Namaz vakitlerine göre yaşamak
Günlük koşturmacalar içinde, kendi mesaimizi oluşturmuş yahut patronların – devletin mesaisine uymuş vaziyetteyiz. Güne güneşten sonra başlayıp, gece yarısından önce nadiren yatağa giriyoruz. Yorgunuz, işlerimiz yetişmiyor, düzgün ve verimli üretim yapamıyoruz. Hele hafta sonları kantarın topuzu iyice kaçıyor.
Namaz kılan veya kılmayanlar için haddim olmayarak (bende bu tavsiyeye çoğu zaman uyamıyorum) bir tavsiyem var; ezan saatlerine göre günü planlamak!
Bakıyorum esnaf dükkanlarını sabah saat 10’da açıyor. Akşam 20.00 gibi kapatıyor, 24.00’e kadar eğlence, ziyaret, sonra uyku ve ertesi güne yeniden başlangıç. İşler kesat, nafakalar yetersiz, acil ihtiyacı olan müşteriler zor durumda.
Oysa insanlar namaz kılmasa da güne sabah ezanıyla başlasa? Güneşle kahvaltı yapıp işe, yola koyulsa? Öğlen ezanına kadar çalışıp, ezanla birlikte soluklansa… hatta şekerleme yapıp uyusa? SOnra ikindi namaz vaktine kadar işleri toparlayıp, günü verimli hale getirse ve akşam ezanıyla birlikte dükkanı kapatıp evine yollansa? Eşini dostunu, akşam yemeğini vakitlice yiyerek yatsı zamanı yatmaya gitse?
Bence günün ay ve güneş hareketleri bizi buna davet ediyor. Ezanlar bir sebep değil sonuç. Yani bedenlerimiz bu saatlere, güneş ve ayın hareketlerine göre uyarlı.
Ben… denemekte yarar var derim.
Yaz saati, kış saatinin getirdiği sorunlara takılmadan bedenlerin dilini dinlemek lazım diye düşünüyorum. Bunun bilimsel ve ekonomik pek çok getirisinin olacağından da eminim.
Gece yarılarına kadar ayakta kalıp, sabah işe yorgun gitmek güzel değil. Dükkanı öğlen açmak da. İşinizin, devlet kurumunun, işverenin hakkını vermek gerek.
Bence. Yine de siz bilirsiniz.