Uğurlu sayınız hangisi ?
Ben şansa çok fazla inanmam…. tesadüflere inanırım, habersiz rast gelişlere. Ve bu tesadüflerin ardında mutlaka bir maksat olduğuna inanırım. Uğur ve uğursuzluğa ise hayır…. ama toplumda o denli çok varki uğura inanan bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Önce şunu diyeyim dinen uğur yoktur, uğursuzluk da. Ayet başa gelen kötülükleri insanın kendi elleriyle yaptıklarına bağlar yani her felaket aslında bir sonuçtur…. sebeplerin sonucu.
Buna rağmen benim uğurlu sayım var mı? Var. İnanmasam, gülüp geçsem de var.
4 ve 7 ve 9.
Bunları her plakada, her kapı numarasında, her telefon kaydında, her fişte arıyorum. Nasıl mı? Sayıları topluyorum ve rakamsal olarak 9’dan ve katlarından çıkartıyorum. Mesela 1977 sayısı gördüm diyelim. Rakamları topluyorum = 24. 9’un katlarını çıkartıyorum yani 18’i. Kalıyor; 6. 4,7 veya 9 olmadığı için işim rast gitmeyecek diye düşünüp tebessüm ediyorum…. Ama hepsi bu. Benim için bir eğlence bu. Büyük iş ve kararlarda dahi asla buna itibar etmem.
Fallara da inanmam. Astrolojiye yani burçlara da. Uğurlu renk ve günlere de. Hele daha önce birine büyük ikramiye satmış olan o bayiden bilet alan kuyruklara gülüp geçmişimdir hep.
Çünkü inanıyorum ki tesadüfler vardır ve yaşanacaktır. Şans veya uğur dediğimiz şey biriktirdiklerimiz, yaptıklarımız, düşüncelerimiz yüzünden gerçekleşiyor bana göre. Çoğunuzda böyle bir düşünce var biliyorum ve bu yüzden rahatım. Yani uğur ve şansa göre hayatını yönlendiren yok. Ama emin olun fallara, yıldıznamelere, sayılara, günlere göre hareketlerini düzenleyenler de var. Hele burçlara rağbet bir hayli fazla.
Uğurlu gelsin diye mavi gömlek giyenler var iş görüşmesine giderken, kırmızı anahtarlık cebinde taşıyanlar takımı maçı kazansın diye…. Totem diyorlar buna…. konuşmuyor mesela maç bitene kadar, yemiyor.
Bunların tümü bir eğlence olarak kaldığı müddetçe sorun yok. Çünkü iş, başarı ve güzel netice emeğin, gayretin, çalışmanın, planlı ilerlemenin neticesidir. İsteyerek olması dilek ağacı misalidir ki hak edilmediği için bence gerçekleşmez bile.
Şunu isteyebiliriz karşımıza biri çıksın diye mesela. Bu gayret istemediğinden mümkün…. Ama o kişi beni sevsin dediğimiz anda…. kendimizi sevilen biri yapmak mecburiyetimiz çalışmayı ve düzelmeyi gerektiriyor ki bunlar yoksa o zaten bizi sevemez. Severse bu ilişki yürümez zaten.
İş kurmayı uğura bağlayalım… salı günü saat tam 09:14’te açalım dükkanı balonlarla…. Çalışmaz, planlamaz, düzgün yürütmezsek karlı olması mümkün mü?
Tam tersine uğursuzluk da bizim ellerimizledir.
Yani uğurlu günde başladığımız o iş batarsa, iflas edersek bu bir uğursuzluk mudur? Yoksa beceriksizlik ve düşüncesizlik mi? Yahut ihtiyatsızlık mı?
Bu nedenle Uğurlu sayınız hangisi ? diye düşünürken mesela uğursuz sayılarınızı da düşünün ve işin komikliğini anlayın.
13 numaralı koltuklar mesela…. kaynağı muhtemelen dini. (İsa Peygamber ve havarilerin toplam sayısı bana göre). Kimse oturmak istemez oraya uğursuzluk getirir diye. Komik olan şu; o koltuktaki yolcunun başına bir şey gelirse zaten otobüsün yarısı da mevta olmuş olur…. Kaldı ki uğurlu yerinize de otursanız başınıza gelecekse o otobüsteki herhangi bir uğursuz yolcunun başına gelecek şey sizi de etkileyecek.
O halde hayatı uğura, uğursuzluğa göre şekillendirmek mümkün değil, doğru da değil. Hayatı düzgün yaşamak önemli. Planlı, kararlı, isabetli, makul, mütevazi, ihtiyatlı, gayretli, namuslu……
Yoksa hazırdan bir şey havadan gelmeyecek. Niyet, gayret ve netice bir bütündür. Nasip ise sizin elinizde olan bir şey değil.
Çalışın…. o şeyi başarın ve kendi uğurunuzu kendiniz yaratın….
Tembel tembel oturun, aklı kullanmayın ve dizi dizi uğursuzluklarınız olsun…. boy boy.
bence durum bu.