Vapurda bir akşamüstü
Bu akşam hayata kısa bir mola verin. Şöyle işi gücü unutup, şehrin kalabalığından uzaklaşıp, gerekirse yolunuzu uzatarak bir vapura atlayın. Üst arka kısma, açık havaya çıkın. Demir parmaklıklara yakın, denizi ve şehri görebileceğiniz bir yer bulun kendinize. Güneş tam karşınızda olsun mahzun mahzun.
Sıcak bir çay, dilerseniz bir de simit veya tost söyleyin kendinize. Ve şehre bakın uzaktan.
Tüm yorgunluğuyla ama tüm haşmetiyle usulca geceye hazırlanan şehrin gürültüsünü duyun uzaktan. Gözlerinizi kapatın ve uzaklaşın ondan. Okyanuslara açılmış gibi hayal edin her şeyden uzak.
Dilerseniz simit atın martılara. Kapışlarını, kapamayışlarını seyredin. Küçük sandallar raks ederken vapurun dört bir yanında uzaklardan gelen müzik seslerine, pazarcı tezgahlarına, ezan seslerine kulak verin. Nerden gelip nereye gittiği belli olmayan gemilerdeki hayatları hayal edin. Deniz fenerlerine bakın, şehrin armalarına bakın derinden; camilerine, köprülerine, sahillerine, ormanlarına.
Suratınıza çarpan akşam serinliğini hissedin iliklerinize kadar. içinizi titreten akşam coşkusuna kulak verin. Bu kısacık yarım saatte evi, maçı, pahalılığı, işi, dertlerinizi unutun. Mutluluğu hissedin, şükredin. Bunu yapamayanları düşünün. Deniz görmemişleri, denize gidemeyenleri, denizi bilmeyenleri.
O ilk vapura binişinizi hatırlayın annenizle. İlk yudumladığınız çayı lise yıllarında sevdiceğinizle. Babanızın sizi ilk maça götürüşünü…. sizin onu son kez bu vapurda görmüşlüğünüzü.
Yolculara bakın, yüzlerine. Telaşı, sıradanlığı, anı kaçırışlarını görün.
Vapur iskele ederken uyanın. Çünkü hayat devam ediyor. Ama bu eşsiz anı hatırlayın her defasında.
Şehri, denizi, geceyi, batan güneşi sevin. anılarınızı sevin. Hayata mola verirken o temiz havayı doldurup içinize… nice yarınlara daha mutlu başlayın.
Bence.