Televizyon ekranları ahlakımızı kirletmeye devam ediyor
Ekranlar, beyaz perdeler dahil topluma güzellik katmak için var, eğitmek, haberdar etmek, eğlendirmek ama daha güzel hayat şartları hazırlamak için. Ama malesef çok uzun yıllardır ve hele yakın zamanlarda tam tersine çalışıyor…. Özel kanallar dahil.
Global dünya yaratmak arzusundakilerce tüm dünya halkları gerçek dışılıklara özendiriliyor, coğrafi sınırlardan evvel ahlaki ve milli sınırlar kaldırılıyor, yaşam tarzlarına aykırı hayatlar sunuluyor izleyicilere ve değiştiriliyoruz o akşamları mecbur bırakıldığımız televizyon ekranlarına hipnotize olmuş gibi bakarken…. Hele hele gündüz programları tam bir facia.
Hangi kanal olursa olsun durum bu. Her kanal izleyicisini kendi silahıyla vuruyor.
Çocuklar için yatma saati uygulaması getirildi….. gündüz kuşağında bile acayip haller var görmemeleri gereken…. Şifreli kanallara taşındı cinsel içerikliler sözde ama ekranlarda diz boyu….. reklamlar cinsel mesajlar içeriyor, dizilerde babasız çocuklar, cinsel tercihi yanlış olanlar, bozuk aile düzenleri, parasızlığı her günaha mazeret yapmalar….
Şiddet her yerde, hırsızlık ve mafya özentisi her yerde…. polisin acizliği her kanalda…. inançların zayıflığı, milli duruşların yanlışlığı….. boy boy, afiş afiş resmediliyor.
Spor, siyaset, alışveriş arasına sıkıştırılıyor hayatlarımız …. diziler ve filmlerle, reklamlarla, hatta belgesellerle de kandırılıyor, değiştiriliyor, terbiye ediliyoruz.
RTÜK işaretleri var mesela… sokaktaki hiç bir insan anlamını ve gereğini bilmiyor.
Medya ahlaksızlık üzerinde reyting yapmaya çalışıyor ama onların suçu değil bu. İzleyen olmasa yaparlar mı? Şiddet sokaklara yayılıyorsa, ekranların suçu çok büyük ama izlemesek o programları yapıp yayınlarlar mı? Yani onlar yayınlasa bile biz izlemeye mecbur değiliz ama izliyoruz anlamsızca. Sonra karakterimize yapışıyor o yanlışlar farkında bile değilken ve sapık, cahil, umursamaz, kanundan kaçan birileri oluveriyoruz.
Kolay yoldan para kazanmak özendiriliyor mesela…. hırsızlıkla, hortumla, mafyalaşmakla….
Hakkaniyet ve adalet saptırılıyor, herkes kendi adaletini sağlamak yokluna gidiyor, bu da kanunları geçersiz kılıyor… kanunsuz toplumlar yaratıyor.
Çarpık ilişkiler normalleştiriliyor… Dizilerde doğan her bebeğin neredeyse iki babası var. Teki evli olunan, diğeri mazideki meçhul adam. Bu nasıl bir senaryo? Türk halkının neresinin yansıması bu, ne alaka?
İnsanlar cinayet işleyip, evin arka bahçesine veya ormana gidip gömüyor….. Bu neyin özendirmesi?
Başka alternatifimiz malesef yok. Her kanal aynı durumda.
Piyasada ayakta kalmak adına, para kazanmak umuduyla, sahip oldukları siyasi görüşü yaymak adına, taraftar toplamak inancıyla…. ahlaksızlığın kapılarını her gün bir parmak daha açıyorlar. Kıyafeti, parayı, aile ilişkilerini, eğitimi, iş dünyasını senaryolaştırıp, içine saklı mesajlarını koyup, evin duvarlarına kendi subliminal mesaj içerikli resimleri asıp…. zihnimizi ele geçiriyor, bizi eğitiyorlar.
İşin acı tarafı tüm Orta Asya ve Ortadoğu bizim dizileri izliyor. Hatta Balkanlar… hatta gurbetçiler…. Milyara yakın nüfus yani…. Bu da vebal demek.
Gündüz kuşakları tam bir fiyasko bu anlamda. Yufkacılar, iki eşliler, sahipsiz çocuklara fenalık yapanlar, kadınları öldürenler, muta nikahı kıyanlar, gecelik ilişkiler yaşayanlar….. saatlerce ekrana bağlıyor özellikle ev kadınlarını. Yapacak başka işi olmayanlar, fakirleştirilenler mecbur izliyor ve atın aklına arpayı sokmak gibi içinde şeytanlar uyanıyor….
Çocuklar en fazla etkilenenler…. detay vermeyeceğim, malum zaten.
Allah aşkına hiç yakın zamanlarda ailevi, eğitici, ahlaki program görebiliyor musunuz?
Dini yayınlar bile taraflı. Dine aykırı olmasa bile önemli ve yaygın hatalara değinmekten itinayla kaçınıyorlar…. haram yemek gibi, vatana vefa gibi, zinanın ceremesi, hırsızlığın karşılığı, canilerin sonu, fuhuşa dalanların akıbeti gibi bahisler dikkat edin ekranlarda hiç konuşulmaz…. varsa yoksa orucu bozan şeyler, sadaka vermenin faydaları….
Halbuki izleyiciler olarak güç bizde. İzlemesek, reyting yaptırmasak yayınlayamazlar…. Malesef alan razı, satan razı bir durum var ortada.
Reklamlar tam içler acısı halde.
Ekmek alamayanlara sucuk reklamları var…. bıldırcınlar iki reklamda bir bacak gösterisinde, lüks arabalar, mobilyası her gün değişen dizi evleri, çikolatayı anlatırken dudak yalayan seksi kadınlar….
Milli ve yerli değil bu haller…. bize yakışmıyor, çocuklarımız etkileniyor….
Bir ara gece 24.00’ten sonra aerobik gösteriler vardı fantastik, hatta erotik şovlar…. olabilir…. bu da bir ihtiyaç belki ama saatine dikkat! Şimdi o uygulamalar kalktı…. günün her saati şimdi erotik şov oldu.
Algı silahı gibi çalışıyor haberler. Kanallar farklı haberleri veriyor işine nasıl gelirse, aynı haberi her kanal farklı aktarıyor izleyicisine… Meslek ahlakı da zayıfladı. İzleyicilerde siyasi, dini, küresel algılar yaratmak adına milli davaları vuruyorlar peşi sıra.
Değerlerimiz, inançlarımız yerlerde sürünüyor özellikle yabancı dizilerle….
Çocuklarımız bu ekranlara bakarak mı eğitilecek, büyüyecek, yetişecek?
Gözlemsel eğitim diye var edilen televizyon gözlemsel ve saklı mesaj ve içeriklerle yaşamı darmaduman ediyor şimdilerde.
Sonra diyoruz ki ne ara bu hale geldik? Neden sokaklar cani dolu? Ahlaksızlık neden bu kadar arttı?
Sormayın…. cevabı yukarıdaki paragraflarda….
Suçlu? yayıncılar kadar bizleriz de.
Gidişat? Malesef iç karartıcı.
Aileyi, mahremi, insanlığı, ahlakı mahvediyorlar ve biz susuyoruz can sıkıntısından, başka daha iyi bir işimiz olmadığından ve parasızlık nedeniyle mecburiyetlerimizden… Ahlaksızlık girdabı bu…. haksızlık, terbiye sınırlarının dışı bu….
halbuki kırlara , sahillere, komşuya geçmek mümkün ama hayır…. o diziye alıştırılmışız bir kere… izleyecek ve zayıflayacağız.
Gerçeklerimizi, bildiklerimizi yeniden tarif ediyor, değiştiriyor, çarpıtıyorlar, tereddüt ediyoruz…. doğrulardan.
Zamanın modası diye dayatıyorlar ahlaksızlığı, israfı, cinayetleri…. mini kıyafetli kırmızı rujlu yaşamları….
bence…. Televizyon ekranları ahlakımızı kirletmeye devam ediyor . Değişmeyecekler yakın zamanda, belki asla. Ama biz kendimiz her zaman tedbir alabiliriz izlemeyerek, izletmeyerek. bence.