Menfaat üstüne kurulmuş dünya
Paraya tapmak yazım vardı on beş gün kadar önce…. para denen kağıtları nasıl sevdiğimizi anlatmaya çalışmıştım. Uğruna neleri feda etmekte olduğumuzu…. Bugün de menfaatten bahsedeceğim… uğruna neleri yok saydığımızı, bencilliklerimizi…
Menfaat çıkar demek malum. İnsanların, toplum ve ulusların çıkarı olur, bu uğurda gayret sarf ederler…. idealleri de menfaatleri ile kol kola yürür…. Doğrudur. Buraya kadar yanlış yok. Yanlış bu menfaat için neleri kırıp döktüğümüzde, doğru menfaat seçiminde, neye rağmen menfaatler peşinde koştuğumuzda.
Bencillik yani aşırı menfaat tutkusu, diğer insanların menfaatlerini görmezden gelmeyi gerektiriyor. Ölçü hep bana hep bana olmamalı. Olduğu için zaten toplum olarak sorunlar yaşıyoruz. Adalette de, maaşlarda da, trafikte de…. aşklarda da.
İnsanın çıkarına gelen, istediği, hayalini kurduğu şeyler için uğraşmasından ve ona sahip çıkmasından doğal bir şey olamaz ama o kadar abarttık ki bu işi menfaatimiz olmadan bir adım atmıyoruz… dostluklarımızda bile kazan kazan diye bir şey çıkardılar, alışverişe çevirdik koşulsuz aşklarımızı, sevgilerimizi… kandırıldık yani.
Kazansak da, kaybetsek de bizleri çıkarcılığa alıştırıyorlar… her şey matematiğe dönüyor… oysa hayat sadece matematik değil. Fedakarlıklar, hoşgörüler nereye gitti?
İlişkide mesela… kadın ve erkek kendi menfaatlerini değişmez kaide olarak ortaya koyarsa, ya da her defasında ben derse… o ilişkinin sıhhatinden söz edilebilir mi? Anlayış nereye gitti?
Ticaret mesela… alan ve satan menfaatlerinden taviz vermezse o işten hayır gelir mi? Toplumsal tüm işlerde herkes birey ya da zümre hakları peşine koşarsa sadece, diğer menfaatleri görmezden gelirse bütünleşme ve ilerleme olabilir mi?
Lakin parayı o kadar çok seviyoruz ve egolarımız o kadar yüksek ki…. çıkarcı bir toplum olduk. Çıkarımız yoksa ne şahitlik ediyoruz, ne iş yapıyoruz, ne ilişkiye giriyoruz…
Menfaatlerimiz gururumuzun önüne geçeli zaten çok zaman oldu… şimdi karakterimizi toptan ele geçirmek üzere..
Karşılıksız iyilik yapamaz haldeyiz…. İnsanlar dul kadınlara yardım edip, bedensel menfaat temini (!) içinde… yasadışı yollara müracat etmekten bile çekinmiyoruz…
En büyük yarayı da ahlakımız aldı. Sevgi ve karşılıksız yardım melekemizi kaybettik…. çıkar uğruna.
Çıkarımıza aykırı gerçekleri reddediyoruz, kabul etmiyoruz, yalan söylüyoruz, menfaat uğruna nafaka davalarında çocukları bile silah edebiliyoruz…
Aracılar var, arabulucular, hakim olması gereken dostlar, arkadaşlar ikili ilişkilerde, tarafsız… şimdi menfaat umuyorlar…
Bir ev satacaksınız, emlakçı komisyon istiyor, diğerleri ona müşteri getiriyor komisyon verirse, evvelsi gün bahsettim dava ajanları var…. bir kaç güne yayınlayacağım, hukuk bürolarına insanları yasadışı yollarla ulaşıp, kandırıp, dava açmaya ikna ediyorlar… toplumu düşman ediyorlar birbirine… menfaat için.
Anne oğluna, eş kocasına, ortak diğerine, devlet halkına, halk devlete, ülke diğerine…. menfaat gözüyle bakar oldu.
Çıkarlardaki sabitlik ve fanatizm ilişkilerimizi tarumar ediyor, sunileştiriyor, yüzeyselleştiriyor farkında değiliz.
Oysa aşk, sevgi, dostluk…. menfaatlerimizi ortağa çevirebilmek demek, onun sevincinden mutlu olmak demek, para her şey değil…
Menfaat üstüne kurulmuş dünya sözünü menfaatçiler çıkarmış… bu onların bahanesi. Oysa yanlış! Dünya menfaat değil, sevgi ve dostluk üzerine kurulu… umut, hayal, mutluluk ve dürüstlükler üzerine… Yürüdüğünüz yol sizi nereye götürürse siz O’sunuz… o yüzden menfaatlerinizin peşine mi, hayallerinizin peşine mi gideceğinize karar verin.
Ve unutmayın karşılıksız dostluklar ömür boyu sürer. Menfaat ilişkileri ise menfaat ortadan kalktığı anda nihayete erer, yapayalnız kalırsınız…
Bence.