Pavlov’un köpeği ve klasik şartlanmalarımız
İvan Petroviç Pavlov (14 Eylül 1849, Ryazan – 27 Şubat 1936, Leningrad), klasik koşullanma üzerine yaptığı çalışmalarla bilinir. Fizyoloji ve psikoloji alanındaki çalışmaları ile psikofizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarını derinden etkilemiş bir Rus bilim insanıdır. (fizyologdur.) Her iki bilim dalının kurucularından sayılır. 1904 yılında fizyoloji ve tıp alanında Nobel Ödülü’nü kazanmıştır. Meşhur çalışması ise Klasik şartlanma deneyidir.
Kısaca; tüm köpekler kendileri için doğal bir uyarıcı olan ete karşı doğal bir tepki yani salya vermektedir. Klasik koşullanmada ilk olarak köpeğe doğal uyarıcı olarak et verilir. Bu doğal uyarıcı karşısında köpek doğal tepkisini yani salyasını vermektedir. İkinci adımda köpeğe doğal uyarıcı olan et verilirken bunun yanında da yapay uyarıcı olan zil çalmaya başlanır. Bu durum bir süre devam edince, köpek zil çalınca kendisini et verileceğini öğrenmiş, yani bu duruma koşullanmış olur. Bir süre sonra köpeğe et verilmeyip sadece zil çalınınca da köpek salya vermeye başlar. Deneyin kısaca özü bu.
Bizi ilgilendiren yanı hepimizin klasik şartlanma yoluyla bazı şeylere alıştırıldığımız ve etki gelmese bile tepki vermeye başlamış olmamız.
Düşünelim bir arkadaşımızın bir kaç kez yalanını yakaladığımızda artık ona inanmıyoruz doğru söylese bile. Ağaç resimleri hep yeşil çizdiğimiz resimlerde. Oysa kırmızı, mavi ağaçlar da var. Günde üç öğün yemeğe alıştırılmışız, aç olmasak da yemek yemek ihtiyacı duyuyoruz.
Akşam eve gelince televizyonu açıyor, hafta sonu alışverişe gidiyor, evden çıkarken parfüm sürmeyi refleks olarak yapıyoruz.
Bunların çoğu ihtiyacımız olduğu için değil, alıştırıldığımız, şartlandırıldığımız için.
Çocuklar sigaraya nasıl başlıyor? Büyüklerinden görerek! Moda tutkunluğu nasıl aşılanıyor, reklamlarla!
Doğal tepkilerimiz şartlandırılınca iradesiz, istemeden refleksle iş yapıyoruz.
Bence insan eğitim ve öğretime rıza göstermeli ama şartlanmamalı. Çünkü her durum farklıdır kendi içinde. Üstelik o tepki çoğu zaman abartılı bile oluyor ve birileri bizim sadece o tepkiyi vermemizi istiyor. Yani bizi farkında olmadan eğitiyorlar.
Algılar bu anlamda çok etkili. Algı yaratıyorlar, beklentiye sokuyorlar, güdülerimizi harekete geçiriyorlar. Sonra biz bir, iki derken o algıya tepki veriyoruz istemeden.
O klasik şartlanma deneyleri insanlar köpeğinin salyasını görsün diye yapılmıyor!? Tam aksine toplumlar ve insanlar nasıl şartlandırılır diye yapılıyor!
Benden demesi.
Hür iradenizi teslim etmeyin, yedeğe almayın, düşünmeden tepki vermeyin, sizi değiştirmelerine, koyun haline sokmalarına izin vermeyin.
Her olaya gerçek, asli ve onurlu tepkiler verin.
Bence. Yoksa koyun olursunuz!