Belden aşağı hayatlar Maksadım hiç bir yaşam şeklini eleştirmek veya itham etmek değil. Herkesin hayat bakışı kendisini ilgilendirir ama beni etkileyen, toplumu zedeleyen kısmıyla ilgileniyorum. Laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletinde yaşıyor olmanın bilincindeyim ve haddimi aşmadan yazmaya gayret edeceğim. Halkımızın % 95’den fazlasının hayata belden aşağı bakmadığına eminim. Sözüm zaten diğerlerine. Giyinmek, içmek, flört…
Etiket: toplum
Emeklilik yaşlarım ve yeni ben
Emeklilik yaşlarım ve yeni ben Çocukluk, gençlik, orta yaş tecrübeleri derken emeklilik yıllarıma kadar geldim. Hayat kısa dedim ya… çabuk geçiyor zaman. Bir dostum Ağaç yaşken eğilir yazımdan sonra sordu sebep ne diye, nasıl bu hale geldik diye? Bunu sonraki özetlerime saklıyorum. Çünkü uzun bir konu. Şimdi emeklilikle alakalı deneyimlerime geçeyim izninizle. Emekliliğin ilk şartı bana…
Yurdum insanı
Yurdum insanı Malesef internette bu başlıkla arama yapınca saf ve komik görüntüler çıkıyor. Alay eder gibi, küçümser gibi, yokluğa bulunmuş çareleri görmezden gelerek…. pratik kısa vadeli çözümleri hafife alarak. Tamam gerçekten bazı saçma işlemlerde var görüntülere yansıyan ama özellikle yoksul halkın, köylülerin, göçmenlerin durumlarıyla bu şekilde alay edilmesine razı değilim. Çünkü Türk insanı zekidir, çalışkandır…
Orta yaşların bendeki derin izleri
Orta yaşların bendeki derin izleri Orta yaşların sınırı ansiklopedilerde yer almıyor, olsa da değişik yaşlar var bildirilen. Ama bana göre hayata atılınan an, mesleğe başlanan, evlenilen yaş…. yani 25 sonrası orta yaş. Gençlik bitmiyor henüz ama bir ara dönem sanki… hani 35 yaş diyorlar ya… öyle. Ama 25-35 arasını gençlik diye sıfatlandırmak da bana çok…
Gençlik günlerimden geriye kalanlar
Gençlik günlerimden geriye kalanlar Gençlik ara dönem…. çocuklukla yetişkinlik arasında, kısacık. Belki hayatın en güzel yılları ama en eğiticisi aynı zamanda, pişireni, hayatla tanıştıranı. Çocukluğumu yazdım önceki yazılarımda… bende ne izler bıraktığını. Onunla da birleşik aslında…. bir sonraki seviye gibi düşünmek lazım. Çünkü bebeklik, çocukluk derken bir adım ötesi hayat yolunda gençlik yılları. Acılarla, heyecanlarla,…
Devletin dini adalettir
Devletin dini adalettir Devletlerin dini olmaz… halkların olur. Halklar hangi dine tabi olursa olsun, devlet laiktir, laik olmalıdır çünkü bünyesinde sayısız dine mensup kitleler, topluluklar vardır ve devlet hepsine şefkat elini uzatmak, bunu yaparken de adil ve samimi olmak zorundadır. Bir dine yönelirse devlet, diğerlerini ötelemiş olur ki inançların ötelenmesi, birlikteliği ve milli gücü zedeler……
Anlamak
Anlamak Anlamak idrak etmek demek, söylenen sözün manasını yakalamak, yorumlamak, o yorumu bilinçle onaylamak, zihinle kabullenmek, hayata yansıtmak üzere benliğe uydurmak, farkına varmak demektir. Yani rastlantısal değildir, aklın ürünüdür, tarafsız ve gerçektir, deliler istisna olmak üzere aklı olan herkes için farz mahiyetindedir. Anlamak lazımdır çünkü iletişimin olmazsa olmazıdır ve insan olmanın gereğidir. Anlamak, başkalarının anlatabildiği…
Çocukluk günlerimin ayak izleri – Son
Çocukluk günlerimin ayak izleri – Son Beş yazı dizimle çocukluğumu anlatmaya çalıştım. Gençliğime fazla değinmedim çünkü o lise günlerimin dahi çocukluğumdan etkilendiğini gayet iyi biliyorum. Şimdi de neler öğrendim, nasıl ben oldum sorularına cevap vereceğim. Bence sizler de çocukluğunuzun acı tatlı anılarını, yaşadıklarınızı bir film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçirin ve bugüne yansıyan ayak izlerini…
Uyanmak
Uyanmak Uyumak güzeldir uyanmak varsa…. Yaşamak güzeldir hayal ve umutlar varsa… Ölmek güzeldir değerince yaşandıysa…. İnsan güzeldir insanca yaşıyor ve ölüyorsa. Uyanmak uykunun ölümden sonraki halidir… Çünkü her gece ölür insan. Sabah kimi uyanır, kimi uyumaya devam eder sonsuza değin. Uyanmak yataktan kalkmak demek değildir, gözleri açmak, görmeye başlamak…. beyni devreye sokmaktır rölanti saatlerden sonra……
Çocukluk günlerimin ayak izleri – 2
Çocukluk günlerimin ayak izleri – 2 Mahalleye seyyar satıcılar gelirdi arabalarıyla…. tencere, tava vesaire…. Veresiye satarlardı. İhtiyacı olmasa bile alırdı kadınlar… hiç anlamazdım. Birinin çocuğu olunca, evlenince evine gittiklerinde hediye diye götürürlerdi çelik tencereleri, borcamları… Duvarların üzerine oturmayalım, bahçeye atlamayalım diye bazı aksi insanlar duvar üzerlerine cam kırıklarından engeller yaparlardı… kediler bile yürüyemezdi o duvarların…