düşmüyorsa yere hüzün verir genelde. Kara bulutlar da varsa hele evlere mahkum eder hayatları. Pencereler önünde içilen sıcak kahveler olur o pazar sabahlarının adı. Uzaktan geçen gemilere selamlar verilir puslu camdan görünebildiği kadarıyla. Hava da soğuksa, petekler ısınmışsa usul usul martıları izlemek olur zamanın adı.
Yağmur varsa yürümek de güzeldir aslında sırılsıklam ıslanmacasına… su öbeklerine basa basa, kirlenmekten korkmadan.
Vapurda arka açık alanda oturup, avuç içlerindeki sıcak çayı yudumlamak mesela güzeldir.
Ya da bir sinemaya gitmek, çıkışta yağmurun duracağını hayal ederek.
Yağmur tanelerini teninde hissetmek de ruhumuzu okşayan … güzeldir …
Yağmur yalnızlık hissi verir insana, maziye götürür, çocuk yağmurlarımızı hatırlatır da … göz yaşlarımızla kardeş ederiz yağmur damlalarını. Ağlamalarımız, bizi ağlatanlar, ağlattıklarımız gelir aklımıza.
Martı olup kanatlanmayı hayal ederken, anılarımızı bizi yağmurlu günlerde terk edilişlerimize götürür.
Rüzgarla savrulan yağmur taneleri yüzümüze çarptıkça … anıların tokadını yeriz aslında.
Umutla göğe bakıp güneşi özlerken gerçekte anıların acılarından sıyrılmak isteriz.
Yağmur gerektir, gerçektir, ama hüzündür çoğu zaman. İç karartan, iç burkan, içimize dönmemize sebep olan o damlalar …. saftır, berraktır, durudur, hilesizdir.
Yağmurlu günlerde insan çok daha fazla insan olur!
bence.
Yağmurlu bir gün bu nedenle iç karartacak, evlere kapanılacak, ölümü düşündürecek bir şey değil, hayatın gerçekleri ve göz yaşlarıdır.