Yemek yiyor, çalışıyor veya dinleniyoruz. Arabadayız ya da bir parkta sohbet ediyoruz dostumuzla. Tam şu dakikada.
Tam şu dakikada dünyada ve ülkede neler oluyor hiç düşündünüz mü?
Kaç çocuk hastanede ameliyathane kapısında babasını bekliyor? Kaç tanesi az evvel toprağa verdiği annesinin mezar toprağı elinden gitmesin diye ellerini yıkamadı? Kaç tanesi çaresizlikten intihar etmek için çıktı köprüye? Kaçı trafik kazası neticesi şu an ambülansla hastane yolunda? Ya da kaçı dünya evine girmek üzere, nikahı kıyıldı, gelin çiçeğini atmak için kız arkadaşlarının sıraya geçmesini bekliyor?
Zaman her şeyin başı ve sonu. Dünya yaşamı bir şekilde iyi ve kötünün, acı ve tatlının karışımı. Bizlerin en acılı gününde yandan bir asker uğurlaması geçebilir veya bir yaş günü kutlaması vardır. Biz doğum günü kutlarken yan evde matem vardır babanın kırkı hala çıkmadı diye.
O halde bu dakikada doğan çocukları ve doğamayan, vefat eden çocukları düşünün. Annenin ilk bebek kokusunu içine çekişini … veya acı haberi veren doktorun dudaklarını ısırmasını. Üçüz bebek sahibi anneyi ve evladını bir kez kucağına alamayan annenin ızdırabını.
Zaman bir sokakta başka bir sokakta başkadır. hayatımız da öyle değil mi? En acılı aylarımızdan sonra ömrümüze bahar geliverir, güleriz, evleniriz, ev sahibi oluruz… acıları unuturuz. En umutsuz olduğumuz anda aylar önce müracat ettiğimiz işten kabul bildiren telefon gelir. Biz sevinçli haberi vermek için annemizi aradığımızda, babamızı kalp krizinden hastaneye götürdüklerini öğreniriz.
Hayat; adildir, kendincedir, bilinmeyendir. İnsan sabırlıdır, her şeye alışma kabiliyetindedir. Acılar geçer, anıları güzel şeyler doldurur. Hayat gerçektir. Şu dakikada bize gülen zaman, bir başkası için kahredici olabilir.
Çözüm metanet ve sağduyudur. Her şey toz pembe olmayacağına göre bize düşen kıymet bilmek, güzel anılar ve dostlar biriktirmek. Ne kadar yaşayacağımız değil mesele. Mesele o hayatı kısa da olsa nasıl geçireceğimiz. Acısı ve tatlısıyla ömürleri heba etmek değil, ideal ve hayaller uğruna tüketmek asıl olan.
Elimizde olmayan, bilinmeyenler için kafa yoracağımıza … gelin elimizden geldiğince gerçeğe, iyiye ve güzele odaklanalım. Zaman veya kader nasıl bir ara durum planlarsa planlasın hakkımızda biz doğru ve dürüst olarak feryat figan etmeden, onurla temiz kalmaya gayret edelim.
Erdem, mutluluğu malesef her zaman elbette getirmez ama insana değer katar. Temiz ve ayakları yere basan hayatlar yaşandığı müddetçe uzun yaşanmasa da dolu bir hayat yaşanır.
Afrikalı çocuklar, savaş mağdurları, adalet arayanlar, yas tutanlar, şifa arayanlar elbette göz yaşı dökmektedir ama yarınlar asla karanlık değildir. Her gecenin bir sabahı vardır ve zor durumda olan başkalarını düşündükçe mutluluğa bir adım daha yaklaşırız. Elimizdekilerle mutlu olmak yerine başkalarında olan ama bizde olmayanların hesabı peşine düşmekse bize acı ve kederden başka bir şey vermez. Doğrusu elimizdekine, halimize her zaman şükretmektir.
Unutmayın sevinçliyseniz şu dakika dünyada milyonlarca insan göz yaşı döküyor, kederliyseniz dünyada aynı sayıda insan kahkahalar atıyor. Bugün ağlıyorsanız iki hafta sonra gülüyor olacaksınız.
Meseleyle boğuşmayın, çözümü mesele içinde arayın. Yani hayatı çok fazla ciddiye almadan günü, doğru ve güzel yaşayın.
benden demesi.