Tekil hayatlar
Singularity (teknolojik tekillik) küresel alemin yalnızlaştırma, bencilleştirme projesinin, yapay zekânın insan zekâsının ötesine geçerek medeniyeti ve insan doğasını radikal bir biçimde değiştirme hipotezinin adı. Yani insanı robota teslim etme, gerekirse zekayı robota kopyalama, insan olmayan bir varlıkla dünyayı sözde zararsız, hastalıksız hale getirme hayal demeyelim de serabı. Çünkü asla gerçekleşmeyecek.
Burada benim kast ettiğimse kabuğuna çekilmiş, soyutlanmış, ezik veya tam aksine kibirli, hayattan emekli olmuş, başkalarını beğenmeyen, evliliğe ve çocuk yapmaya karşı, kendisinden başka dost aramayan, yalnız kalmayı sevenler…
Bu bir hayat tarzı. Saygı duymak lazım. Hatta çoğumuz ara sıra yalnız kalmayı çok isteriz. Kendimizi dinlemeyi, denizin dalgalarını tembel tembel saymayı. Sebebimiz makul olduğu sürece sorun yok. Ama herkesi aşağılık görüyor ya da insanlara karşı aşırı nefret duyuyorsak bunu onaylamak mümkün değil. Bu anlamsız psikoloji bence saygıyı da hak etmiyor.
Saygı gören yalnızlıklar için de bir tehlike var. Şayet başkalarının gazı, kandırması veya söylemiyle bu tercih şekilleniyorsa sıkıntılı.
Kalpten gelen bir yorgunluk, öze dönüş ya da sükunet ihtiyacıysa … güzel ve zararsız.
Hayattan kopamayız lakin aramıza mesafe koymak mümkün. Hele ki bizler gibi olmayanlara, frekansımız tutmayanlara, mıknatıs gibi bizi itenlere hoşgörü ve yakınlık gösterdiğimiz ölçüde … üzülüyoruz, üzüleceğiz. Dostlar yeter, arkadaşlar bile şüpheli.
Ancak en yakın dost insanın daima kendisi. Tek başına yaşamak, tek başına ölmek güzel değil. Çünkü insan sosyal bir varlık. Lakin abartmamak en doğrusu. Cıvık ve kalabalık bir hayat potansiyel kazık yeme demektir. Tenha ve dostsuz bir yaşamsa cehennem.
Yalnızlaştırılıyorsak bu da yanlıştır çünkü irademiz gasp ediliyor demektir.
Beşeriyete ara verip tenhalara kaçmak, kısa süreli, gerekli ve işe yarar olduğu sürece denemeye her zaman değer.
Lakin abartmamak dedim ya, kendinizi çok sever ve dost olarak yeter bulursanız kimseleri beğenmezsiniz. Bu da hoş değil. Akılları pazara çıkarmışlar herkes kendi aklını almış. Bunun gibi bizi en iyi tanıyan biz olduğumuza göre sadık ve samimi olan da yine biz olacağız.
O halde … küresel oyunlara gelmeden, asosyal yaşamlara kaptırmadan, beşeriyetten kopmadan ve fakat kendimize vakit ayırmak en güzeli.
Gidin bir deniz kıyısına bir fincan kahve doldurun ve tembellik yapın.
Akşam vapuruna binin işiniz olmasa da ve boğazı gezin baştan başa.
Hayat bekleyebilir ama ömürler geçiyor.
Tekil hayatlar aslında bir seçenek değil. Mecburiyet ama bizim tercihimizle, ama birilerinin baskılarıyla… sosyal ve dışa açık yaşamlar ise insan olmanın gereği.
benden demesi.