Söylenene değil söylenmeyene bakın
Bizlere ne olduğu, dünyada neler olup bittiğini, ne yaptığımız, ne yapmamız gerekeni söylüyorlar… Neleri duymamızı istiyorlarsa onu duyuyoruz. Ajanslar ellerinde, haber siteleri ellerinde, medya ellerinde. Haberlerden istemediklerini de duymamıza mani oluyorlar bu acımasız tekelleriyle.
Yani duymamızı istediklerini duyuyor, duymamız gerekenleri duyamıyoruz…
Konuşuyorlar ekranlarda, meydanlarda…. onlarca şey söylüyorlar. Dinliyor ve dağılıyoruz, ya da uykuya gidiyoruz odamıza. Öylesine uyuyoruz ki Atatürk’ün sağladığı refah ile hala bir türlü uyanamadık.
O konuşmacıyı dinlerken ne dediğine bakıyoruz ama neyi demediğine bakmıyoruz. Ne söylemesi gerekiyordu da söylemedi…. ayırt edemiyoruz.
Mesela işsizleri anlatıyorlar, sayısını veriyorlar. Nedenini söylemiyorlar. Ücret artışlarını düşük tutup imkanlar bu kadar diyorlar. nedenini söylemiyorlar. Zam oluyor sabah akşam nedeni yok! Mecburiyeti anlatıp, güncelleme adı ile zam yapılıyor. Biz haberin, sonucun bu kadarını duyuyoruz…
Arkadaşımız kızıyor bize. Kızgınlığına sebep bir şeyler anlatıyor. Asıl söyleyemediklerinde asıl mana ama bize demiyor, biz de sorumuyoruz.
Patrona mazeret sunuyoruz, bahanelerle ama gerçeği söylemiyoruz.
Uzatmayayım…. dinlerken başkalarını söylenmeyenleri anlayamıyoruz…. konuşurken de bu defa kendimiz bazı şeyleri saklayarak anlatıyoruz durumu. Gerçek, en azından büyük kısmı saklı kalıyor. Şeffaf değiliz, şeffaf değiller.
Söylenenler duymamızı istedikleri, söylenmeyenler duymamızı istemedikleri.
Duymamızı istemediklerini nasıl anlayacağız o halde? Bunlara yabancı veya sağır olarak mı devam edeceğiz hayata? hayır!
Aklı kullanmak, kalbe danışmak bu nedenle zorunlu. Emareler, yüz ifadeleri, diğer haberler hepsi birer mana ifade ediyor aslında. Sadece haberlere değil analizlere odaklanmamız lazım. haberler aldatıcı olabilir, yönlendirici, kafa karıştırıcı ama analizler genelde doğru sonuç verir.
Orman yangınları mesela olurken…. yangın uçaklarının arızalarına dair haberleri birleştirmek lazım.
Sanatçılar mesela arkadaşlarından (!) ayrılışlarını anlatıyor ama yeni ilişkilerinden bahsetmiyor. Siz başkalarının görüntü ve seslerini görürseniz haberi analize çevirebilirsiniz.
Diyeceğim…. size gerçeğin sadece bir kısmı yansıyor. Bu kadar az ile yetinirseniz doğru bir yaşam sürmeniz de mümkün değil.
Perde arkasını görmek önemli. Matuşkalar yazımı hatırlayın. Biz sadece görünen dünyada yaşıyoruz. Bizden diğer boyutlar özenle saklanıyor. Görmek için özel bir güç sarf etmeniz gerekli.
Bunu yapmak keyfi bir şey değil, mecburuz. Çünkü kandırılıyoruz, gerçekler bizden saklanıyor. Ya da değiştirilerek sunuluyor. Basının önemi bu nedenle çok büyük.
Topluma milli güvenlik gereği her şey söylenmeyebilir. İstihbarat veya askeri konular gereği bunu anlayabilirim ama toplum sağlığıyla, ekonomiyle alakalı şeylerin saklanmasını anlayamıyorum.
En yakın dostlarınız size bir şey söylerken gözlerine bakın. Çünkü gözler yalan söylemez. Bir şeyler saklıyor mu, yoksa samimi mi anlarsınız…
Siz de bir dostunuza bir şey söylerken ne kadar anlatıyorsunuz, hikayenin ne kadarını paylaşıyorsunuz onunla?
Söylenene değil söylenmeyene bakın çünkü söylenenler genelde boş laflardan ibarettir. gerçek hedef, mana ve niyet ise söylenmeyenlerde saklıdır.
benden demesi.