Siz kimsiniz ?
Bu soruyu kendinize hiç sordunuz mu? Cevabı bulabildiniz mi peki?
Çocuk musunuz hala annenizin gözünde? Babanızın kuzusu musunuz hala? Anne misiniz yoksa iki çocuğa? Ya da eş? Çalışan mısınız sadece iş yerinde, aşçı mısınız evde, bakıcı mısınız, başarılı bir iş kadını mısınız? Kimsiniz siz?
Bu bedene yerleşmiş bir uzaylı mısınız, anılarınızın hayali misiniz, gelecekten gelmiş biri mi?
Zamanca, ortamca, yaşça neresindesiniz hayatın?
İçinizdeki siz ne durumda, büyüdü mü, çocuk mu hala? tatmin edilmemiş açlıklarınız mı var çocukluğunuzdan kalan, sevgiyle mi dolu erken gelişmiş kimliğiniz?
Hayat sizi istediğiniz yere mi taşıdı, yoksa ıssız çöllerinde misiniz hayatın fırtınalarla sürüklediği?
hani hayalleriniz vardı gençken, neresindesiniz o sahnenin şimdi?
Pembe panjurlu ev diye tutturmuştunuz bebekken, oynarken bahçede, geniş bahçesi olacaktı evinizin, güller olacaktı rengarenk bahçede….
Başka bir meslek istiyordunuz o zamanlar ben biliyorum…. olamadınız mı?
Zaman ne çabuk geçiyor değil mi?
Siz olmak istediğiniz yerde değilsiniz şu an…. itiraf edin. ben de değilim.
Çocukların dünyası farklı, gençken esen rüzgarlar farklı, hayatın gerçekleri farklı…. değil mi? Hayaller ve gerçekler bir değil…
Neyi üstlendiyseniz osunuz şimdi, hangi role soyunduysanız, kaç yük yüklendiyseniz, kendinizden önemli kaç şeyi saydıysanız….
Der4diniz paraysa çalışansınız, çocuklarınızsa annesiniz, eşinizse yuvanın dişi kuşusunuz… anne ve babanızsa çocuksunuz hala…
Size çocuk diye bakar anneniz, eşiniz hanım, patronunuz çalışan, eski öğretmeniniz öğrenci, arkadaşınız can, sevdiğiniz canan, dostlarınız insan…
Size ne gözle bakarlarsa baksınlar siz kendi baktığınız yerdesiniz. Nerde duruyorsanız osunuz.
Üzgünüm ama bu tek seçmeli bir soru değil…. Birden fazla şıkkı işaretlemek durumundasınız. Bir kaç hayatı iç içe yaşamak. Zorluk da burada zaten. Bir kaç rolümüz var sahnede perde kapanmadan. Ömür boyu oynadığımız bir oyun bu.
Küçükken sadece çocuktuk, rolümüz azdı, ezberi kolaydı.
Sonra roller üst üste bindi, ağırlaştı hayat. Şimdi ezberde bile zorlanıyoruz. Kostüm değiştirmekten bıktık. Replikler uzun geliyor artık.
Makyajlar sıkıcı, sahne ışıkları gözümüzü alıyor, yorulduk.
Bence biz bir kaç hayatız, bir kaç insan. Siz kimsiniz ? Hangisisiniz yukarıdakilerden? Anne, eş, çocuk, çalışan?
Sevgileriniz var, kırmızı çizgileriniz, sabrınız… her bir kimlik için ayrı ayrı…. dilekleriniz, umutlarınız, ağlamalarınız, isyanlarınız…. her bir role göre ayrı ayrı.
Böyle de sürecek…. gün gelip defter kapandığında kimi evladını kaybetmiş olacak, kimi annesini, kimi eşini, kimi dostunu….
hayat kısa…
Her rolü mükemmel oynamak imkansız. Çatışıyor bazen. Sabır yetmiyor hepsine. Elden çok fazlası gelmiyor, yetemiyoruz hayata bazen.
Durup düşünmek gerek…. biz onların istediği miyiz? Ke3ndi olmak istediğimiz yerdeki biz mi?
Onlar mı bizi yönlendirecek ömür boyu, yoksa kendimiz mi seçeceğiz olmak istediğimiz yeri?
Tüm yükleri taşımak zor…. ağır. Başkaları taşıyor mu bizi? Bizim verdiğimiz şefkati, sevgiyi, alabiliyor muyuz kaşımızdakinden?
Onların hayatının neresindeyiz biz? Silip atıyorlar mı bizi bir kenara, yoksa tam ortasında mıyız hayatlarının?
hayat bizi savuruyor, savuracak, tesadüfler olacak, zorluklar olacak…. ama biz seçeceğiz nerede olacağımızı.
Elden geleni yapıyorsak, zorlamayacağız daha fazlası için…
Onları yaşatmak için kendimizi ateşle atmayacağız. Yoksa silikleşecek, yanacak, kül olacağız.
bence.