Umudu diri tutmak
Umut etmek güzel. İnsan umut olmazsa yaşayamaz zaten. En mutlu ve sakin anlarda bile ilerisi için, devam eden bir şey için, yahut daha iyisi için umut ederiz. Zenginler de fakirler de umut eder, bekler, arzular.
Umudu diri tutmak bu nedenle önemli… kuru kuruya umut etmenin tesadüften, şanstan öte bir ihtimali yok. Bu da küçük bir yüzde. Asıl olan o umuda yaraşır gayret sarf etmek, çalışmak, ısrarcı olmak, takip etmek, olmuyorsa yeniden bir planlama yapmak…
Umut fakirin ekmeği benzetmesindeki umut, ummak ama gereğini yapmamak kavramına yakışıyor. Yani sadece temenni edip beklemek. Gelme şansı ise yok denecek kadar az.
Umut, bence çalışmayı ve uğrunda ter dökmeyi hak ediyor, etmeli. Sonuçta bir oluş, iş veya duygu ortaya çıkacak, bizim istediğimiz bir netice bu. Bu uğurda çalışmak gerekmez mi? Çalışmadan beklersek o umudun gerçekleşme şansı olabilir mi?
Futbol takımının şampiyonluk umması gibi bir şey bu. Kadro güçlü, alt yapı süper, transferler yerinde…. ama çalışmak, sağlık kontrolleri, taktik çalışmalar noksan…. o hedef gerçekleşebilir mi? Çok küçük ihtimal.
Umut kıranlar var, umudu baltalayanlar var… karşılanmayan beklentiler var, olacak da… Ama umut yaşamalı.
Diyelim umut ettiğiniz şeyin tam umduğunuz gibi gerçekleşmesine birileri yahut bir şey mani oldu gelişmeler dahilinde. O umuttan vazgeçmek işin kolayı. Zor olanı umudu bu yeni duruma uyarlamak… Hiç olmayacaksa…. başka umutlar yaratmak.
Çünkü umut ve sevgi, balıklar için su neyse biz insanlar için de odur. Yaşayamayız… umutsuz.
Umudu yok etmeye çalışanlara inat umudu diri tutmaya çalışmalıyız ki kazanabilelim. Bu da gayret ve ısrar demek. Gereğini yapmak bir de elbette.
Umutlar yaşamalı, yaşamalı ki bize de hayat versin…
Umudunuzu yitirmeyin…. umutsuz kalmak, mutsuzluğu ve insanlık dışı yaşamları kabullenmek demek. Umudunuzu kırmalarına da müsade etmeyin, yaşatın umudu, revize edin, olmuyorsa başka umutlar yaratın ama umutsuz olmayın.
Kaos planlayıcılar, böl-parçala-yönet aktivistleri korkutarak umutların önünü tıkarlar, eylem ve kararlarıyla aydınlığa giden yolu tıkarlar dev cüsseleriyle. Umutları yok etmeden, sevgileri öldürmeden gayelerine ulaşmaları mümkün değildir.
Çıkan haberlere bakın gazetelerde… cinayet, savaş, açlık, fakirlik, hastalık, trafik kazası vs… umutları öldürmeye çalışıyorlar, düşüncelerinizi yönlendirmeye çalışılıyorlar…
Evlerinize aldığınız her türlü elektronik cihaz size hizmet ettiğinden de fazla üreticisine hizmet ediyor. Yanında iki kelime konuştuğunuz anda tüm yönelme ve eğilimlerinizi sahibine aktarıyor. Bu önemsiz görülebilir. Nihayetinde banka hesaplarınızı almıyorlar, alsalar da paylaşmıyorlar kimseyle. Ama ….
eğilimlerinizi, düşüncelerinizi tespit ediyorlar anket yapar gibi… kimlik bilgilerinizle, bölgesel bir kobay durumundasınız ve o aktarılan bilgiler o mahallenin, şehrin, ülkenin durumunu ortaya koyuyor. Sakıncalı bir gidişat varsa kendi planlarına göre hemen duruma el koyup ek faktörler sokuyorlar devreye.
Ülkenin siyasi, ekonomik, askeri, kültürel eğilimleri o ülkenin geleceğini belirliyor.
yazılı olmayan bir şekilde, çoğu gizli ve yasadışı bilgiler merkezlere aktıkça sadece hayal ve umutlar değil, hassas taraflar, endişeler, zaaflar da gidiyor …. sonuç? Müstakbel planlarında siz payınıza düşeni alıyorsunuz. Eğer onlara karşı veya rakip bir pozisyondaysanız, yahut genel eğilim onların aleyhineyse hemen tedbir alıyorlar ve sempatik figüranlar giriyor devreye… ya da bir yerlerde bir trafik kazası oluyor, ya da bir terör – deprem kaosu yaşanıyor… İbretlik gibi, tehdit eder gibi, dikkatinizi dağıtmak ister gibi…
Hedeflerinde umudunuzu kendi umutlarına paralel kılmak var.
başkaca hayallere, umutlara gerek yok kitaplarında.
O halde beynimizi yıkatmayacağız, güdülmeyeceğiz, karamsarlığa düşmeyeceğiz, umutlarımızı diri tutacağız, umutlar uğruna mücadele edeceğiz. Planları ne olursa olsun biz kendi plan ve hayalimiz üzere yürümeye devam edeceğiz.
Onların baskısı arttıkça daha fazla sarılacağız umuda… sevgiyi güçlendireceğiz.
bence… Umudu diri tutmak hayatın ta kendisi ve zor sorularından biri. Teslim olmak yani yok olmak ya da var olmak arasındaki fark hayal ve umut edebilmekte. Umudu ve sevgiyi yok etmeden kazanamazlar. Bunun için umuda dört elle sarılalım ve sevelim.