Sabahın seherinde
Sabahlar…. hele sabah önceleri hayatta kaçırdığımız enstantanelerden. Bu yüzden lezzetli, bu yüzden tadını unutuyoruz çoğu zaman.
O kadar dalmışız ki günlük koşuşturmalara, o kadar takvimlemişiz ki hayatı dışına çıkamıyoruz prangalardan kurtulup. Güne, geceye kafamızı kaldırıp bakmıyoruz.
Oysa sabahın seheri yalnız, sessiz, dertsiz, tek başına… Raks eden martılar, dalgalar, sessizce uçup giden bulutlarla sabah, tek başımızayız. İçsel ve dışsal dünyamız birleşiyor o dakikalarda. Ruhumuz da bedenimiz de dinleniyor, huzur buluyor.
Ne olduğumuzu, neden ve nasıl olduğumuzu anlıyoruz. Sonraki saatlerimizin anlamsızlığını, bizi mecbur ve mahkum eden telaşları, değişmelerimizi, maskelerimizi, acılarımızı, boyun eğişlerimizi…
Güneş kendisini çok uzaklardan hissettirmeye başladığında duyduğumuz ses… hayatın gerçek sesi. Gün içi tüm o gürültüler bizden kaynaklanıyor. hayat bizi ürkütmemeye özen gösterecek kadar kibar, yumuşak ve beyefendi.
Bunu anlıyoruz o sessiz saatlerde.
Hayatın gerçek olduğunu da anlıyoruz. İnsan eliyle kirlenmemiş oluşumları, dengeleri, güzellikleri.
Vücudumuzun şarj olduğunu hissediyoruz, güneş yavaştan yükselirken.
Kırmızı bulutlar renk değiştiriyor, şekilleri farklılaşıyor, araları açılıyor yavaştan, kuş sürüleri süslüyor manzarayı göç ederlerken güneye.
Dalgaların sesi bir başka güzel. Ilık, yumuşak okşuyor sahildeki kumları. Nefes alır gibi deniz uykusunda.
Köpükler oynaşıyor kumsalda, deniz kabukları bir o yana bir bu yana koşturuyor şakacı çocuklar gibi.
Varlığımızdan memnun o sahil, o bank, o taş… Misafir ağırlamış, arkadaş bulmuş gibi heyecanlı. Bizi memnun etmek için şekilden şekile giriyor.
Acıyor belki az sonra dalacağımız hayat kaosu yüzünden.
Karanlıktan sıyrılıp aydınlığa çıktığı için mutlu balıklar kahvaltılarını yaparken… Taşlar, yosunlar, dalgalar kardeş gibi oynuyor, kavga etmeden, hırslanmadan, kardeşçe.
Uzaktan bakıyor dağlar usul usul manzaraya… Dağlardaki ağaçlar sallanıyor seherin esintisiyle fısıldaşarak.
Hayat uyanıyor yavaştan.
Seher sabaha dönerken… hayallerimiz kabarıyor onlarca. Özlemler sel olup akıyor, sevgiler coşuyor, umutlar tazeleniyor orada.
Güneşin ısısı tenimize daha çok değdikçe, içimiz yumuşuyor, merhametin, şefkatin kollarında gibiyiz.
Yelkenliler, balıkçı takaları geçiyor uzaktan. Nafaka peşindeki insanlar, sessizce selamlıyor sabahı. Ağlarını açarken, tekne motorundan başka konuşan yok, sessizliği bozmaya korkar gibi.
Balıklar sessizce yüzüyor, telaşsız, kuşlar yumuşak kanatlarla uçuyor panik yapmadan, sesler usul usul dağılıyor sahile stresten uzak.
Hayat o sahilde güzel.
hayat o sahildeki.
bence.