Ticaret ahlakı
Sosyal yaralarımıza dokunmaya devam ediyorum. Bunlardan biri de başlıktaki duyarsız ve anlaşılmaz halimiz; ticaret ahlakımız.
Ahilik kültürümüz çıraktan ustaya giden yolda evvela kaliteli üretimi, sonra uygun fiyat belirlemeyi, müşteri veya alıcıyı kandırmamayı esas alırken…. şu an bu kültürden tamamen uzağız.
Alışverişin her kademe ve türünde malesef durum bu. Enflasyonu bahane ederek, kiraları, faturaları gerekçe göstererek kalitesiz malları kakalamaya, ithal malları yerli diye yutturmaya, yüksek karla mal satmaya aşığız. Müşteri artık velinimetimiz filan da değil.
Tefeciler, hortumcular, karaborsacılar ortalıkta dolaşıyor. Vergi vermemekle övünenler var. Helal kazanç çoğunun umurunda değil. kaliteden ziyade kara önem veriyoruz. Söz de indirim günlerinde bile önce artırıp sonra indiriyoruz. Aldatmak, hukuken kıskaca almak, haksız sigorta bedelleri temin etmek, konkordato ilan edip (yalandan) parasını almak, ama bir gece evvel içerideki kıymetli malları kaçırmak, sıradan olmuş. Kendi dükkanımızı ateşe vermekten bile çekinmiyoruz sigortadan para almak için.
Arabamızı pahalı arabalara sürttürüp kaskodan para almaya çalışıyoruz. Tarlaları ekmek yerine kat karşılığı müteahhide vermek düşüncesindeyiz. Halciler üreticinin canına okurken, marketler yüksek karlar elde ediyor. Tarlada 50 kuruş olan domates tezgahlarda 25 lira. Sütün kilosu belliyken peynir 250 lira. Zeytin 200 lira. Zeytin yağı 350 liraya ulaştı.
Balığımız yok denizlerde. Çiftlik balıklarını doğal diye satıyoruz.
Maliyeti dört milyon olan evleri yirmi milyona satıyoruz.
Ağaçları, ormanları kesiyoruz sahiplenmek için. Yani devlet malına el koyuyoruz, kamu malını talan ediyoruz, zimmetimize geçiriyoruz ve bunu haram değil kurnazlık olarak görüyoruz.
Müteahhitler çürük bina yapıp satıyor, içindekiler depremde ölecek diye endişe taşımadan. Devlet bütçesini uygun kullanmıyoruz. Yetim hakkına göz dikiyoruz.
Lüks ve israfa, moda ve markaya paralar akıtırken yüksek maaş uğruna kirli işlerde çalışmaktan utanmıyoruz. Dört yanımız mafya, tefeci, hırsız iken … para babalarına beyefendi diyoruz.
Namuslu satıcılar yerine tarikatımızdan, mezhebimizden olanlara yöneliyoruz. Paslaşıyoruz, fasulye içine taş katan bakkaldan mal almazken şimdi pirince kendimiz taş katıyoruz. Sentetik, GDO’lu malları doğal diye yutturuyoruz.
Taksimetreler can yakıyor, kısa mesafelere yolcu almıyoruz bile. Bir simit havalimanlarında 100 liraya satılıyor. Silahın, organın, uyuşturucunun, gümrüksüz malın, kaçakçılığın getirine aldanıp çanak tutuyoruz.
Mafyalaşıyoruz, haraç topluyoruz, ahlaksız mekanlarda genç kızlarımız telef olurken mum kokulu gecelerde yanan canların feryatlarına kapalı kulaklarımız.
Okulların, servis araçlarının bedelleri karşılanamaz halde.
Altına bakır katıyor, süte su katıyor, harca deniz kumu katıyoruz.
Ticaret ahlakımız, genel ahlakımız gibi yerlerde sürünüyor. Sonra cama yazı asıyoruz; CUMADAYIM. Dini ticaretimize alet etmekten utanmıyoruz.
Sigortasız kaçak işçi çalıştırıyor, yabancı uyrukluları tercih ediyoruz ucuz diye.
hayat kadınları sokaklarda, eşcinseller mekanların baş köşelerinde. İnsanlar bedenlerini satar halde geçinmek için, kendilerince et ticareti yapıyorlar.
Ticaret komple kabuk değiştirdi. hayal tacirleri var mesela… hayal satıyorlar, saadet zincirleriyle. kara para aklayanlar milyon dolarlarla oynuyor. Çocuk tacirleri, silah tacirleri, uyuşturucu tacirleri, insan tacirleri var.
Reklamlar bu ahlaksızlıkları özendiriyor. Kötü malları ekranlarda kabartıp halkı kandırıyorlar ve bunu engelleyecek tek mekanizma bile yok.
Kira evler çokken, içleri boş. Borsa, hisse senedi oyunlarına girmiyorum bile. Fakirleştirilirken, ahlaksızlaşıyoruz. Can simidi olarak başkalarını kazıklamayı, kandırmayı seçiyoruz toplumca düzelmek, israfa son vermek yerine.
Müsrifiz, geri dönüşüme inanmıyoruz. O karton toplayan çocuklar olmasa ülkece aç kalacağız.
Kredi faizleri karşılanamayacak oranda. Bankalar ise yüzyılın karını yapıyor.
Daha sayayım mı?
Dedim ya ticaret ahlakımız da genel ahlakımız gibi yerlerde sürünüyor.
Benden demesi.
Bunun bir karşılığı olacak elbet ve milletçe çekiyoruz.
Bırakın her şeyi pazardaki satıcı bile öne düzgün mandalinaları koyarken torbanıza çürükleri kakalıyor. Ötesi var mı?
Unutmadan bu anlattığım adamlar uzaydan gelmedi. Bu biziz, bizim halimiz bu. Yazılan her satırın aynısını hepimiz yapıyoruz. Yani suçu başkasına atmayın. Suçlu ve ahlaksız sizsiniz.
Öyle küreselizmi bahane gösterip, pahalılığa dem vurup kurtulamazsınız.
Örnek; adam diyor ki sigarayı 40 liradan aldım, 43’e satıyorum. Ama zamlandı. Şimdi 45’e alıp 50’ye satacağım. Sonuç; 40’a aldığı sigarayı 50’ye satıyor. Bahanesi malı yerine koymak. Yani alıcıyı kazıklıyor hayatta kalmak için. Herkes aynı durumda. Birbirimizin kanını emerek hayatta kalmaya çalışıyoruz. Bu sebeple enflasyon asla düşmez sakın boş heveslere kapılmayın.