Uyumak
Uyku muhtemelen cennetlerde olmayacak, tatlı bir hediyedir insana. Ayetlerin dediği kadarıyla insanlar gece uykusunda ölür ve sabah bazıları uyanır, diğerleri uykuda kalır ve yine bildiğimiz kadarıyla uykuda değişik boyut ve frekanslara girer, değişik rüyalar görürüz… Sabah tamamını hatırlayamasak da rüya alemi zaten başlı başına bir muammadır. Lakin uyumak zorundayız, çok uzun süre uykusuz kalamayız ve hayata enerjiyle devam etmek için de uykuya ihtiyacımız var. Günde 7-14 saat arası bir uyku bu. Bebekler için fazla, yaşlılar için az. Ama herkese lazım bir şey uyumak.
Hayvanlar da uyur, tabiatta uyur, belki galaksiler de. Çünkü ertesi safha için, ertesi gün veya dönem için sistemlerin uyuması, durulması gerekir. Bilgisayarların uyku modu gibi…. Uçak modu gibi… Temel sistemler çalışıyorken, yardımcı sistemlerin enerji tasarrufu adına kapatılması gibi..
Ayılar mesela çok uzun süre uyur kış aylarında…. Bazı diğer hayvanlar da… Ağaçlar gibi… toprak gibi…
Uyandıktan sonra, uyanabildikten sonra uyku güzeldir.
Uyanamadan uyumanın adı ölümdür. Sonsuza yolculuk gibi…. bu yaşamı hatırlamamacasına, ahirette yeniden uyandırılana kadar… Bu uyku tatlı değildir, ruha dinlenme imkanı verse de geride kalanlara hüzün verir…
Bir de fikren ve zihnen uyumak var… cehalete sağlanmış, mazileri, gelecekleri, iradeleri teslim alınmış sürüler… dinleri, yaşamları, tercihleri ellerinden alınmış mankurt köleler… bu uyku çok fena… ateşlerde uyanılacak cinsten…
Ayakta uyuyanlar var mesela, kandırılanlar. Gün ortası gözleri açık olduğu halde gerçekleri göremeyen dev kitleler… zombi gibi ortalarda dolaşanlar ama oyunları fark edemeyen cahiller, gafiller, nankörler… Bu aptal uykucuların da sonu ateşlerde uyanmak… ve bu uyku huzur değil elem veren cinsten…
Uyumak ruhu dinlendirmeli, bedeni dinlendirip yarınlar için hazırlamalı insanı, zorluklara dayanma gücü vermeli, rüyalarla ilham vermeli, ertesi sabaha hazırlamalı… ama uyandırmalı…
Uyanmadan uyumak ecel demek, hiç uyanamamak şoka girmek, beyin ölümü gerçekleşmek demek…
Uyanamamak yaşayan ölü olmak demek, iradesi elinden alınmış zombilere dönüşmek demek, köleleştirilmek demek…
Sosyal hayatta, günlük koşturmacada bunca hile, hurda varken, aldatılıyorken uyanamamak çok fena.
Bu tür uyku istenen, beklenen, özlenen uyku değil…. ölüm uykusu kelimenin tam anlamıyla.
Bence tatlı uykular olmalı insanın gecelerinde… acı uykular, uyutmalar, uyuşturmalar, aldatmalar ve uyandırmamalar değil!
Üzerinde ölü toprağı varmışçasına uyuyan toplumlar uykuları uzun sürerse bir daha uyanamazlar, felç olur kasları, sonra uyanmak, yürümek isteseler de yürüyemezler.
Uyumak için ilaç almış gibi uyumayı isteyen dev kitleler de var yalan haberlere kanan, aldatılmaktan hoşlanan, masallarla avutulmaktan hoşlanan… maaşları olsun, karınları doysun yeter….
Uyumak uyanmak içindir, uyanmak yoksa güzel değildir uykular…
Uyutmak için masal söyleyenler, ninni söyleyenler var etrafımızda yüzlerce… en kötü insanlar da bunlar…
Osmanlı bu millete seneler boyu masallar anlattı, uyuttu… geri bıraktı. Mustafa Kemal Atatürk de masal anlattı halkına ama masaldaki tüm merhaleleri, tüm hayalleri, tüm hazineleri tek tek ele geçirdi… halkına armağan etti. Uyandırdı Atatürk, Osmanlı’nın aksine… gözlerini açtı koca bir ulusun… çalışmaya, üretmeye sevk etti, ataleti yendirdi de tarlalara, fabrikalara sevk etti halkını…
Uyku veren şeyler var mesela… bilinci esir alan, göz kapaklarını ağırlaştıran…. yalanlar, hikayeler, yan çizmeler, bahaneler, propagandalar, reklamlar, vitrine konan şatafatlı nesneler… Uyku veren büyüler var… hepsi aynı merkezden imal.
İnsan uyumalı ama uyanmak üzere.
Toplumlar geceleri uyuyarak dinlenirken sabah erkenden düşmeli yollara, işlere, eğitimlere, üretimlere…
İnsanlar uyutulmamalı başkalarınca, aldatılmamalı… kanmamalı insanlar rüyalara…
Masallar hayal ettiklerimize katkı sağlayacaksa güzel, asırlarca uyutacaksa, bizi felç edecekse fena…
Rüya görmek de, hayal kurmak da güzel ama iradeler hür olursa, tercihler doğruluğa ait olursa…
Uyuyalım ama diri kalkalım sonra. Çünkü uyanamamak ölmek demek!
bence.