Nisan yağmurları kalbinizi yumuşatmalı
Baharda sevgi ve umutla yenilenin diyorum hep…. O tabiat uyanırken sizi de uyandırsın kabuslarınızdan, karamsarlıklarınızdan, korku ve telaşlarınızdan…. İnsan olduğunuzu, can taşıdığınızı, köle olmadığınızı, güzeli hak ettiğinizi hatırlayın….
Nisan yağmurları buna en güzel vesile…. ılık, sulu, temiz, mis kokulu ve masum….
Az kaldı, on beş gün sonra Nisan’a giriyoruz. Yağmurlar, ısınan havalarla birlikte çok daha ılık yağacak…. tüm ağaçlar, çiçekler, hayvanlar suya kavuşacak, dereler dolacak, nehirler taşacak köpüre köpüre…. hayat döngüsü yeni bir yıla başlayacak.
Biz ne yapacağız onlar keyifle raks ederken, suyla hasret giderirken, mutlu mesut yaza hazırlanırken?
Bir köşede keşkeklerimizle mi yaşayacağız, hak etmediğimiz hayatlara bizleri mecbur edenleri kutsamaya devam ederek?
Yoksa korkularımızdan arınıp, ıslanmaktan korkmayıp daha bir cesaretle sokaklara mı çıkacağız yüzümüzde hissetmek için o rahmeti, şefkati?
Tecrübeyle sabittir bir fidanı çeşmeden ne kadar sularsanız sulayın, yağmurun etkisini yaratamazsınız. Bahçe işleriyle uğraşanlar bilir. O yağmurun içinde zararlı hiç bir şey yoktur, rahmettir, berekettir, hayattır. Şimdi hazır Nisan’a giriyorken o şefkat selinden bir tas olsun sizlerde alın.
Ruhunuzu yumuşatın, kalbinizi arındırın kirlerden, kötülükleri bir kenara bırakıp, kıskançlıkları bitirip, küslüklerden kurtulup, eziyet edenleri hayatınızdan çıkartıp….. yürüyün Nisan yağmurlarında şemsiyesiz.
Ben baharın sağlık verici kısmında değilim…. duygulardan, ilişkilerden, insanlıktan ve sevgilerden bahsediyorum.
Bir çardak altında oturun mesela elinizde bir sıcak kahve, önünüzde açık bir kitap, yağmurun sesini dinleyin. Öyle pencereden cam arkasından değil…. Yağmurun nemi değsin yüzünüze…. içiniz çok hafif titresin serinlikten…. sesini dinleyin ağaçların, kuşların şarkısını, dalların oynaşmasını, yere çarpan tanelerin çıkardığı sesi…
Su birikintilerindeki halkaları sayın mesela…. Otların, çiçeklerin yapraklarında biriken damlaların hazırladığı şekillere bakın… Tabiatın uyanışına şahitlik edin…. yaşamı ve ölümü hatırlayın.
Belki seneye baharda olmayacaksınız…. Son baharınız gibi yaşayın bu Nisan’ı.
Belki kaçırdınız eski Nisan’ları, yağmurları… yıkamadınız, kirli kaldı kalbiniz. Çok geç değil hala…. temizlenmek için.
İşte size fırsat bu yağmurlar….
Meyvelere dönmüşken çiçekler, rengarenkken tabiat siz de meyve vermeye başlayın sevgi ve umutla…. Rengarenk yanlarınızı gösterin hayata, tek renge mahkum kalmayın.
Kara, siyah hatta gri bile bulamazsınız bahar ayında yeryüzünde… yüce dağlar bile yeşile döner, çiçeklerle donanır…. kötülük el değemez bu mevsimde toprağa… Toprağı bile örter yapraklar…
Çiçekten çiçeğe dolanır arılar, sabahları kumrular öter şükranla, cıvıldaşırlar gün boyu…. minik böcekler milim milim gider her nereye gidiyorsa acele etmeden, vazgeçmeden…
Siz de vazgeçmeyin mutluluktan, sevmekten, sevilmekten, yaşamaktan…
Boş işler yoktur tabiatta, her şeyin bir manası ve gereği vardır. Siz de vazgeçin anlamsızlıklarınızdan, beyhude yanılgılarınızdan, gereksiz fanatikliklerinizden de insan olduğunuzu hatırlayın…. tabiattan alacağınız derslerle.
Size değer verir tabiat, sunar, cömerttir, kibri yoktur, eşittir, adildir, her yaprağa ayrı değer güneş, her köke aynı suyu verir yağmur, ayrım yapmaz. Tüm ağaçlar kardeştir, tüm çiçekler eşittir, tüm böcekler hak eder şefkati, rahmeti, ötelenmez, ötekileştirilmez siyah veya çok ayaklı olduğu için.
Toprak o yağmurlarla mis gibi kokar. Anlamını çözemesem de yağmur ve toprak birleştiği zaman gelir ancak o koku…. sulandığında gelmez mesela. Sanki bereketi, sevgiyi, umudu hatırlatmak istercesine…. uyanışı anlatırcasına, müjde verircesine…
Nisan yağmurları kalpleri yumuşatır…. temizler kirlerinizi. Islanın, altında yürüyün şemsiyesiz…. teninize değsin damlalar ki inebilsin kalbinize serinliği. Ferahlatsın sizi, susuz yazlara hazırlasın, dayanma gücü versin zorluklara, direnme gücü versin haksızlıklara…
Hiç bir şey yapmıyorsanız bile bir pergule altında kitap okuyun kahve yudumlarken yağmur yağdığında….
Okuduğunuzu anlayın, hayatı anlayın, kendinizi tanıyın yağmur yağdıkça.
Yağmurdan sonraki güneşi, yağmur esnasındaki gökkuşağını merak edin, sevin, mutlu olun o anlarla….
Bulutların oradan oraya koşuşmasını izleyin…. rüzgarla oynamalarını, gök gürültüsünün nasıl korkunç değil de sevimli olduğunu fark edin baharlarda…
Bazen dolular yağar, hem de büyük büyük… korkmayın. Can acıtmaz onlar… Havadaki son soğukların yere çarpılmasıdır belki, belki yerdeki sert toprakların yumuşatılması, belki rahmet sahibinin hatırlatılmasıdır.
Dua edin yağmurlarda, şükran duyun, umutlanın daha güzel ve iyi yaşamak için. Size o yağmuru bahşedeni hatırlayın, sizi yaşatanı, sizi yaşatacak ve besleyecek olanı.
Kiminle birlikte olmak istiyorsanız onunla olun o yağmurda yürürken…. kimin elini tutmak istiyorsanız, kimle dans etmek istiyorsanız yağmur altında onunla olun…
Kötüleri, kirlileri, hainleri, sevgisizleri, adaletsizleri dışarıda bırakın ıslansınlar…. belki biraz temizlenir onlar da…. hayatınıza sokmayın ama…
O şahit olduğunuz mutlu anları, o yağmurun hissettirdiklerini anlatın dostlarınıza…. sevgiyi paylaşın, umudu.
Bir sonraki yağmura dek gülün hayata, tebessüm dağıtın dünyaya.
Bitkilerin, ağaçların hemen ertesi gün üç beş santim uzadığına şahit olun da kalbinizdeki sevgi tohumlarının filizlenmesini dileyin kibirler, kıskançlıklar yerine….
Nisan yağmurlarının sizi daha da güzelleştirmesine, yumuşatmasına, daha iyi insan yapmasına izin verin…. Bunu yağmura da çevrenize de borçlusunuz. O yağmurlar boşuna yağmıyor çünkü.
Nisan yağmurları kalbinizi yumuşatmalı bence, yumuşatmıyorsa katılaşmıştır yüreğiniz. Buna rağmen sevmeye çalışın baharı, çiçekleri, insanlığı, kendinizi, yaşamı. Beton kulelerdeki mesailerinizden bir an olsun sıyrılıp şahit olun yağmurdaki mucizelere.
bence.