Ortak kaderi paylaşıyoruz
Kader ve kadercilik yazımda boyumuzu aşan ve elimizde olan iki kaderden bahsetmiştim. Şimdi de ortak kader yahut kader bağlarından bahsetmek istiyorum. Uzatmadan. Çünkü bu konu benim zihnimi de sürekli meşgul ediyor.
Bir uçağa biniyoruz mesela…. yahut kaçırıyoruz dört dakikayla. Uçak gidiyor sağ salim yahut düşüyor okyanusun ortasında. Uçaktakilerin tamamı ölüyor ya da altısı kurtuluyor mesela. Bunun izahını yapamıyorum ben. Tahminim var ama kesin olamayacak kadar cılız.
Bir maça gidiyoruz. Tribün taraftarlarla dolu…. çöküyor betonlar…. Bir apartmandayız sekiz aile. Depremde yıkılıyoruz, yan apartman sağlamken…. Otobüsle giderken kaza geçiriyoruz….. Mahallede salgın hastalık başlıyor sadece dört aile hastalanıyor mesela…
Sosyal varlık insan, birlikte yaşıyor, birlikte yiyor ve geziyor, işe gidiyor. Çoğunu tanımıyoruz bile yanımızda bizimle aynı zaman, mekan ve olayı paylaşanları. Maçta, asansörde, otobüste…. Başa ne gelirse gelsin ortak yaşıyoruz ama….
İlk paragrafa döneyim. Uçağı kaçıran kızın kaderinde o havalimanında kalmak var. belki birisiyle tanışacak orada, belki iş görüşmesine gidemediği için Avrupa’daki o cazip iş imkanını kaybedecek, belki düşecek uçaktan kurtulacak, ya da kurtarılacak? Dedik ya hayır mı şer mi bilemeyiz diye aynen öyle.
Devam edelim örnekten…. uçaktaki yolculardan yan koltuktaki yakışıklı, zengin, genç adam, kız uçağı kaçırdığı için tanışma şansını kaçırdı. Evleneceklerdi belki. Belki teröristler kaçıracak uçağı, belki düşecek….. ölecek çoğu. Ama kız binemedi uçağa.
Bekleyenler vardı mesela karşı havalimanında…. o sabah erken çıktılar evden arabayla. İki saat yol yapıp gelmişlerdi karşılamaya. beklediler ama gelen olmadı. Dönüşte belki bir hal gelecek başlarına….. evde belki ocağı açık unuttular da yandı evleri…
O kızın gidemediği işe bir başka kız girecek belki Macaristan’dan gelen…. ikinci aday…. şanslı olan (!), kaderinde o işe girmek olan….
Kız burada kalmakla dönecek evine…. belki başka işe girecek, muhtemelen başka genç bir erkekle tanışacak….evlenecek, çocuk yapacak belki.
Kader bu kadar karmaşık bir konu. Daha onlarca detay örnekle uzatabilirim.
O uçak düşüyorsa kaderleri ortak mıdır sorusunu soruyorum kendime? Ya mesela kurtulan altı kişinin kaderi? Kurtuldular ama o uçağa binmekten alıkoyamadılar kendilerini. Kız ise hiç binmedi uçağa. Binemeyen kızla, kazadan kurtulan altı kişinin farkı ne?
Kader ajanları diye bir 2011 yapımı muhteşem bir film var… orjinal adı Adjustment Bureau…. mutlaka izlemelisiniz. Konusu ortak kader….
Bir kız ve oğlanın kesişen yollarını ve kaderlerine yapılan müdahaleleri anlatıyor. Ama merak etmeyin sonu güzel bitiyor.
Bir başka klasik örneğimi yazayım bir de….
Dört yol ağzındaki bir apartmanın yedinci katındaki yeni kiracı evine piyano sipariş eder…. Gayet muntazam taşırlar vinçlerle…. kapıdan sokarken piyano ipten kurtulur ve merdivenden kayarak camdan aşağı uçar…. yedi kat aşağıya düşer…. yolun ortasına. O sırada oradan geçmekte olan taksi şoförü ve bir kaç yaya hayatını kaybeder… Trafik karışır, frenler, kazalar, bir kaç kişi de o karmaşada hayatını kaybeder… O saniyede orada olmak gibi bir mecburiyetleri vardır….. o ana dek kader onları o noktada, o salisede hazır etmiştir. Ecel onları orada yakalamıştır. Birbirini tanımayan mesela yedi kişi orada hayatını kaybeder….O sabah orada olması gereken mesela gazeteci çocuk bisikletinin lastiği patladığı için on beş dakika sonra gelir ve kurtulur…. Polis memuru, yaşlı bayana yardım etmek için sokağın karşısına götürür kadını ve kurtulur, o kiracı başka ev tutacakken o evi seçer nişanlısı istediği için, o ip defalarca ağır yük taşımıştır da kopmamıştır halbuki!!! Kazanın çok değil, üç metre yakınındaki yaşlı teyze ile kocası kılları zarar görmeden kurtulurlar kazadan…
Ölenler birbirini tanımaz…. ama birlikte ölürler. Kaderleri orada sonlanır.
Diyeceğim…. her gün ortak kaderler yaşıyoruz. Kimi uzun vadeli ve kalıcı, kimi anlık meseleler.
Kalıcı ortak kader dediğim ise şu; bir ailedeyiz. Kendimiz seçmedik o aileyi ama kaderimiz onlar. Bir şehirde, kasabada doğduk. Orası kaderimiz oldu. Okul için başka yere gittik artık iki kaderimiz var ortak kullandığımız. Evlendik…. kalın düğümler attık kader ağlarına.
Bu ailede, sokakta, evde, sülalede yaşamak ve ölmek durumundayız. Vatan, ülke, iş, ev aynı durumda.
Bu yaşamdan kaçamayacağımıza göre….. dürüst, güzel, mutlu yaşamak hakkımız. Bir sebep bizi orada, o insanlarla bir araya getiriyor. Belki sadece tesadüf ama başı ve sonu düşünülürse ilk andan son ana kadar kurgusal, yani planlı. Komşu kızı işle yirmi beş sene sonra evlenen genç erkek gibi mesela. Kaderlerinde aynı mahallede büyümek var. Herkes, ilelebet kaderi ortak yaşayacak diye kaide yok tabi ama çoğu planlı tanışmalar, ayrılmalar, evlenmeler.
İş yerlerinde, uçak seyahatlerinde tanışmalarınız bu yüzden tesadüften öte bana kalırsa….
O halde….. bu yaşamımızı, bu kaderimizi kirletmeye kalkanlarla mücadele etmeliyiz daha güzel yaşamak için. Nasıl otobüste arkada oturan adam rahatsız edici bir şeyler yapınca itiraz ediyorsak, ulusça, mahallece bizleri rahatsız edenlere de ses yükseltmeliyiz. Çünkü başka otobüse binme şansımız yok, başka ülkemiz yok yaşamak için. Başka kaderimiz yok en azından o süreçte. O halde bu mecburiyetimize zulmedenlere izin vermemek durumundayız…
Ülkece, bu vatanda, Millet olarak yaşıyoruz. Kaderimiz burası, bu zaman, bu şartlar, bu insanlar….
Gençleri daha iyi yetiştirmek, daha mutlu ve refah yaşamak için çalışmak, suçluları hapse koymak, zararlıları uzaklaştırmak, faydalıları çoğaltmak, esenlikle kardeşçe yaşamak zorundayız.
Yarınlar, bu değişmez kaderin, değiştirebileceğimiz kısmıyla ortak şekillenecek. İyi işler yaparak, iyi evlilikler yaparak, iyi işler üreterek….Kötülere meyletmeden, kötülere kanmadan, ellerimizle yapıp ettiklerimizle.
İrademiz dahilindeki kaderimizi, asli kadere öyle bir yaslamalıyız ki… akibetimiz güzelleşsin…. Boynumuz kutsal iradeye karşı mahzun, bükük…. teslimiz. Ama geri kalan kader kırıntıları için tercih hakkımız her zaman var. BU tercihler de kötüden yana olmamalı, iyiden ve gzüelden yana olmalı.
Kaçınılmaz kader gerçekleşene, kaçınılmaz son gelene kadar insanca ve kaliteli yaşamak ancak böyle mümkün…
Ortak kaderimize kast edenleri, zulmedenleri dışlamazsak çok daha kötü kaderlere razı olacağız.
Ortak kaderi paylaşıyoruz ama ortak acılar yaşamak zorunda değiliz…. Çoğunluğun dahi olsa kusurundan eziyet çekmek zorunda değiliz. İyiye çalışacak, cahil ve menfaatçilerden uzaklaşacağız. Onları bekleyen acı sonlar olacak eminim ama biz güzel yaşayacak, güzel sonlar umacağız….
benden demesi.