Üst akıl; Tek Göz
Vaktiyle hahamların, kahinlerin başını çektiği isyan çetelerinin tamamı üst akıl dediğimiz şeytani güç, tek göz ile tarif edilir ve her yerde, her şeyi görür şeklinde tasvir edilir. Güneş sembolü her eve, her kalbe girerek aydınlatacak manasınadır. Oysa vadettikleri şey yalnızca nihayetsiz bir karanlık ve acıdır.
Siyon adı dişi cin İsrael için kullanılan ve Günah Kraliçesi manasına gelen kelimedir. Siyonizm de adını buradan almıştır ve günah kraliçesinin emeline çalışan tabir yerindeyse işçileri ve gayeyi temsil eder. Bu manayı unutmayın çünkü siyonizmin şeytanı yüceltmek gayesinin ardında saklı olan gerçek budur.
Günümüzde siyonizm hedefine hiç olmadığı kadar yakındır ve ideolojilerden, yönetimlerden, bedenlerden de ziyade ruhları ve zihinleri ele geçirme noktasına gelmiştir. Yarattığı algılarla (sanrılarla) ve sahte bilimlerle çoktandır zihinleri işgal eden, bilgisayar oyunlarıyla çocuklarımızı bizden çalan, bilim kurgu filmleriyle bizleri kuracağı düzene alıştıran siyonizm, 21nci yüzyılda küreselleşmiş, emperyalizm, kapitalizm, totalitarizm ve komünizmi de aşarak küresel siyonizmin asıl gayesine yeni dünya düzenine odaklanmıştır.
Dünya savaşlarıyla, öncesinde Amerika’nın keşfiyle, uzay çağında ise teknoloji ve gök bilimleriyle avantajlı duruma geçen siyonizm, cinlerden de aldığı güçle, yalan ve abartılı organizasyonlarla, corona plandemisi ile artık insanları esir alma gayretine girişmiş vaziyettedir. İsrail’in Kudüs merkezli hevesi bölgesel iken ve vadedilmiş topraklar avuntusu Ortadoğu’nun bir kısmıyla alakalı iken küresel siyonizm dünyanın tüm insan ve kıymetlerini yeniden tanımlamak, global bir zafer kazanmak peşindedir. 13 varlıklı insanın altındaki 200 kadar CEO ile tarif edebileceğimiz ve şeytanla anlaşması bulunan üst aklın mensuplarına göre dünya yaşamı kalabalık, yanlış, zararlı ve geleceksiz bir hal almıştır, müdahale edilemezse insanlığın sonu gelecektir, küresel ısınma kaynakları yok edecektir, tabiatın kendisi virüs ve zarar üretmektedir. Oysa zalim ve cahil olan … sadece insandır.
Burada yorumu biz yapmayacağız. Her okuyucu altı çizili, kalın harfle vurgulanmış, dipnotla çerçevelenmiş ayrıntılardan yola çıkarak kendisi bir sonuca varmalıdır. Yoksa oyunu hala anlamamış demektir ama önemli bir hususu vurgulamak yerinde olacaktır; küreselci oligarkların köksüz insan sevgisi yeni değildir. Bu yüzden neredeyse bir asır boyu gençler beyin göçüyle yurt değiştirmiş, bu yüzden gurbetçiler Almanya’ya yollanmış, komünist blokta bu yüzden fabrika-hammadde-işçi üçgeni her biri farklı ülkelerden temin edilecek şekilde ayarlanmıştır. Gençlerin yurt dışına, başka şehirlere (özellikle Metropollere) kanalize edilmesi de bu yüzdendir.
Çünkü çocuklar baba terbiyesinden, aile kontrolünden, mahalle baskısından bu sayede (ERASMUS, Öğrenci değişim programları vs.) kurtulur (!), özgürlüklerini (!) ilan ederler, kültürel etkileşim bu sayede gerçekleşir. Kişi bir kuruluşa girdiği anda o kuruluşun kurallarını kabul etmiş olur ki yurt dışına vesair surette giden biri, daha gitmiş olmakla, o kurallara uyacağının taahhüdünü vermektedir. Bu nedenle yurt dışına okumaya, çalışmaya gidenler mecburen kabuk değiştirmekte, gıdadan giyime değişmektedir. Çok uluslu şirketlerin özendirilmesi, sermaye ortaklıklarının kurulması hep bu cümledendir.
Boşanmaların özendirilmesi de bu nedenledir. Gelecek nesillerin üzerindeki bu oyun terbiye ve ahlak ile de alakalı değildir. Ortadan kaldırılmak istenen şey aynı zamanda vefa ve vatan sevgisidir. Köksüzlerse vatansızdır, vatana sadakatleri kişisel çıkarlarından sonra gelir, daha kolay söz dinler ve eğitilirler! Küresel nizam anlaşılan odur ki insanlığı bu vatansızlık gayesiyle evcilleştirecek ve aidiyet duygusunu yok edecektir! Küresel dikta bu nedenle göçmenler konusuna büyük atıf yapmaktadır ki Covid-19 aşısına dair keşif çalışmalarının göçmen bir Türk ailesine nasip olmasını da, CEO’ların göçmen olmasını da böyle okumak lazımdır. Nitekim Davos 2030 hedefleri arasında yazan şey; ‘göçmenlerin geleceğin CEO’su olacağına’ dairdir.
WikiLeaks’i kurucusu Julian Assange’ın deyimiyle “Son özgür nesil” olan bizler, bu saatten sonra kendimize tasma geçirmek isteyen şeytaniler ve onların uşakları ile her ortamda çatışmaya hazır olmalıyız. Ancak aşı adı altında “Akıllı şeytani toz” kullanımı komplo olarak görüldükçe, küresel ısınma yalanlarına kandıkça, dizilerden kopamadıkça, tarihi doğru öğrenmedikçe ve aklı kullanmadıkça bu mümkün değildir. Olan bitenin sorgulanması bu yönde (genetik tabanlarıyla) yapılmazsa, yarın direnecek, kaçmayı düşünecek, mankurt olmayan sağlıklı insan da kalmayacaktır.