Mahrem yapılanmalar – gizli örgütler
Mahrem; yakın akraba olması nedeniyle nikâh düşmeyen veya başkalarının duymaması, öğrenmemesi gereken, gizli şey demek.
Mahrem yapılanmalarla kastım da gizli örgütler. Yer altında çalışan, gündüz ortalıkta görünmeyen, art niyetli, kan emici, zararlı, kandırılmış vampir yarasalar.
Bunlar hayatımızın her alanındalar aslında. Başlarını beş altı yapılanma çekse de sayıları on binleri buluyor ve fakat neredeyse tamamı aynı merkezden kontrol ediliyor. O merkezin şahı da malum şeytan. Yani tüm bu gizliliğe sığınanların padişahı; Şeytan.
Karanlığın gücü adına, kötülük olsun diye, hayali emeller için çocukları, kadınları katleden, kedilere işkence eden, altın içinde yüzerken fakir halkı soymaya devam eden, saplantılı sapık ayinler yapan, ahlaki sınır tanımayan bu yapılanmalar daha fazla güç, daha uzun yaşam ve belki ölümsüzlük adına şeytana biat edenlerden teşkil.
tarihin her çağında isim değiştirseler de varlıklarını ve gayelerini kutsal bir yemin gibi korudular. Bunların milliyeti yok, aidiyetsizler. Bunların dini yok, tamamı pagan. Bunların insanlıkları yok tamamı üç harflilerle aşna fişne olan meçhul varlıklar.
Dini, siyaseti, ekonomiyi, sağlığı el altından yönetenler bunlar. Dünyanın kaderini beş sene önceden tayin eden, ülkelere roller veren, paranın rotasını çizen hep bunlar.
Vitrinlerinde kadınlar, çocuklar, çiçekler var. Hayvanları koruyorlar, körlere yardım ediyorlar. Para dağıtıyorlar yoksul halka, evsizlere yatak veriyorlar…. sempatik görünmek için. Yüzleri maskeli tanıyamıyoruz, gün ışığına çıkmadıkları için saklılar, bilemiyoruz. Geceleri veya karanlıkta çıkıyorlar ortaya…
Kardeşler, birbirlerine kardeş diye sesleniyorlar.
En sapık ayinleri yapıp dağılıyor, o çirkin anların hazzıyla uykuya dalarken, günah işlemenin zevkiyle mest oluyorlar.
Güneşi en karanlık odalara sokmaya yeminliler… yani şeytanı.
Rahmani olana, fıtri olana düşmanlar, insanlara da.
Tefecilikten yağmaya, hırsızlıktan organ mafyasına, ihaleden borsaya kazanıyorlar… İnen kalkan her uçak bile onlara vergi ödüyor.
Uyuşturucu, kadın, silah, organ, çocuk ticareti onlarda. Küçük kızları kaçırıp, karanlıklarda korkutup, en korktuğu anda öldürüp kanını çeken ve ufak şişesini 50 bin dolara satıp gençleşme iksiri diye kullanan şeytanlar işte bu adamlar.
Dünyanın her yerinde kaybolan ve cesetleri bulunamayan çocuklar var ya işte bu mahzenlerde öldürülüyor, çöpe atılıyorlar.
Sapıklar, ilahları şeytan, din kitapları kendi kalemlerinden çıkma. Kural yok, yasak yok, günah yok onlara çünkü kendielrine seçkinler diyorlar. Bizlerse goyimler yani hayvanlar, onlara hizmetle görevli.
Evanjelizm bu fikre uygun tasarlanmış vaziyette, yani Yahudileşmiş Hristiyanlık. Allah’ın dini değil, insan yapımı. Maksadı; Yahudilere hizmetle görevlendirilmiş Hristiyanlığı tesis etmek. Ahirette gülmek için Hristiyanların Yahudilere bu dünyada hizmet etmeleri ilk şart. Bu yüzden Gazze katliamına Kiliseler ses çıkartamıyor, bu yüzden Müslümanlar öldükçe halay çekiyorlar.
Şimdi böyle deyince sakın Müslüman ülkelerde bunlar yer bulamıyor anlamı çıkmasın. Alası var. Yer altı, saklı, gizli, mahrem yapılanmaların tamamı bunlardan. Öyle ya yasal ve meşru olsalar saklanmalarına ne gerek var. Zamanı gelmedi diyerek bahaneler üretseler de gizli gayeleri var ve bu gaye gayet kirli. İthal adaşları gibi yani.
Velhasıl içimizdeler. Devletin, toplumun, ekranın en dar mazgallarına kadar girmiş haldeler. Farelerle bir yaşasalar da sırça saraylarda alem yapıyorlar. Efendileri şeytana hizmette yarışıyorlar kan dökerken, çalarken, merhametsizlik sergilerken.
Yazık ki insanlık bunları görmekte aciz. Farkındalık için uğraşanlar olsa da insanlık korkuyu, gerçeği reddediyor. Bu zalimlerin asıl güç kaynağı. Anlamayı reddeden toplum yüzünden ifşa olmuyorlar ve faaliyetlerine devam ediyorlar.
Daha da acısı insanlardan bazıları onların ne mal olduğunu bildiği halde, yahut sözde makam yahut din adına bilmeyerek, onlara katılıyor ve ruhunu kaybediyor. Yüzleri nursuz, şekli üniformaları ütülü bu sahtekarlar, eylem ve sözleriyle kanaat önderi mevkine taşıyorlar kendilerini.
Uzaya bile el atmış haldeler. Denizler, toprağın altı hep onların. Yer üstü, yer altı ne varsa açlıkla soyuyorlar.
Vicdanları, kalpleri, namusları, ruhları satın alıyorlar o kanlı elmaslarla.
Kirli emellerinin bedelini üç kuruş parayla ödeyip kanundan kaçabiliyorlar.
Bu mahrem yapılanmalar bitmez. Çünkü tam temizlik tarihin hiç bir çağında görülmemiştir.
O halde tedbir almak, kanmamak, aklı kullanmak şart.
Çünkü aldanan kaybeder. Dünyasını da ahiretini de.
benden demesi.