Son pişmanlık fayda etmez
Pişmanlık yaptığımız, düşündüğümüz, söylediğimiz bir şeyden ötürü içimizin acımasıdır ve çoklukla da o iş bitince, eylem gerçekleşince ortaya çıkan kötü sonuçlardan kaynaklanır.
Bardağı sehpanın köşesine koyarsak düşüncesizce ve özensiz hareketlerle çarpar, düşürür ve kırarsak pişman oluruz. Lakin artık bardak kırılmış, altı kişilik takın bozulmuştur.
Nasihatlere kulak asmadan cahilce, hevesle, düşüncesizce girdiğimiz ilişkiler acı vererek sonlanınca üzülürüz, yıkılırız, haftalarca toparlanamayız. Elimizden geleni yapsak da iş yürümez, ayrılınır, kalp kırılır…
Birisine hak etmediği bir itham veya kötü sözü sarf ederiz kızgınlıkla…. dostluğumuz biter, kalpler soğur…. pişman oluruz.
Son pişmanlık fayda etmez sözünün gerçek anlamı geç pişmanlık. İş işten geçince pişman olmanın adı; son pişmanlık. Kırılan bardaktan, giden dosttan, kaybettiğimiz masumiyetten sonra gelen pişmanlık.
Bazen bile isteye, pişman olacağımızı bile bile atılırız bir anormal ilişkiye, işe, eve, şehre, olaya…. bazen de başladıktan sonra fark ederiz yanlışlığını, etrafımızdaki dostlar bizi ikaz ettikçe. Sayısız telkinler olur da… dinlemeyiz. Gerçeği görmek istemeyiz çoğu zaman da…. yürümeye devam ederiz dikenli yollarda.
Kırılan bardak nasıl yapışmazsa…. yapışsa da orjinali gibi olamazsa…. değer kaybedip, işlev göremez hale gelirse…. ilişkiler, sözler, olaylar, sözleşmeler de kırılır, tamir olamaz.
Baştan düşünmek, kalple görmek, akılla süzmek…söz dinlemek, dostlara kulak vermek gerek…. pişman olmamak için. İki kere biçip bir kere dikmek.
Acele, şehvetle, intikam hırsıyla, basit çıkar hesaplarıyla alınan kararlardır daha çok pişmanlık getiren sonrasında. Olağan, masum, temiz işlerse, güzellik, zarafet ve tatmin duygusu verir.
Yanlışa sapıyorsa bir şey, yol yakınken ayrılmak gerekir, uçuruma yuvarlanmadan evvel. İş işten geçmeden.
Elden geleni yaptıktan sonra yine de düzelmiyorsa, bırakmak gerek. Olmuyorsa olmuyordur…. zorlamamak gerek.
İnsan ilişkileri zorlama kabul etmez. Doğada hiç bir şey zorlama kabul etmez. İstediğiniz kadar sıkıştırın vidayı gevşer, ağırlık kalkınca, korku ve baskı kalkınca…. her şey normaline, olması gerekenine döner.
Aileler, toplumlar, şirketler, Milletler için de bu böyle.
Aklı kullanmak, kalbe danışmak mühim.
Hissetmek, anlamak, bilmek mümkün olmasa da düşünmek ve tahmin etmek gerek. Muhakemeyle, tasavvurla… sonucu kestirmek gerek.
Tek taraflı olmaz ilişkiler, zorla yürümez aşklar, araya gurbet girerse yürümez dostluklar, hasetse biri diğeri kaldıramaz birlikteliğin yükünü….
Mantık kalbe yenilirse pişmanlık doğar en çok….
Hevesle, ani isteklerle, inat uğruna yaşanır çoğu pişmanlık…
Dünyanın merkezine kendimizi koyduğumuzda, merkez olmadığımız için sapar pergellerimiz….
Hayallerimiz gerçeklere çarpınca biter sözler…. Kararınca kalpler, soğuyunca ısınmaz bir daha kolay kolay.
Kurtulmak…. ancak pişmanlık doğuran sebebi ortadan kaldırmakla mümkündür.
Kırdığımız dostumuzdan özür dilemekle, insanlığımıza geri dönmekle, kim olduğumuzu hatırlamakla….
Kim olduğumuzu unutmaktır pek çok pişmanlığın sebebi… nereden gelip nereye gittiğimizi unutmak. Burnumuzu büyütmektendir kibirle… Sevdalanmaktandır sonuçsuz aşklara, servet özlemlerine, kolay hayatlara, hak etmediğimiz yaşam şekillerine…. olmayacak hayallerdir bizi yıkacak olan pişmanlıklara sebep.
Zamandır ilaç acılara… hataları anlamak da bazen zamanla mümkündür. lakin o saat geç olmamalı.
Ecel pişmanlıkları ölümsüz kılar. Sevdiğimiz ama kırdığımız biri vefat ettiyse bize kırgın olarak asıl biz ölürüz….
Kestiysek genç fidanı belinin orta yerinden, kırıp döktüysek masaları…. pişmanlık geri dönülmez fırtınalar doğurur peşi sıra.
Çıkarken sert kapadıysak kapıları arkamızdan… pişmanlık kaderimiz olur.
Üst üste yalanlarla süslüyorsak gerçeği, yalandan, kağıttan kuleler kuruyorsak, kaçınılmazdır pişmanlıklar.
Pişmanlıkları temizleyen tek şey …. göz yaşlarıdır.
Çok geç olmadan çıkmaz sokaklardan dönmenin adıdır akıllanmak. Tecrübe hayatta yaptığımız yanlışların bileşkesidir, dostlarımızın telkinleri yaşamadığımız tecrübelerdir, sevdiklerimizin bizler için çırpınışları hataya giden yoldaki ışıklı işaretlerdir bizi düşmekten kurtaracak olan.
O işaretleri görmezsek, görmezden gelirsek… düşeriz elbet. Işık söner, umut biter… pişman oluruz.
Keşke demenin faydası olmaz o saatten sonra. Şimdiki aklım olsaydı demenin de.
Hayat kısa, hata insana mahsus. Lakin uzatmamak, kalple görmek, akılla duymak gerek. Çok geç olmadan, tünel kapanmadan, gemi limandan ayrılmadan.
bence Son pişmanlık fayda etmez. O yüzden pişman olmamak için, pişmanlıklarla yıkılmamak için… büyük hatalar yapmamalı insan.
bence.