Nefsin mertebeleri
Nefis veya nefs, içimzidir, kendimizdir, iç sesimizdir. Nefsi bizler ayetten biliyoruz ve terbiye edilmediği müddetçe kötülüğü emrettiğini de.
“Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder.” (Yusuf, 12/53)
Nefisleri temizlemek ise sadece Allah’ın izni ve dilemesiyledir.
Terbiye edilebildiği farz ve kabul edildiği için de şöyle denir; nefsin ilk hâli, dikenli bir tarlaya benzer. Son mertebesi ise, aynı tarlanın dikenlerden ayıklanıp, bir gülistana çevrilmesi gibidir.
Nefsin mertebeleri; Kur`an-ı Kerim’in çeşitli ayetlerine dayanarak altı olarak belirlenmiş ve sonradan yedinci olarak nefs-i kâmile ilave edilmiştir.
1. Nefs-i Emmâre: Allah`ın emirlerine uymayan, yasaklarını çekinmeden yapan ve zevkine tabi olan nefistir. Nefs-i emmâre, nefsin terbiyeden geçmemiş fıtri hâlidir. Bu haldeki nefis, ısrarla kötülüğü emreder. (bk. Yusuf Sûresi, 53) Günahlara dalmak ister. Ulvi şeylerden gafil, dünya süslerineyse meyillidir.
2. Nefs-i Levvâme: Allah`ın emirlerine bazen uyan, bazen uymayan, işlediği günahlardan dolayı üzülen ve sevaplardan dolayı sevinen nefistir. Nefs-i levvâme, yaptığı günahlardan pişmanlık duyan nefistir. (Kıyame, 75/2) Bu mertebede, işlediği günahlardan rahatsızdır. Kendine çeki-düzen vermeye çalışır.
3. Nefs-i Mülheme: İlhama mazhar olmuş nefistir.
4. Nefs-i Mutmainne: İman esaslarına inanan, İslâm`ın emir ve yasaklarına uyan, bu konularda hiç bir şüphe ve tereddüdü olmayan, neticede Allah ile manevî bir bağ kuran ve bunun lezzetine ulaşan nefistir. Nefs-i mutmainne sükûnete ermiş nefistir.
5. Nefs-i Radiye: Her yönüyle Hakk`a yönelen, Allah`tan gâfil olmama şuuruna eren ve O`ndan razı olan nefistir. Nefs-i râdıye, Allah’tan gelen her şeye rıza gösteren nefistir.
6. Nefs-i Mardiyye: Bütün benliği ile Hakk`a teslim olan ve böylece Allah`ın kendisinden razı olduğu nefistir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur`an Dili, İstanbul 1970, VIII, 5817). Nefs-i mardiyye, Allah’ın kendisinden râzı olduğu nefistir.
7. Nefs-i Kâmile: Bütün kötülüklerden sıyrılıp manevi olgunluğa eren nefis. Bu mertebeye erişen bir kişinin bütün sıfatları güzeldir ve her hali ibadet sayılır.
Nefsin mertebeleri, insanoğlunun bu dünyada sergilediği davranışlar, bıraktığı izler, sarf ettiği sözlerden yola çıkılarak tanzim edilmiş, ayetler ışığında tanzim edilmiş mertebelerdir.
Aslında nefs, bir şeyin kendisi, benliği, zatı ve hakikatidir.
İnsan, nefsinin arzularına düşkün bir tabiatta yaratılmıştır. Şehvet, cimrilik, menfaatperestlik, makam hırsı gibi pek çok haller, insan nefsinin zaaflarındandır. Fakat bütün bu zaaflar, aşılamayacak zaaflar değildir. Zira insan nefsi terbiye edilmeye müsaittir.
Modern dünya ve bizatihi yaşam süslü aldatmacalardan ibarettir, bir oyundur. Ayetlerin işaretiyle dünya sınavı bu süslere aldanma veya aldanmama sınavıdır. Nefisler kolayı, güzeli, erişilmezi, lüksü, haram bile olsa güzeli emreder. Para, cinsel açlıklar, makamlar, servetler, güçler, üstünlükler nefsin aç halinin gayeleridir.
Terbiye edildikçe nefisler, yani kendimiz psikolojik, maddi ve manevi olarak olgunlaştıkça, inançlarımız kuvvetlendikçe, bilgeliğimiz yükselip, hayatın gerçek anlamını ve dünya sınavını tanıdıkça bu mertebelerde de yükseliriz.
lakin kalp gözlerimiz kapanmışsa, gönül gözlerimiz açık değilse…. nefislerimizi terbiye etmek de mümkün olmayacaktır. Bu gözler ise iyilikle ve kötülüğe direnmekle açılır, elbette Allah’a inanmak ve güvenmekle.
Nefisleri tamamen temizlemek ise insan elinde olan bir şey değildir çünkü günahsız kul yoktur.
Bize düşen olabildiğince yasak, haram, günah şeylerden uzaklaşmak, Allah’ın sınırlarına uymak ve masumiyeti, hak’kı, adaleti, dürüstlüğü, erdemi korumaktır.
bence.