Sinsiliği ruhuna işlemiş insanlar ; ENTRİKACILAR
Entrika arkadan çevrilen dolap manasına geliyor. Yani hile, tuzak, adil olmayan kazanım. Entrikacı diye de ruhuna sinsilik bulaşmış insanlara diyoruz.
Entrikacılar sinsi olduğu için biz onları dost sanır ve yakın çemberlerimize dahil ederiz. Bu yüzden entrikayı bekliyorsak evvela yakınımıza bakmak gerekir. Dost görünümlü bu insanlar içten pazarlıklıdır ve değişik maskelerle, yalanlarla sokulurlar yanımıza. Çoğu zaman da bizi kullanırlar. Çoğu zaman perde arkasından iş çeviren bu insanlar gece başımızda vızıldayan sivrisinekler gibi kanımızı emerler. Uyanıktırlar, etrafı kolaçan etmekten bir an olsun vazgeçmezler. Sizi tanır ve kaydederler, günü geldiğinde o özel şeyleri aleyhinize kullanabilmek için.
Kapı dinleyen, tuzak kuran, yolunda giden işleri bozanlar hep onlardır. Bu yaşla da alakalı değildir. Sinsilik bir huydur ve bedene yapışması için uzun yıllara gerek yoktur. Kendisini size sevdiren, beğendiren entrikacıların vitrini bu kadar hoşken, dükkan içleri boştur.
Tatsızlık veya tartışmalara taraf olmaktan kaçınan entrikacılar olayı kaydetmekle meşguldür ve işine geldiği anda o olayı kullanacaktır.
Sizin zayıf taraflarınızı bulup kaydeden bu şeytan ruhlular, kendilerinden bahsetmezler, bahsettiklerindeyse övünmekten çekinmezler.
Mecliste, sokakta, yemekte dikkat çekicidirler, masum görünürler, suçları yokmuş gibidirler ama dedim ya arkadan iş çevirmek tabiatlarında vardır. Bu nedenle anlık tepki vermezler, sonraya saklarlar.
Malesef entrikacıların çoğu kadındır. Çünkü merak ve güce aşık olma hali, beğenilme isteği ve hırs-kıskançlıklar kadınları bu yola sevk eder. Bunları aşağılamak için söylemiyorum. Dedikodu sevdasıyla başlayan süreç, tuzaklarla devam eder ve özel hayatlardaki zafiyetler gün gelir silah oluverir. Bu güç kendisine aşık eder kadınları ve vazgeçilmez bir sevdayla bağlanırlar bu karanlık güce.
Erkeklerden de entrika çeviren yok değildir. Hatta tacize varan, şantajcı, şiddet delisi erkekler dahi vardır. Hele ki siyaset arenasında aktörlerin çoğu erkektir.
Her kim olursa olsun entrikacılar dürüst ve şeffaf olamadıklarından istenmezler. fark edilene dek dost görünürler ama menfaatlerine dokunulduğu an zehirli dillerini çıkartıverirler. hemen orada ve ortada değil, arkada, daha sonra, anlaşılmaz ve beklenmedik anda.
Adil olmayan hile anlamında da kullanabileceğimiz bu yanılgılar silsilesi devletleri de yıkmıştır, toplumları da çürütmüştür tarih boyu.
Arkadan iş çevirmek kişiyi akıllı yapmayacağı gibi, özel hayatların sırlarını silah etmek de insana yakışmaz. Ama bunlar entrikacıların asıl argümanlarıdır. Bu sırlar olmadan yaşayamazlar. Başkalarını üzen şeyler onları mutlu eder. Bu nedenle güzelin değil ayıbın ve yasağın peşindedirler.
Teknolojiyi bile kullanır, sosyal medyayı silah eder haldedirler.
bencil hırs ve şehvetleri onları esir almıştır ve benlikleri nefsin tamamen kontrolündedir.
Kısa vadede kazandıkları da doğrudur ama….. orta vadede kaybedenler hep onlar olurlar. <Kırdıkları kalpler, bozdukları ilişkiler, biten aşklar da cabası.
Haset ve kıskançlıkla yaptıkları eylem ve sarf ettikleri dedikodular nedeniyle, düşmanlıkta uzmanlık yapmış bu insanlar ima ederek, insanların o yönde düşünmesini sağlayarak iş görürler. Sıkıştıkları anda ise sıyrılır ve zeytin yağı gibi yukarı çıkarlar.
Entrikacılar asla yalnız çalışmazlar, organizedirler ve kendileri gibi olanlarla anlaşırlar. Masum ve dürüst insanlar onlara sıkıcı gelir, hele kabahatleri yüzlerine vurulunca o insanlardan nefret ederler.
Doğru sözlü insanların tek düze yaşamları onlara heyecan vermez.
İnsanların zaaflarını ele geçirince hemen birilerine aktarır ve popüler olmaya çalışırlar, işe gizem katmak için de en başta isim veya kaynak belirtmezler.
Yalanları yoktur aslında ama abartmakta ustadırlar ve yalanı ima etmekle yetinirler.
Bunların mumları yassıya kadardır ama.
gerçek ortaya çıkınca, ifşa eden oldukları anlaşılınca inkar eder, reddeder, başkalarını suçlarlar. Hiç bir durumda hatalı olduklarını kabul etmezler. Bu nedenle de iflah olmaları son derece zordur.
Kısaca…. Sinsiliği ruhuna işlemiş insanlar ; Entrikacılar her yerdedir, yakınımızdadır. Aileden de olabilir, küçük çocuklardan da, en değerli sevdiklerimizden de. Bizler kötü olmadığımız ve kötülük beklemediğimiz için onlara hazırlıksız yakalanırız. Onlar bunu zafer ve güç olarak algılar. Ama bir zaman sonra biz o ayıbın altından kalkar, itiraf eder ve gerçekle barışırız. Onlarsa hep ayın karanlık yüzünde yaşarlar. Bu nedenle de suratları asık ve mutsuzdurlar, gergindirler.
bence insan özel ve söylenmeyenlere merak duymakta bir yere kadar haklıdır. Ama şöyle düşünün ki o kimse sizinle özelini paylaşıyorsa size değer verdiği içindir ve siz bunu silaha çevirip koz olarak kullanmak maksadıyla saklıyorsanız, yarın ortaya saçıp intikam alıyorsanız dost değilsiniz demektir.
Gelin…. arkadan iş çevirmek yerine dürüst ve şeffaf olalım. gelin dedikodudan gerçeğe terfi edelim. Gelin açık ve ayıp aramayalım ve insanların özel hayatlarına zoom yapmayalım.
Unutmayın ki siz ne yaparsanız size yapılacak olan da odur.
Kendinize yapılmasını istemediğinizi de başkasına yapmayın.
İnsan insana muhtaçtır. hata insana mahsustur. Kötülük asla kazanamaz ve karanlıktan medet uman karanlıktan asla çıkamaz.
Böylelerini hayatınızdan ebediyen uzaklaştırmak da korunmanın en etkili yoludur.