Lilith
Şeytandan korunmanın ilk şartı onu tanımaktır. Lakin modern zaman insanlığı bir taraftan anlaşılmaz bir gafletle şeytanı yok sayıp tarihin tozlu sayfalarına hapsetmekte, diğer yandan tüm sırlı şehvet ve açlıklarının gerçekleşmesine imkan sağlayacak mistik güçlere sahip olma umuduyla ondan medet ummaktadır. Bu ikilem sebebiyle de şeytan her zamankinden çok daha güçlü vaziyette vardır, etken ve egemendir.
İblis Yahudilikte erkek, Hristiyanlıkta çift cinsiyetli gösterilir. Kur’an, onun cinsini bildirmez. Zaten cinsinden ziyade mühim olan şeytanlıklarıdır. Lakin ontolojik bir varlık olduğu için bir yorumu hak eder ki bizlerce dişidir.
“… Onlar, Allah’ı bırakıp ancak dişilere tapıyorlar. Hâlbuki azgın bir şeytana tapmaktadırlar…” (Nisa 4/116-118)
Melekut aleminin cinsiyetine dair yorum yapmak haddimiz değildir. Ancak aşağıda sıralanan gerekçelerle iblisin dişi olması kuvvetle muhtemel görünmektedir. (Hristiyanlıkta çift cinsiyetli, Tevrat’ta erkek olarak tasvir edilir.)
Cahiliye müşriklerince ilah ve putların dişi olarak anılması, isimlendirilmesi, meleklerin Allah’ın kızları olarak tasviri İblis dişi tasavvur edildiği içindir.
Günümüz erkeklerin egemenliğini kabul etmeyen feminizm akımlarının temelinde (Lilith, mitolojiye göre Adem’in ilk eşi) bu dişicilik güdüsü yatmaktadır. (İblisin Adem’in üstünlüğünü kabul etmeyişinde de bu güdünün yattığı söylenmektedir.)
Lilith konusu iblisi anımsatması bakımından izahı hak eder görünmektedir. Feminizmin temeli çok eski zamana dayanır ve iblisle alakalıdır. Efsanelerde kötülüklerin anası olarak geçen Lilith, uzun dalgalı güneş kızılı gür saçları, kehribar rengi gözleri, bembeyaz ten rengi ve zarif bedeni ile baştan çıkarıcı bir kadın ve Adem’in Havva’dan önce yaratılan eşidir. (!) Adem’in kendisinden üstün tutulmasına rıza göstermeyen Lilith eşit olduğunu savunmuştur çünkü ona göre Tanrı tarafından aynı şekilde yaratılmışlardır.
Lilith Tanrı’nın yasak ismini söyleyerek Cennet’ten kaçar ki bu, Cennet’ten çıkabilmenin tek yoludur. Lilith’in yeryüzünde Kızıl Deniz yakınlarında bir mağaraya sığındığı rivayet edilir. Eşitlik için inatlaştığı bu savaşta Tanrı’nın bir lütfu olarak bahşedilen cennet bahçelerinden ve ona verilen sıcak yuvadan kaçtığı için Lilith artık dışlananlardandır ve Kızıl Deniz de bulunan İblisler ve İblisler’in kralı ile birlikte olur. Günde 100 cin çocuk doğurduğu ve bu çocukların cin, şeytan ve vampir olduğu iddia edilir. İnanışa göre dünyada kötülüklerin bu kadar çok olmasının nedeni Lilith’in doğurduğu bu çocuklardır. Bu arada Adem ise yalnızlıktan Tanrı’ya Lilith’i geri getirmesi için yalvarmaya başlar.
Bunun için Tanrı Lilith’e Senoy, Sansenoy ve Samengelof isimli üç melek ile “evine dön” çağrısı yaptırır. Lilith bu çağrıyı geri çevirir ve asla dönmeyeceğini söyler. Bunun üzerine melekler tarafından her gün çocuklarının öldürüleceğine dair tehdit edilir. Lilith’e yapılan tehdit boş çıkmaz ve her gün yüzlerce çocuğu öldürülür ve Lilith acı çekmektedir. Bu arada Lilith’in gelmeyeceğinden emin olan Tanrı ise bir gece Adem uyurken ondan aldığı kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Havva Lilith’e o kadar benzer ki Adem Lilith’in pişman olup geri döndüğünü düşünür. Bu sırada canı yanan ve Adem’in Havva’ya olan bağlılığını kabul edemeyen Lilith o andan sonra Adem’den türeyen bütün çocukları öldüreceğine (!) dair yemin eder.
Efsaneye göre Havva’yı kandırarak “yasak meyveyi” yemesini sağlayan şeytan sevgilisinin kılığına giren ve intikam almak isteyen Lilith’dir. Batıl inançlarda “Al Karısı” yada “Al Basması” lohusalık döneminde anneleri gece rahatsız ettiğine inanılan ve oldukça çirkin tasvir edilen bir cindir ve “Al Karısı” inancının temelinde Lilith’in olduğu söylenmektedir. İnsanımızın Lilith’i saf dışı bırakmak için başvurduğu yöntemlerin bazıları ise şöyledir; Lohusa anne ve bebeği 40 gün boyunca yalnız bırakılmaz. Evde mutlaka başka biri olmalıdır, gece ışıklar söndürülmez, lohusanın başucuna bıçak ya da makas konur, annenin başına kırmızı kurdele bağlanır.
Feminist akımlarda Lilith kendi ayakları üzerinde durmaya çabalayan ve baş kaldıran kadının simgesi haline gelirken, Havva ise boyun eğen ve erkekler tarafından daha çok kabul gören kadın simgesi haline gelmiştir. Dikkat edilmesi gereken husus; Havva’yı değil de Lilith’i kopya edenler, doğal olarak Havva’ya ve yaratıştaki yerine de itiraz etmektedir. Bunun dini sonucunun takdiri ise herkesin kendisine kalmıştır.
Modern çağlarda Lilith feminizmin simgesi haline gelmiştir. Bu isimde dergiler çıkmış, kitaplar ve makaleler basılmış, kafeler açılmış, sadece kadın müzisyenlerin katıldığı “Lilith Fair” adlı gezici müzik festivalleri düzenlenmiş, “ideal kadın” olarak tanımlanan Havva gibi olmak istemeyen (!) kadınlar, tepkilerini dile getirmek için kız çocuklarına Lilith adını vermişler, Lilith tarihin ilk feminist karakteri ve savunucusu kabul edilmiştir.
Eğer içinizde biraz olsun feminist kıpırdanma varsa lütfen Lilith konusunu yeniden okuyun ve Kur’an ayetlerinin hitabına, kadın ve erkeğe dair izahlarına bir kez daha bakın. Kaldı ki bir yandan eşitliği savunup bir yandan erkeklerden üstün olmak isteği tutarsız bir şeytanlıktır. Bu sebepledir ki bozguncu şeytan sevgi ve sadakati zedeleyerek, ilahi nizamı bozmaya çalışmakta, kutsalı da çarpıtmaktadır.
Hollywood filmlerinin kadını öne çıkaran yapımlara imza atması da düşünmeye değerdir. (Amazon kadınları, Zeyna, Wonder Woman vs.) Lilith’in saptırılmış yaratış efsanesiyle aslında İblis’i tasvir ediyor olması bir fikir vermelidir. Medusa’da da durum aynıdır.
Rivayetlerde geçen ‘kadının erkeğin kaburgasından yaratılmış olmasını, cehennemin çoğunun kadınlardan oluşmasını, “kadın şeytandır” sözünün yaygınlığını’ göz önüne aldığımızda şeytanın cinsiyetinin dişi olma ihtimali yüksektir. Keza ‘kadınlar şeytanın ağlarıdır’ sözü bu inanç kaynaklıdır. İblisin, süse ve süslü göstermeye düşkünlüğü, olaylara güç kullanma ve cihattan ziyade entrika, yalan ve iftiraya yaklaşması erkek tabiatından farklıdır.
Satanizm ve tapınak tarikatçılığında, temsil edildiği keçi başlı, insan vücutlu heykelde (Baphomet), İblis alt tarafı erkek ve üst tarafı kadın olarak çift cinsiyetli simgelenmiştir.
Masonlukta ‘Dul kadının çocukları’ ifadesindeki dul kadın kavramı Hiram ustanın annesini değil, dişi olan ve Golan isimli çocuğun annesi durumundaki iblisi simgeler. Masonik amblemlerdeki pergel ve gönyenin duruş şeklinin Adem Peygamber ile İblisin tensel (!) birleşmesi olduğunu iddia eden görüşler de vardır ki ortada yer alan “G” harfinin, bu birleşmeden doğan ruhsuz, şuursuz, hüsran sebebi olan erkek çocuğu GOLAN olduğu iddia edilmektedir. (Çünkü G harfi tüm dillerde aynı olduğundan özel isim olmak zorundadır.)
İbranice’de ‘Golan’ kelimesinin anlamı; ruhsuz beden, kusurlu yaratık, konuşamayan ve ilkel duygular dışında bir şey hissetmeden şuursuzca dolaşan varlık demektir. Karadul İsrael’in çocuğu bir Golan’dır ve bu nedenle de hüsrana sebep olmuştur. Latince adı ‘Latrodectus Mactons’ olan örümceğin adı ‘Saatli Karadul’dur. (Kendisine süre verilen iblisi temsil etmektedir.) Ayette, Şeytan evliyasını dost ve destekçi edinenler karadul diye adlandırılan dişi örümceğe sığınanlara benzetilir. Bu karadulun özelliği şudur; büyük bir istek ve çekici cilvelerle çiftleşmeye çağırdığı erkek örümceği, çiftleşmenin ardından zehirleyerek öldürür.
“Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!” (Ankebut 29/41)
İbranicede ‘Nun’un anlamı ‘rahibe, hemşire’, ‘Sin’in anlamı ‘günah/günah işlemek’tir. SİYON kelimesinin anlamı da; ‘günah tanrısının hemşiresi (kız kardeşi)’dir, yani İsrael , yani dişi cin İblis. Hemşire tabiri Kur’an’da da geçmektedir. (Günah tanrısı olan ağabeyi de Baal’dır.) *
“Allah buyurdu: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan topluluklarıyla içiçe, girin bakalım ateşe.” Her ümmet girdiğinde, yoldaşına / kız kardeşine (hemşiresine) lanet eder…” (A’raf 7/38)(YNÖ)
Çatalhöyük mağaralarında şeytanın kadın olarak çizilmesi de bizlere fikir vermektedir.
Bizlerce iblisin bedeni olmasa da tabiatı dişidir, doğurgandır. İnsana olduğu gibi cinsiyet özelinde de erkeklere düşmandır. (Doğrusunu Allah bilir ama kadın peygamber olmayışı kadınların fiziksel dayanımlarının düşük olması yanı sıra içsel zaafları, dedikodu-entrikaya yatkınlıkları nedeniyledir. İblisin hilesinin zayıf olduğunu bildiren ayetler buna vurgu yapıyor olabilir.) Çağlar boyu kötü tanrı(ça)lara tanrıçalık/dişilik yakıştırılması da, yeni dünya düzeninde tüm başkan / kraliçelerin bayan yapılmaya çalışılmasında da kadın olma şartı bu yüzden vardır.
Nihayet baştaki ayette (Nisa 4/116-118) dişi ve şeytan kelimelerinin aynı varlığın isim ve sıfatı olarak kullanılması bizlerce iblisin dişi oluşuna en kuvvetli delildir. Kendisi de dişi olan İblis, ilahları, putları, huy ve tavırları dişileştirmek suretiyle ilahi, erkeksi, otoriter, güce dayalı mert sistemler yerine yumuşak ama sinsi müdahaleler ve yönetimler tercih etmekte, bunların zaaflarından istifadeyi esas almaktadır. Bu ise yaratılanı değiştirmeye bir başka örnektir. Bu arada putların ardındaki cinlere dişi isimleri verilmesi de gösterir ki İblis davasında yalnız değildir ve kendisine yardımcı olarak dişi cinleri seçmektedir. (Amazon kadınları filmlerini hatırlayınız.)
Hristiyanlık ve Yahudiliğin cinsiyet konusunda farklı düşüncede olması ise gösterir ki eski semavi kitaplarda da net bir bahis geçmemektedir. Lakin Tevrat’ın tahrifinin, gerçeği zıddına çevirmek ve hakikati saklamak şeklinde yapıldığı hatırlanırsa, Yahudilikte erkek gösterilen iblisin aslında dişi olduğu anlaşılır. Yine de doğrusunu Allah bilir. Çünkü bu konuda Kur’an hüküm bildirmemektedir.
Medusa küresel şeytanlar için Lilith kadar önemli bir diğer sembolüdür. “Koruyucu, yönetici, kraliçe” anlamları barındıran Medusa, Yunan mitolojisindeki üç Gorgon’dan en kötüsü ve tek ölümlü olanıdır. ‘Gorgo’ kökü Yunan dilinde ”korkunç, berbat, dehşet verici” anlamını içerir. Yılan saçlı, keskin dişli, baktığı kişiyi taşa çeviren bir canavar olarak bilinen Medusa öylesi korkunçtur ki antik dönemde büyük ve özel yapıları korumak için Medusa kabartma ve resimleri kullanılmış; Eski Bizans’ta da kılıç kabzalarına ve bina sütunlarına işlenmiş, kötülüklerden koruyacağına dair inançlar gelişmiştir.
‘Dişi ifrit’ şeklinde sıfatlandırılan Medusa vaktiyle o kadar güzel bir kadındır ki doğduğu andan itibaren tanrıçaların kıskançlığını üzerinde toplar, tanrıları peşinden koşturur. En büyük kıskananı güzellik tanrıçası Athena olurken, kıskançlığı Medusa’nın sonunu getiren en temel etmen olacaktır. Ve bu sona zemin hazırlayan Medusa’nın Gorgonlar arasında tek ölümlü oluşu, aslının insan doğasından gelmesidir.
Denizler, depremler, atlar tanrısı Poseidon da Medusa’nın güzelliğinden başı dönen tanrılardan biridir. Ve efsaneye göre bir gün Medusa’yla Athena’nın tapınağında zorla birlikte olur. Kendi tapınağında yaşanan bu durum ve kıskançlığının verdiği öfkesiyle deliye dönen Athena için Medusa’yı cezalandırmak aslında aradığı bir eylemdir ve bu cezalandırmadan çok lanetleme şeklindedir. Fazlasıyla kıskandığı Medusa’nın saçlarının her bir telini yılana dönüştürür, bakmaya doyulmayan bu güzel kadının gözlerine bakanlar artık taş kesilir. Dışının çirkinliği ve korkunçluğuyla yalnız kalan Medusa’nın dışı içine de yansımaya başlar, kalbi kötüleşir, ruhu canavarlaşır. Bu lanetlemenin doyumuna ulaşamamış olacak ki onu öldüren ve mitolojide kahraman olarak yer alan Perseus da yine Athena tarafından görevlendirir.
Medusa öldürüldüğünde Poseidon’dan hamiledir. Perseus kafasını kestiği anda ölen Medusa’nın gövdesinden Poseidon’dan olan çocukları kanatlı at Pegasus ve insan ikizi Chrysaor fırlar. Ayrıca kesilen başının sol damarındaki kan öldürücü bir zehir içerirken, sağ damarındaki kanın ise ölüyü diriltecek güçte bir ilaç olması Medusa’nın ne denli mucizevi bir varlık olduğunu gösterir. Sonrasında bu panzehir niteliğindeki ilaç da Athena tarafından sağlık tanrısı Asklepios’a armağan edilir.
Hikaye böyle. Peki haksızlığa uğrayan, tecavüz edilen, kıskanılan, sürgün edilip öldürülen, lanetlenen bu dişi ifrit sizce kimdir? Ya kanatlı Pegasus’u sürekli bize sempatik gösterenler? Yoksa o Pegasus, Golan olmasın?
* İblis’e yakıştırılan İsrael adı, İsraeloğulları adından türetilmiştir. Bunun kaynağı ise İncil’de geçen ‘İblisoğulları’ tabiridir.
Siyon kelimesi İbranice’de 3 harften oluşmaktadır. Bu İbranice harflerin isimleri : Sin Yodh Nun (siyon/cion)’dur. İlk İbranice harflerle yazılışı : Şin Yod Nun şeklindedir. Yodh’ harfi İbranice alfabesinin onuncu harfidir. Erken/ilk alfabelerde ‘ON’ un anlamı ‘kozmos’ yani ‘kâinat’ demektir. ‘Yodh-Adonai’ sözcüğü, Babylon-pro/İngilizce sözlüğünde şöyle tarif edilir. İsraeloğulları, hakkında konuşulması yasak olan tanrılarını ‘Tetragrammaton (dört harf)’den oluşan sözcüklerle tanımlamışlardır. ( YHVH, IHVH, JHVH gibi) Tanrılarının iç doğası gizli olduğu için de dört harf olarak ‘YHVH’ yazmış fakat Shekhinah, Adonai şeklinde okumuşlardır. ‘The Lord’, kendilerince tanrı demektir. ‘Nun’un anlamı ‘rahibe, hemşire’, ‘Sin’ in anlamı ‘günah/günah işlemek’ dir. İbranice’de bu üç sözcüğün ve anlamlarının yan yana gelmesinden oluşan Siyon’un anlamı; ‘günah tanrısının hemşiresi (kız kardeşi)’ dir, yani İsrael. Siyonizm de, İsrael’in sonsuz yaşama mirasçı/erişecekler olabilme ve de artık Beniisrael halkı da dahil olmak üzere yok edilmeme amacının adıdır.