Sevmek sanatı
Sevmek en büyük hediyelerimizden biri. İçimizi ısıtan, yaşama sevincini artıran, coşturan, monoton dünyamıza renk katan bir his. Hayata başka bir gözle bakmamıza, sabah daha neşeli kalkmamıza, günü daha çekilir yapmaya yarayan bir araç. Neyi sevdiğimize bağlı olarak özlediğimiz, yanımızda istediğimiz, onunla mutlu olduğumuz sevdiklerimiz. Sevme şeklimiz, sevilme halimiz, sevgimiz için neleri göze alabileceğimiz…. hepsi bir arada koca ve nazik bir sanat!
Sevmek ister kuşu, ağacı, ister bir aile ferdini, ister bir karşı cinsi olsun güzel ve faydalı bir duygu. Doğruluğu, kalıcılığı, hakkaniyetli sürdürülebilirliği ise bize kalmış. Bu bir mantık veya menfaat konusu değil. Çünkü sevmek şartsız, koşulsuz kalbi açmak demek. Bu anlamda insan düşmanını dahi sevebilir. Hani filmlerde gördüğümüz türden.
Peki sevmeyi doğru yapabiliyor muyuz? Sanatı uygun icra edebiliyor muyuz?
Çıkar ilişkilerini işe katmadan duru aşka, saf sevgiye yer var mı gönlümüzde? Geçici hevesle kalıcı hoşnutluğu ayırt edebiliyor muyuz? Doğru kimseyi doğru şekilde sevebiliyor muyuz? Sırsız, saklısız, hürriyetleri kısıtlamadan, karşımızdakini değiştirmeye çalışmadan, yalan katmadan sevip sevilebiliyor muyuz? Karşılık bulabiliyor mu sevgimiz?
Ben bir sevgi sanatçısı değilim. Yarım asır evli kalabilen, sevgisi için ölebilen, sevgisi için her şeyden vazgeçenlerden de değilim. Bunlar büyük üstadlar, masalsı kahramanlar. Lakin kalbimin sesini sıklıkla dinleyen biriyim. Bu nedenle en azından kendim için tarif etmek isterim bu sevmek sanatını.
Sevmek bence ilk temasta olur. Kanım kaynadı deriz ya o türden. Yine inanıyorum ki kötülüğü ispat edilene kadar herkes iyidir, güzeldir. Ahlak sınırlarını aşmadan platonik dahi olsa sevmek koşul kabul etmez.
Vatanı, ağacı, kedimizi sevebiliyorsak kalbimizde gerçek sevgilere ve aşklara da yer var demektir. Daha da büyük aşklar vardır elbette vatan sevgisi gibi, Allah sevgisi gibi. Sevginin şiddeti ve kıymeti arttıkça istediği fedakarlık ta artıyor. Uğruna çaba sarf ettikçe sevginin kalıcılığı ve değeri de artıyor. Yüzeysel değil, derinden sevdiğimiz zaman kolay vazgeçmek mümkün olmuyor.
Beğenmek, hoşlanmak ve sevmek kelimeleri arasındaki farkı öğrenmek bu sanatın bir parçası.
Sevgi iki kişilik bir gösteri olsa da aslen içsel bir duygu. Göz yaşlarına da, ellerin terlemesine de tesir eden henüz insanlığın tercüme edemediği bir his.
Ancak kısa ve öz olarak şöyle demek gerekir ki gerçek ve gerçek olmayan sevgiyi ayırt etmek herkes için fayda sağlar. Sevgiyi tek taraflı yüceltmek yanıltır. Sevgi için harcadığımız emek karşılık buldukça güzeldir. Karşılıksız sevmek ise en güzel olandır.
Aklı devreye sokmadan, menfaat ummadan, saf ve duru sevgiler kalıcı ve mutluluk vericidir.
Bence sevmek güzel bir şey. Hayatın anlamını yücelten, dünyaya başka gözle bakmamıza neden olan bir hediye. Bu hediyeyi iyi ve doğru kullanmak gerek.
Nefreti, kötülüğü, kıskanmayı ancak sevgiyle öldürürüz kalbimizde. Çünkü o koyu karanlık minicik organda sevgiye yer verdikçe kötülükler atılır dışarıya. Bunun tam tersi kötülüklere çokça yer açarsak o kalpte sevgiye yer kalmaz.
Anneye, çocuğa, doğaya, çiçeğe, arabaya duyduğumuz sevgiler hep başka başka. Ama ne tür olursa olsun sevgiye kalplerde daima yer var. Yani sevgi torpilli. Kötülük ise unutulmaya, affedilmeye, vazgeçilmeye mahkum.
O yüzden bir sanatçı edasıyla sevgiyi ilmek ilmek işlemek, vazgeçmemek, değer katmak, kalıcı kılmaya çalışmak, yüceltmek, saflığını ve duruluğunu muhafazaya çalışmak doğru olan.
Sevelim… çünkü hayat sevdikçe güzel. Sevmek sanatı nasıl ve neden sevmek gerektiğinin cevabı. Kötülüğü damarlarımıza enjekte etmeye çalışanlara inat … sevelim.
Bence.