Odada ikimiz varsak kaç kişiyiz ?
Hemen iki kişiyiz demeyin. Bu örnek muazzam bir psikolojik izah bana göre.
Sözün orijinali şu şekilde;
“Bir odada iki kişi buluştuğunda odada aslında altı kişi vardır. Kendimi gördüğüm halimle ben, onun beni gördüğü halimle ben, benim onu gördüğüm haliyle o, onun kendisini gördüğü haliyle o, gerçekte olan ben ve gerçekte olan o.” (William James)
Ben buna iki kişi daha ekliyorum; beni oraya getiren sebep ve şartlar ve insanların gözüyle ben + onu oraya getiren şartlar, durumlar, insanlar ve olayların gözüyle, beklentileriyle o.
Ettik mi odada sekiz kişi…..
Kısaca izah edelim….
Gerçek ben ve o masada karşılıklı oturuyoruz. Et ve kemikten, elbiseli, hoş, parfüm ve tütün kokulu. Etti 2.
Ben kendimi büyük, değerli, yakışıklı buluyorum belki…. belki ezik, çaresiz, acılı. Başarılı yahut fakir, güçlü veya zayıf…. O’na nasıl göstermek istiyorsam O’yum yani… Etti 3.
O kendisini bana göstermek istediği gibi O. Etti 4.
O beni kendi penceresinden görüyor, belki eş, belki ortak belki hasım olarak. Belki kıskanıyor, belki nefret ediyor. Onun gözünde ben belki aşağılık biriyim, belki müstesna bir sevgili. Etti 5.
Ben onu kendi penceremden görüyorum. Güzel veya çirkin, hoş veya lanet, kıskanıyorum belki, belki tuzak kuruyorum, kandırmaya çalışacağım belki… aptal buluyorum onu, tuzağıma düşüreceğim… O benim gözümde sıradan geçici bir heves belki, belki izdivaç yapılabilecek biri. Etti 6.
Onu oraya getiren sebepler, beklentilerin gözüyle o bir evlat, baba, anne, iş ortağı…. orada oturuyor. Etti 7.
Beni o masaya oturan sebep ve kişilerin gözüyle ben…. Etti 8.
***
Daha ekleyeyim mi?
Kendisini nasıl hissediyorsa O. Etti 9.
kendimi nasıl hissediyorsam O’yum…. Etti 10.
Onun beni veya benim kendimi görmek istediğim hal var…. Etti 11.
Onun kendisini görmek istediği hal ve konum var…. Etti 12.
Yani odada iki kişi oturuyoruz karşılıklı, çay içiyoruz ama aslında sekiz veya on kişiyiz. Hatta on iki.
Bu misali lütfen aklınızdan çıkartmayın.
Maskelerimiz var…. beklenti ve umutlarımız var, şartlarımız, durumlarımız var…. Başkalarının bizden bekledikleri var, başka görevlerimiz var, karşımızdakinin bizi görmek istediği haller var…. Gerçek bir bey veya bayanla otururken düşünün hangisiyle konuşuyorum diye!
Ben ona hangi yüzümü, hangi beni gösteriyorum, samimi miyim, saklılarım mı var, maskeli miyim o masada? Ya o? Gerçek mi konuşan kimse yoksa maskeli bir bayanla mı konuşuyorum? Hangi sebeple burada, neden, ne bekliyor, ne olmak, ne yapmak istiyor?
Karışık bir konu biliyorum ama kafa yormaya değer.
Odada ikimiz varsak kaç kişiyiz ? diyoruz ya samimiyet arttıkça, dürüstlük seviyemiz yüksekse, sevgimiz gerçekse….. masada oturanların sayısı azalıyor…. kanmacalar, kandırmacalar, gösterişler bitiyor bir zaman sonra ve masada sadece iki kişi kalıyor…
Dostlarınızla sadece iki kişi konuşun bu nedenle….. kalabalıklaşmayın.
Sevdiklerinize gerçek siz ile konuşun.
beklentilerinizi, hayallerinizi, onun gözündeki yerinizi ortak bedende, gerçekte buluşturabildiğiniz ölçüde….. masada sadece gerçek siz kalacaksınız. Yalansız, göstermeliksiz.
ben bu örneği seviyorum. Hayatın diğer alanlarına da tatbik etmek olası. Aile bireylerine, çocuklarınıza uygulayın bu formülü ve şaşırtıcı ama iyileştirici sonuçlarını görün.
benden demesi.