Söylenmeyenler
Bize söylenen çok şey var. Ne yapmamız, ne düşünmemiz, ne satın almamız, nereye tatile gitmemiz, ne okumamız, ne okumamız, kime oy vermemiz, kimi desteklememiz hakkında. Hatta ne yememiz, ne giymemiz ….. liste uzayıp gidiyor.
Öte yandan yasaklarımız var bize ezberletilen; ne yapmamamız, ne demememiz, neye dokunmamamız hakkında.
Pek çok şey söylüyor, yazıyor, işaret ediyorlar. Trafik levhaları, billboardlar, dergiler, gazeteler, beyaz ekranlar, beyaz perdeler….
Ama söylenmeyenler var bir de. Dediklerime bakmayın, yaptıklarıma bakın diyenlerin söylemedikleri. Haklı olduğumuzu bildikleri şeyler, konuşmamızı, düşünmemizi bile yasak ettikleri şeyler … hayatı güzelleştirecek, gerçeği ortaya çıkaracak, dünyayı daha adil yapacak saklı detaylar. Bize her şey söyleniyor da bunlar söylenmiyor.
Koyunlar gibi sabah işe, akşam ağıla geri döndürülüyoruz. Düşünmemiz, sorgulamamız istenmiyor. Yapalım, üretelim, patrona para kazandıralım yeter. Aşklarımız, markalarımız, yemek alışkanlıklarımız bile birilerince tarif ediliyor.
Oysa hayat ve gerçek söylenmeyenlerde saklı. Bunlara ne kadar yakın olabilirsek o denli aydın ve sağlam oluyoruz.
Rüya ve hayal satıyorlar bize gerçeklerimizi satın alıp.
Hepsi aynı takımda lakin biz onları rakipler sanıyoruz. Hepsi bizi kendi ağılına çekmeye çalışıyor, biz kendimiz seçtik sanıyoruz güdüldüğümüzü fark etmeden.
Bize söylenmeyen o denli fazla şey var ki…. biz o denli fazla şeylere öylesine gözlerimizi kapatıyoruz ki…. bizim o gözlerimizi kapattığımız gerçekler aslında o kadar önemli ki….!
Söylenmeyenler söylenenlerden fazla olunca da hayat rayına oturamıyor, kandırılıyoruz, doğru karar vermek ve gün ışığına çıkmak da hayal oluyor.
Bu yüzden insanca yaşayamıyoruz, iç güdülerimizle nefes alıp veriyoruz düşünmeden, söylenmeyenlerin ardına düşmeden, merak etmeden, araştırmadan …. koyunlar gibi kuru ot’a fit oluyoruz, yeşil taze çimenlerde yayılmak varken!
Benden demesi.