Yel değirmenleriyle savaşmak Don Kişot ya da Don Kihote (İspanyolca: Don Quijote), İspanyol şair ve romancı Miguel de Cervantes’in kendi dilinde yazdığı roman ve bu romandaki asıl şahsiyetin adıdır. Romanda Don Kişot (Alonso Quijano): Şövalye serüvenleri okumaktan aklı karışmış yaşlı bir aristokrat ve kitabın ana karakteridir. Rosinante: Don Kişot’un atı, Sancho Panza: Don Kişot’un silâhtarı…
Etiket: kişisel gelişim
İyimser kötümser ve gerçekçi karakterler
İyimser kötümser ve gerçekçi karakterler Hayat hızla akıp gidiyor. Aynı hayat, aynı mekan ancak hepimiz farklı yaşamlar sürüyoruz, olan biteni farklı görüyor ve yorumluyoruz. Çünkü mazimiz, duygularımız bizi buna sevk ediyor ve ne tür bir çocukluk geçirdiysek, başımıza ne tür işler geldiyse, etrafımızda ne kadar kalın sevgi duvarları varsa o denli farklılaşıyoruz. Yani her birimiz…
Huzur hayat okulunun ders arasıdır
Huzur hayat okulunun ders arasıdır Hayat bir sınav olduğu kadar bir okuldur aynı zamanda. Bu nüansı anlayabilmek için bu dünyada biraz zaman geçirmek gerekir ama orta yaştan itibaren görürüz ki yaşam hem bizi sınav etmekte hem de bir şeyler öğretmektedir. Sınav sonrası için alacağımız notu hazırlarken, okul kısmı bizim elimizden tutan bir yardımcı, bir eğitmen,…
Nefsin mertebeleri
Nefsin mertebeleri Nefis veya nefs, içimzidir, kendimizdir, iç sesimizdir. Nefsi bizler ayetten biliyoruz ve terbiye edilmediği müddetçe kötülüğü emrettiğini de. “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder.” (Yusuf, 12/53) Nefisleri temizlemek ise sadece Allah’ın izni ve dilemesiyledir. Terbiye edilebildiği farz ve kabul edildiği için de şöyle denir; nefsin ilk hâli, dikenli bir tarlaya…
Son pişmanlık fayda etmez
Son pişmanlık fayda etmez Pişmanlık yaptığımız, düşündüğümüz, söylediğimiz bir şeyden ötürü içimizin acımasıdır ve çoklukla da o iş bitince, eylem gerçekleşince ortaya çıkan kötü sonuçlardan kaynaklanır. Bardağı sehpanın köşesine koyarsak düşüncesizce ve özensiz hareketlerle çarpar, düşürür ve kırarsak pişman oluruz. Lakin artık bardak kırılmış, altı kişilik takın bozulmuştur. Nasihatlere kulak asmadan cahilce, hevesle, düşüncesizce girdiğimiz…
Denize düşen yılana sarılır mı
Denize düşen yılana sarılır mı Bu deyimi çok sevmediğim için buraya aldım. Çünkü bence denize düşen yılana sarılmaz, sarılmamalı. Denize düşmek deyimi derin sularda yüzme bilen-bilmeyen insanların, hayatla ölüm arasındaki ince çizgiyi ifade eder. Müşkülleri, depresyonları, zor ve çaresiz halleri…. Yılan ise kurtulmak için tutunulabilecek elleri. Lakin bu eller kirlidir, acımasızdır, haindir, çirkindir, boğulmaktan beter…
Kuşak farkı
Kuşak farkı Kuşak yani nesil, yaklaşık 30 yıllık bir dönemi kapsayan toplumsal bir zaman dilimdir. Değişik harflerle simgelenir. X, Y, Z kuşağı gibi. Her bir harf değişik normlara göre değişik yaşlara hitap etse de eski nesiller alfabelerin ön harfleriyle temsil edilir. Konumuz bundan ziyade kuşaklar arası farklar olduğu için harflerle çok zaman kaybetmeyelim bence. Daha…
Reaktif ve proaktif yaklaşım farkları
Reaktif ve proaktif yaklaşım farkları Halen gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde reaktif yaklaşım yani sorun ortaya çıktıktan sonra çözüm arama alışkanlığı gelenek halindedir. Bahsedilen bu reaktif yaklaşım; geleneksel yaklaşımdır, bu yaklaşımda kazaların, gelişmelerin ve sistem bozukluklarının ortaya çıktıktan sonra veya çok yakın gelecekteki görünür durumlarının incelenmesi ve işin yeniden düzenlenmesi söz konusudur. Bu da…
Çağdaşlaşma ama nasıl
Çağdaşlaşma ama nasıl Çağdaş medeniyet seviyesi tüm ulusların, toplumların gayesidir. Çağdaş çağa uygun demektir malum. Çağdaşlaşmaya da zamana uyum sağlamak diyoruz. Çağın gereklerine göre tedbir almayı, kendimizi değiştirmeyi, çağın gerisinde kalmamayı kast ediyoruz. Batılılaşma bunun mini versiyonu. Batılılaşma, Araplaşma, Asyalaşma, Afrikalaşma gibi kıtaları ve oraya ait gelenekleri-kültürleri içeren kelimeler bunlar. Batılılaşma boyun farkıyla önde çünkü…
En son babalar duyar
En son babalar duyar Bu deyimin en fanatik taraftarları annelerdir malesef. Kız çocuklarının da hoşuna gitmiyor değildir. Hele ki erkek çocuklar babaları duymasın diye daha anlayışlı ve şefkatli kabul ettikleri annelerini bu anlamda çok severler. Deyimin yerleşikliği çocukların anneyle daha yakın olmalarıdır, bu gayet normal. Baba genellikle iştedir, anne de çalışsa bile telefonda, akşamları çocuklar…