Suni depremler nasıl anlaşılır
Deprem yer kabuğunun belli kesiminde, derinde veya yüzeye yakın, ortaya çıkan doğal sıkışmalar, itmeler, sığamamalar veya ısınmalar gibi pek çok nedenden ötürü gerçekleşebiliyor ve bu zaten normal. Lakin bunun bir de insan yapımı olanları var ki bunlara suni depremler diyoruz.
Suni (İngilizcesi man-made earthquakes) depremlerin atası Tesla. Büyük depremlerin yaşanmaması için, belli coğrafyalarda küçük depremler yaratarak sıkışmaları ve basıncı azaltmaya çalıştı ve becerdi de. Lakin sonra vefatıyla bilgileri çalındı (FBİ uzun süre suçlandı) ve bugün silah olarak kullanılmakta. Dünyaca meşhur HAARP teknolojisi ise en büyük şaibeli…
Suni depremler her zaman kasıtlı da olmuyor tabi. İhmal ve düşüncesizlik de deprem yaratabiliyor. Taş ocağı, maden patlatmaları, kaya gazı çıkarma işlemleri, doğaya salınan atıklar, aşırı çekilen su ve petrol, çarpık yapılaşma, devasa kanal çalışmaları vs. birer sebep olabiliyor. Benim en büyük korkumsa şu; asırlardır çöl kumları (Ortadoğu) altından insanlık olarak petrol çekiyoruz. Kum ise kaygan bir yapıya sahip. Belki kayalık katmanlardan alınıyor petrol ama nihayetinde kum o katmanlarda da bir şekilde mutlaka var. Bir gün gelecek ve üzerindeki uygarlığı bile yutacak diye korkuyorum açıkçası.
İnsanoğlu tüm kudret ve teknolojisine rağmen suni depremi sıfırdan inşa etme gücüne sahip değil. Ya ne yapılıyor? Sabit bir bölgesel potansiyel tespit ediliyor ve tetikleniyor. Hepsi bu. Abartarak söyleyelim bir noktada mesela bir kilo tahrip maddesi şu veya bu şekilde patlatılırsa o kilometrelerce uzanan sıkışmış durumdaki gazları bir anda dışarı (atmosfere) çıkmaya zorluyor ve etrafındaki tüm topraklar bu hızlı çıkış ile sarsılıyor. Bu tetikleme günümüzde uzaydan uydularla bile gayet kolay yapılabiliyor yahut ses dalgalarıyla, ya da bizzat delikler açıp içine patlatıcı yerleştirerek. Üstelik araştırmalar 150 yıl öncesine değin uzanıyor. Çoklukla büyüklükleri 3 ila 4 şiddetinde ama mesela bir tanesi 2009 yılında Çin’de 7,9 şiddetinde gerçekleşti. Yani artık korkmak zamanı.
Niçin buna müracat ediliyor? Elbette siyasi, dini ve askeri maksatlarla. Bir bölgeyi göçe zorlamak veya ülkeyi teslime zorlamak için filan. (Sırada muhtemelen Kudüs’te Süleyman Mabedini yapmak için yıkılması şart olan Mescid-i Aksa var. Tabi bu sadece bir tahmin. )
Doğal depremle suni olanı ayırt etmek çok da kolay değil lakin bazı ipuçları var elbette. Lakin dünya üzerinde hiçbir yetkili suni depremi, ihtimal verse de açıkça söyleyemez çünkü konuşulması bile yasaktır. Lakin hatırlayın bazı yasadışı örgütlerin bile bu konu diline düşmüştü bir zamanlar.
Suni depremi ayırt edebilmek için kısaca doğal depremin öncesi ve esnasına bakalım.
Doğal deprem yüzeyin (kara veya deniz) çok altında gerçekleştiği için bize (yüzeye) ulaşması mesela on saniye alır. Bu esnada duyma sınırları bizden farklı olanlar (mesela kuşlar, karıncalar, köpekler vs.) huysuzlaşır, kaçar, korkar. Deprem sarsarak ve iki yana sallayarak gerçekleşir. Hava deprem öncesi durgunlaşır. Yaklaşık 25 saniye veya daha uzun sürer. Yavaş ivmeyle artar, yavaş ivmeyle sonlanır. Artçıları bir günden fazla devam eder. Aynı anda, aynı yerde sadece bir deprem gerçekleşir.
Suni olanlarda ise deprem öncesi o civarda şüpheli hareket ve eylemler (dalgıçlar vs.) söz konusudur. Farklı araçlar, kişiler, aletler vs. görülür. Doğadaki mahlukat alttan başlayan titreşim sıklığı olmadığı için irkilmez çünkü emare yoktur. Sıfırıncı salisede muhtemelen bir patlama etkisi, bir ışık salınımı (şimşeğe benzeyen mavi ışık) veya toz bulutu, ya da gökten düşen bir ışık, madde vs. görülür. Deprem 25 saniyeden kısa sürer, tek yandan itişli gerçekleşir, derinliği çok fazla değildir. Yandan itişli gerçekleştiği için de hasar deprem merkezinden ziyade hedef istikametindeki yerlerde oluşur. Aniden hızlanır ve aniden durur. Sayısı birden çok ve ard arda olabilir. Patlatma odakları ise daha önceden petrol aranmış derin kuyular oluyor. Doğal volkanların açık ve derin ağzı da hazır bir hazne zaten.
Vakti zamanında Marmara denizi fay hattı incelemesi MTA Sismik – 1 gemisine değil de bir Fransız gemisine görev verilmişti. Hatırladınız mı? Hatırladınızsa nedenini de düşünün. Şimdi o patlatma noktaları çoktan belirlenmiş olmasın? Şimdi o hattaki sensörlerin bile irtibatsız ve arızalı olduğu söyleniyor.
En önemli ayraç ise şudur; insanlar ekranlardan aylarca o depremin olacağına inandırılır. Hatta büyüklüğü bile tarif olunur ki gerçekleştiğinde şöyle denilebilsin; Bakın, bilim yanılmaz! Halbuki gayb yani insan ötesi gelecek bilgisi sadece Allah’a aittir. Tabi bu arada şunu da eklemeden geçmeyelim; doğal deprem için insanların duaları inşallah kabul olunur ama suni depremler bir hain saldırı olduğu için korkarım Allah aksini dilemedikçe o dualar insanımızı koruyamaz.
Netice? Felakettir. Hazırlıksız, muhtemelen uykuda yakalanan insanlar ve ölüm…
Yakın zamanda gerçekleşen son 20 depremi inceleyin… Hele malum gemi sınırlarımıza yakınken korkun. Düşünün ki kötülük üretme gayesindekilerin asli planı dünya nüfusunu azaltmak ve bunu yaparken de Tanrı’yı (haşa Allah’ı) suçlamak, kainatın kusurlu yaratıldığını ispatla bunu bir zulüm olarak göstermek. Oysa zalim olan sadece insan ve çarpık zihniyeti. Bence bir fark da şu; Yüce Allah veya isterseniz doğa deyin insanları korkutmak, kendini hatırlatmak isteyebilir ama öldürmek, binlerce cana mal olmak istemez. Öldürmek insanın işi.
Çare; depremleri engellemek değil, zaten engellenemez, tedbir almaktır ki ister doğal ister suni olsun sağlam yapılar, kaliteli malzeme ve işçilik, gerçekçi denetleme, uygun yer seçimi, düşük bina yaşı en büyük güvencemizdir. Hane içlerinde alacağımız ufak tedbirlerle de korunmak inşallah mümkün. Yani deprem öldürmez ama ihmal öldürür.
Şimdi kendinize şunu sorun; bunca teknoloji neden erken ikaz sistemi oluşturamıyor veya neden hala çürük binalarda yaşayan insanlar var? Ve neden ülkeler o gemiyi karasularında istemiyor?
Benden demesi.
NOT: Kamuoyunda o büyüklükte depremi yapamazlar kanısı son derece yanlıştır. Dediğim gibi olay tetikleme olayı, yapma olayı değil. Bu yüzden her şey mümkün. O HAARP gemisi değil, zaten demir atmadı diyenlere de inanmayın çünkü geminin üzerinde HAARP yazacak hali yok! Dahası bu konuyu komplo teorisi diye ti’ye alanlara da gülün geçin çünkü çoğu uzaktan kumandayla konuyu sulandırmaya çalışıyor. Ama bizler. .. bu esnada ölmeye devam ediyoruz.