Meşru kelimesi yasal anlamındadır. Caiz ise dinen uygun demektir. Hepimiz vatandaş olduğumuza göre yasalara tabiyiz ve yasalarım emrettiği veya men ettiği şekilde yaşamaya mecburuz. Anayasa ve ilgili kanunlar bunun için var. Bu yasalara uygunluğun adı da meşrutiyet yani meşru olma hali yani yasallık. Konunun bir de din penceresinden mahiyeti var ki dine uygun olan iş, oluş ve yapışların adı caiz. Yani söz ve davranışlar dine tezat veya çelişki teşkil etmiyorsa caizdir, mübahtır vs.
Burada tehlike şurada yatmaktadır ki malesef çoğu yasamız dine göre caiz değil veya tam aksine caiz olan pek çok şey anayasa ile koruma altında değil. Söz gelimi zina dine göre büyük bir günah iken yasalarda yazık ki karşılığı yok, adeta serbest. Keza mülkiyet dokunulmazlığı Kur’an emri iken bazen yasal zorlamalar yaşanabiliyor. Yasaya göre meşru olan şeyler de söz gelimi katillerin genel afla çıkartılması dinde karşılık bulmayanlardan. Çünkü kısas söz konusu ve canı yananlar müsade etmedikçe devletler azat yetkisine sahip değil.
Çok derinlerde dini gerekler ile hukuk aslında birleşiyor ama kilit kelime adalet. Yasa adaleti sağlıyorsa dinde de var demektir. Çünkü Kur’an’ın indiriliş maksatlarından biri adaleti yeryüzüne yaymak. Şayet yasa hukuki ama adaletli değilse zaten Kur’an’da da karşılık bulmuyor demektir.
Şimdi çoğumuz inanıyoruz ama yasalardan aldığımız güçle meşruluk limanına sığınıp caizlik mertebesini atlıyoruz.
Yanlış da burada. Doğrusu çift taraflı kontrol yaparak hem meşru hem caiz zeminini aramak.
Şimdi dine mesafeli olanların itirazını duyar gibi oldum. Olabilir ama adalet söz konusu olduğunda insanlık dersleri ve eşitlik ilkesi otomatikman devreye girer ve tüm dinlerde haklar öncelikli koruma altındadır. Dolayısıyla itiraz etmeye hiç gerek yok.
Benden demesi. Hukuk bize bu dünya için lazım ama caizlik yani adalete ve Kur’an’a uygunluk ahiret için olmazsa olmazımız.
Cümleyi tersten okursak şöyle olur; meşru davranmazsak en fazla para cezası öder veya bir süre hapsediliriz. Lakin caiz olmayan işler yaparsak bedelini sonra hem de ağır öderiz.
Lafı eğip büküp, terminolojiyi değiştirmeye çalışan pek çokları var. Hatta mealleri yumuşatanlar bile. Şeriat isteyenlere sorun bakalım; hırsızın eli kesilsin mi diye? Hepsi şeriat ister ama kimse hırsızın kolu kesilsin istemez. Bundan kaçmak için de yıllara sari meal yumuşatmaları yaptırır ve hırsızın elini çektirin gibi manasız bir anlam yüklerler ayete.
Uzatmayalım. Meşruluk iyi, caizlik şarttır. Türk ve Müslüman’a yakışan her ikisine de uygun örnek ve dürüst yaşamlardır.
Bence.