Mertlik tarihe Türk’ün armağanıdır
Ne mutlu bize ki bu yıl Ramazan ayı ile Çanakkale Zaferi’ni aynı anda kutladık. Şehitlerimize hürmeten dualar edip, Atatürk’ün aziz hatırasını anıp, vatanı aziz bilip kahramanlıklarımızla ve Türklüğümüzle bir kez daha gururlandık.
Türklük gerçekten başka milletlerde olmayan bir yapıya ve manaya sahip. Irkçılık ile itham edenler var lakin onlar kötü maksatlı kimseler. Söylemleri de safsatadan ileri gidemez. Çünkü ırkçılık diğerlerini dışlamayı ve aşağılamayı öngörür. Türk milliyetçiliği ise eşitlikten, barıştan ve sevgiden yanadır, hoşgörüye dayanır. Cinsiyetçi de değildir Türk Milliyetçiliği çünkü kadını ve erkeği vatan savunması ve kalkındırması anlamında eşit görür. Hatta kadınları daha da yüceltir.
Sayısız ülkeye gittim. Tarihlerine az çok bakmak fırsatım oldu. Hemen hiç bir ülke, buna Ortadoğu da dahil, bizim kadar sevinçler ve acılar yaşamadığından ortak bir kadere sahip değil. Gençlerinde özellikle bizim gibi bayrak ve vatan kavramı, duygulanması yok. Onların ülkeleri var vatan yerine…. Şirketlerinin logosu, en fazla milli takım sloganları ve milli marşları var. Ama emin olun çok çok azı milli marşları okunurken hisleniyor. Diğerleri için o marş bile bir anlam ifade etmiyor. Ve eminim ki hiç biri ülke savunması için ölmeyi göze alamaz. Çünkü barış adı altında her şeyi parayla satın almaya alışmışlar, tuzak kurmaktan, hile yapmaktan, aracı düşman kiralamaktan çekinmiyorlar.
Başlığımın özü de aslında bu. Onlar zoru göze alamayıp, en yüce değerler için bile ölmeyi göze alamıyorlar. Bu onları yok olmaya götürecek korkusuyla da hile yapıp, taşeron askerler, paralı keskin nişancılarla, siyasetçilerle, mahkemelerle işi götürmeye çalışıyorlar.
Er meydanında yoklar yani… Ortaya çıkıp er meydanında güreşemiyorlar…tarihte de öyleydi, şimdi de öyle. Sadece bize karşı değil, tüm ülkeler, birbirleriyle bile adil rekabet ve savaş etmiyor. Bu durum onları plan adı altında tuzaklara sevk ediyor. Cesur değiller, kahraman hiç değiller ve zeki de olmadıklarından açık veriyorlar. Üstelik mazileri çok da gerilere gitmediği için tarihsel bağları da zayıf. Etraflarında düşman olmadığı için de rahat bir psikolojideler.
Biz ise en köylümüzle bile tahsilli olmasak da zekiyiz, vatanımızı severiz, dürüstüz, yabancıya saygılıyız, askere hayran, Atatürk’e tutkulu, Milli marşımıza gönülden bağlıyız. Anadolu’yu kader saymış bir Ulus’un kahraman evlatlarıyız, atalarımıza layık olmaya çalışan, Türk Milleti’yiz. Zulümler yaşadığımız için tedarikliyiz, Cumhuriyet’in kıymetini bildiğimiz için demokrasiye aşığız, dost – düşman ayırt edebiliyoruz, barışçıyız ama savaşa da her zaman hazırız. Maceracı değiliz ama destan yazacak güçteyiz.
Bizler ezelden beri devletsiz kalmadık, milletsiz kalmadık, hile yapmadık, entrika çevirmedik, arkadan vurmadık, gerekirse cihanı karşımıza alıp Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde, Kıbrıs’ta kahramanca çarpıştık.
Mertlikten uzaklaşmadık. Sözümüzle, hareketlerimizle, savaşmamızla, barışmamızla sözümüzü senet yaptık, saklanmadık, çelme takmadık, ölmeyi göze alarak irademizi açıkça beyan ettik. Derdimizi bazen çok anlatamasak da, masa başında bazen kaybetsek de, ihanetlere uğrasak da dürüstlükten vaz geçmedik.
Açık sözlü olduk, isteklerimizi entrikalarla, yalancı müttefiklerle hayata geçirmeye çalışmadık, delilli, ispatlı olduk, adalete ve hakkaniyete güvendik.
Türkler olarak biz asla zulüm üretmedik mesela…. Kadınlara ve çocuklara asla dokunmadık, tecavüzler, tacizler asla yapmadık…. esir olmaktansa ölmeyi seçtik, terk etmekten se savunmayı seçtik, çalışarak üretmeyi istedik. Tam bağımsızlık uğruna çalıştık, çabaladık. Esir ama zengin olmayı dileseydik emperyalistlere el açar, kuyruklarımızı kıstırır, el pençe divan durup merhamet dilenirdik. Ama biz vuruşmayı ve gerekirse ölmeyi seçtiğimiz için bağımsız ve hür kalabildik.
Allah aşkı ile vatan aşkını yan yana yaşadık…. inanç ve değerlerimizle, milli geleneklerimizle bütünleşip, kemikleşen iradelerimizle dik yaşamasını bildik. Çünkü tüm bu vasıf ve değerler birbirini tamamlayan kıymetler olarak girdi gönüllerimize. Atalarımız bu yüzden seçti Anadolu’yu, bu yüzden İslam’a girdiler, bu yüzden millet’liğimiz tarihin hiç bir çağında bitmedi, bu yüzden kahramanlıklarımız ölümü göze alan cesaretlerle madalyalandı.
Milli birlik ve beraberliğimiz mert, adil ve barışçı yaşantımızı daha da güçlendirdi. Tabiata olan tutkumuz, sevgiye olan inancımız, yarınlara duyduğumuz güven, çocuk ve gençleri istikbal görüşümüz…. bizi ilelebet yaşayacak bir devlete, payidar bir Cumhuriyet’e götürdü.
İçimizdeki azınlıklara, yabancılara, gayrimüslimlere dahi sevgi ve saygıyla yanaştığımız için, dünya milletlerinin mazlumlarına kucak açtığımız ve merhamet gösterdiğimiz için büyük ve saygın bir millet olduk.
Bilgiye, bilime, gerçeğe, hakkaniyet ve adalete düşkünlüğümüzle örnek olduk.
Allah sevgimiz bizi günahlardan, vatan aşkımız ihanetlerden korudu bizi.
Gözlerimiz yaşlandı her milli marşı okuduğumuzda, milli takın gol atınca hep birden fırladık ayağa…. kızlarımız altın madalya alınca kabardı göğüslerimiz bu yüzden.
Bugün bağımsızlık ve insanca yaşam taraftarıysak bu yüzden. Bu yüzden Cumhuriyet’e sadakatimiz. Esir olmaya bu nedenle karşıyız. Medeniyete, kültürümüze, ilerlemeye ve gelişmeye gönüllüyüz. Hurafelerden uzak, alçaklıklardan arınmış, yanlışları terk eden bir anlayışla…. insana yakışır bir yaşam için üretiyor, çalışıyor, paylaşıyoruz.
Merhametimiz yardımı, paylaşmayı, el uzatmayı emrediyor. Muhtaca yardımcıyız, misafire saygılı, çocuklara sevgili, büyüklere saygılı….
Millet olmanın gereklerini çoklukla yerine getiriyoruz.
Düşmanlarımız çok, hainlerimiz de. Ama her bir kahpe kurşun, her bir kazık atamaya çalışan, her bir yüzümüze gülüp bizi arkadan vurmaya hazırlanan bizi daha da çelikleştiriyor, antrenman yaptırıyor daha zor çatışmalar için. Düşe düşe, aldatıla aldatıla aldanmamayı öğreniyoruz., düşmeden yürümeyi öğreniyoruz.
En zor anlarımızda bile hile yapmıyor, aldatmıyoruz ama.
Şimdi bir de aramızdaki zayıf karakterlere bakıp sözü tamamlayalım.
Dostunu aldatan, kazıklayan, yalan diyen, korkan, kaçan, adalette daha eşit olduğunu iddia eden, kamuya zarar veren, özgürlüğe darbe vuran, dini silah eden, vatan sevgisini sömüren, vatandaş olmanın gereklerinden kaçan….. yeri geldi mi senden benden daha vatansever olanlar sözüm size; mert olun. Türk olun, insan olun.
Türk’seniz, Müslümansanız, vatanı ve Yüce Allah’ı seviyorsanız, bu millete mensupsanız…. düzelin ve delikanlı olun argo tabiriyle.
Değilseniz de bizlere saygı duyun. Mertliğimize ve bizden korkun. Barış sevdamız her şeye rağmen değil….. bağımsızlığımıza ve milli menfaatlerimize dokunursanız barıştan yana oluşumuz, savaş sevdasına döner kolayca….
Dürüst ve iyi olmak zayıflık değil. Bakmayın suskun ve anlayışlı oluşumuza. Milletçe yeri geldiğinde çok sert cevap vermesi pekala biliriz.
Bizler atalarımızdan da mert ve kahraman olmak zorundayız. Teslim aldığımız medeniyet ve bağımsızlık bayrağını çok daha ileriye taşımaya mecburuz. Çünkü yerimizde durursak, mirası yemekle yetinirsek… önce bağımsızlığımızı ve sonra hürriyetimizi kaybederiz.
bence…. her alanda Mertlik tarihe Türk’ün armağanıdır . Bilimde, savaş meydanlarında, anlayışta, medeniyet yarışında, insanlıkta…. Bizler bu sebeple buna göre yaşamalı, ataşlarımızı utandırmadan, çocuklarımıza daha güzel dünyalar bırakmak için daha çok öğrenmek, çalışmak ve el ele tutuşmak zorundayız.
Çünkü mert adama yakışan budur.