Teknoloji neden faydalı ve yaygın şeyler üretmiyor ?
Az evvel bir bilim kurgu film izlemeye başlamıştım. Aniden aklıma takıldı; Teknoloji neden insanlık yararına değil de bazı kesimlerin yararına çalışıyor diye! Derhal filmi izlemeyi bıraktım ve yazmaya koyuldum. Umarım değer!
Düşünüyorum da teknoloji en çok savaş silahları alanında kendisini gösteriyor. Savaşlar, işgaller, infazlar, katliamlar, bombalar, terörler, o kadar şiddet ve teknoloji içeriyor ki? İkinci sırada da istihbarat bağlantılı olduğu için mecburen iletişim geliyor. Medya ve Hollywood başta olmak üzere tüm görsel ve işitsel irtibatlar. Beyin yıkama, algı yaratma maksatlı olmalarından dolayı olsa gerek, elbette haberleşme ve bilgi paylaşımı ve insan takibi.
Tarım zaten gözden çıkarıldı da sanayi dediğimiz şeyler de aslında tamirlerden ibaret. Yeni üretim yük, chip yok, patent yok, bakım onarım yahut montajdan ibaret.
Eğitim, sağlık, gıda üretimi gibi konular geri planda kalıyor. Mali konular ha keza daha ziyade tefecilik üzerine kurgulu.
Yani…. aslında inana faydalı şeyler değil bunlar. Bize yaramıyor ve belki hiç olmasalar dünya çok daha güzel bir yer olurdu?
Faydaları hiç yok değil ama az ve kısmi. Toplumun geneline hele fakir halka hiç hitap etmiyor. Zenginler, kodamanlar, seçkinler ve seçilmişler için var teknoloji. Ayağımıza bile getirilse parasızlıktan zaten o imkandan yararlanamıyoruz. Üstelik bize sunulan çoğu yenilik de kahredici yan etkilere sahip. Ellysium (Sahte Cennet) filmini izlemenizi öneririm. Bu konuyu işliyor.
Uzatmayayım. Buğday rekoltesini doğal yollardan yükseltecek, tahıl üretiminde zararlı haşerelerle mücadelede kimyasal ilaç ve gübre kullanmadan mesafe kat ettirecek, hayvancılıkta et ve sütü artıracak geleneksel yollara hizmet eden teknolojik bir buluş hiç gördünüz mü?
Bilgisayarlar hızlı ve doğru bilgi için sözde. Sizce kime yarıyor internet ağları, kimler tıklamalardan trilyon dolarlar kazanıyor, sosyal medyalar neden var ve kim neler öğreniyor yerinde oturarak o sayfalarımızdan?
Arabalar mesela…. her yıl bir veya iki versiyonu çıkıyor, farı değişiyor, aynası, yeni model diye misliyle satılıyor. Para tuzakları. Hiç mesela sürücüsünü öldürmeyen araba yapmaya çalışan birilerini gördünüz mü? Devrilmeyen araba, yanmayan araba, kaza yapmayan araba çalışmasına hiç şahit oldunuz mu? Vaktiyle maddelerden altın yapmaya çalışan simyacılar vardı. Şimdi onlar da yok.
Çocuklar ölüyor ufak rahatsızlıklardan, kanserden ölen milyonlar var, bilinen tedavi yöntemleri çaresiz. Genetik de dünya biraz mesafe kat etti ama o da gizem ve şüphe dolu. İlaçlar sayısız yan etkiye sahip, diş macunları bile şaibeli, kaplar, kapaklar, etler, mısırlar hep şüpheyle yaklaşılması gereken şeyler. Et yiyemez olduk korkmadan.
Hayvancılığı geliştirmek, yavru sayısını çoğaltmak yerine dikkat edin, büyükbaş hayvanları öldürmeye çalışıyorlar, bizi suni-sentetik ete mahkum etmek için. Suları kirletiyor, ilaçlıyorlar tablete mahkum etmek için.
Deprem ikaz hizmeti sunamıyor mesela teknoloji. Evleri yıkılmaz hale getiremiyor. Yoksa getirmeyi hiç mi istemiyor? Bu nedenle mi bataklıklara imar izni veriliyor, bu yüzden mi kaçak binalara af geliyor sık sık?
Dünya nüfusunu 500 milyona düşürme hedefleri artık söylenti değil. 7 hektara bir kişi hesap ediyorlar. Peki bu sizce nasıl olacak? Hepimizi öldürecekler mi? Yoksa hasta edip, depremle yıkıp, ormanla yakıp, selle boğup, kısırlaştırarak mı?
Yavaş yavaş konuya girmeye başladınız sanıyorum.
Teknolojileri manipülatif yani kötüye kullanılan şeyler. faydası var ama topluma değil kendilerine, maksatlarına. Savaşlarda deniyor, daha acımasızını üretiyorlar silahların da, ilaçların da, gazların da, araçların da, kıyafetlerin de….
Onlar ve bizler ayrımı er geçen gün yapılıyor daha fazla. Seçkinler ve diğerleri yahut aşağıdakiler ve yukarıdakiler….
Deniz suyunu içilebilir hale getirmek için çalışma yok mesela. Petrolü dumansız hale getirmeye kimse çalışmıyor. Elma ağaçları on kat fazla versin diye çalışma yok mesela. Domates tohumları tek dikimlik, hibrit, tohum alınamıyor. İçinde ne olduğu ise belli değil. Ata tohumu dikmek yasak, bazı ürünleri dikmek hepten yasak.
Para kazandıran, zehirleyen, konumumuzu gösteren, konuşmalarımızı kaydeden, sağlığımızı bozan şeyler üretiyorlar bunun yerine.
Dağdaki vahşi hayvanlara bile av ruhsatı veriliyor. Doğal su kaynakları satılıyor, madenlerde arsenik kullanılıyor, makineleşme kader ediliyor, işsizlik ve fakirlik artıyor.
Yaşlanmayı geciktiren ilaç ve tedaviler yok mesela, yanmayan evler yapılmıyor, batmayan tekneler var ama çok pahalı….
Velhasıl, teknolojiyi birileri kendi çıkar ve ihtiyaçları için, araştırmalarıysa çok uzun yaşamak ve ölmemek için kullanıyor. Dünyaya, yaratılışa egemen olmak hayalleri var ve bu hayalde insanlara yer yok. Sadece kölelere. O da çok az sayıda. Robotlarla, makinelerle tenhalarda, yemyeşil yaşayacaklar. Efendileri şeytanla beraber kuralsızlıklarıyla.
fayda üretmiyorlar, doğala engel oluyorlar ki Yaratan’ı suçlayabilsinler, her türlü pisliği kendileri yaptıkları halde. Sonra bunu bahane edip tedbir adı altında kontrol ve denetim uygulayıp yasaklar getiriyorlar. Yani sahte hamle yapıp, yalancı düşmanlar ortaya atıp, o düşmanı yenmek adına anlamsız işler yapıyorlar.
Uzaylılar mesela. Olmadıkları halde, kimse Ay’a bile gitmediği halde sayısız yalanla uzay filmi çeviriyorlar NASA önderliğinde. Bu sayede interneti yukarılara taşıyor, yukarıdan lazerle oranları yakıyor, gözlem ve dinlemeleri oradan yapıyorlar.
Bir yerlerde kendilerine Ellysium gibi bir sahte cennet hazırladıklarına da eminim ama ispat edemem. Bu muhtemelen ANTARKTİKA kıtası dedikleri ama aslında ada değil buz duvarı olan bölgede. Buzların içerilerinde.
İlginç olan şu ; Kur’an’ın aksini ispata çalışıyorlar, olmazı oldurmak derdindeler, bir suyu (h2O) yaratamazken, tüm insanlık bir sivrisineği bile hayat veremezken….. hadlerini aşmakla meşguller.
Yaratışa, Yaratan’a, yaratmaya isyan halindeler. İblise daha ilk günden haksızlık ve adaletsizlik yapıldığına inanıyor, insanlardan intikam almaya çalışıyorlar.
Teknoloji dedikleri şey de gelişme filan değil, silahlanma, zenginleşme, güçlenme ve otorite olma bahanesi.
Bankacılığa bakın…. tefecilik yapıyorlar adeta. Tüm finans sektörü bizi soymak ve borçlandırmak için, kazandırmak için değil.
Ulaşıma bakın…. düşmeyen uçak yapmak derdinde değiller, taksilere kara kutu koymuyorlar ki işledikleri cinayetlerden geriye iz kalmasın.
Adli tıpta çalışanlara bakın, yargıya, habercilere, doktorlara, ödül alan saygın kimselere, müzik yazan çalanlara…. Sizce bunlar insanlık medeniyetinin doğal sonucu mu? Yoksa birilerinin güdümüyle tercih ve zevklerimiz o saçma hale kanalize mi ediliyor?
Bu sorunun cevabını bulduğunuz anda oynanan oyunu da fark edeceksiniz. benden demesi.
Şimdi diyeceksiniz ki MR cihazları var, Tomoğrafi cihazları, morfinler, aşılar, röntgenler….. Haklısınız ama şöyle düşünün bunlar olması gerekenin ne kadarlık bölümü? Yan etkilerini biliyor muyuz? Belki kırık kemiği gösteriyor ama vücuda ne yüklüyor ? O aşıların içinde neler var? O gıdaların alüminyum kapları hangi hastalıklara gebe? Yeni doğan çocuğa zorunlu aşı sayısı kaç biliyor musunuz; 40!!!!! Yanlış duymadınız. Kaç kişi sağlık hizmeti alabiliyor, kaç kişi kanser olup iyileşebildi şimdiye kadar? Daha kemoterapi iyi mi kötü mü onu tartışıyoruz. Hangi teknolojiden bahsediyoruz?
Masum şeyler mi bunlar? Hiç mi şüphe uyandırmıyor sizde?
Ülkeler durup dururken mi savaşmaya başlıyor, hem de canlı yayınlayarak savaşları? Covid reklamlarında trende aniden düşüp ölen hastalar vardı. Şimdi nerede onlar, neden bizler şahit olmadık o korkulu anlara? Yoksa hepsi birer düzmece miydi?
Teknoloji neden faydalı ve yaygın şeyler üretmiyor ? diye sorunca kendinize cevabı bulacaksınız zaten. Bebek mamalarının arkalarını okuyunca, süt tozlarını kullanmaya devam ettikçe, mesai saatlerindeki stresi yaşadıkça, havadan kimyasal ilaçlamaları devam ettikçe, manyetik akımların, elektromanyetik akımların etkisinde kaldıkça, wifi cihazlarıyla koyun koyuna yattıkça, cep telefonlarını kalplerimiz üzerinde taşımaya devam ettikçe…. Kol saatlerini sol ele, alyansları sol ele takmaya devam ettikçe, güneş gözlükleriyle dolaştıkça….