Kötülere gafil avlanıyoruz çünkü …
Kötülük yapmak çok kolay. İyi ve masum insanları korkutmak, sindirmek ve haklarını gasp etmek de.
Bunun iki sebebi var; ilki bu insanlar işinde gücünde, iyiliğe şartlandırılmış ve kötülük bilmiyor, beklemiyor. Başkalarından, kendileri gibi, kötülük beklemedikleri için de biri onlara kötülük yaptığında hazırlıksız, gardsız yakalanıyorlar. Kötüler ilk raundu bu yüzden kazanıyor. Sonra masum ve güzel insanlar, iyilikten ve haklı olmaktan aldıkları güçle, toparlanıyor, tehlikeyi çoğu zaman bertaraf ediyor ama canları da yanmış oluyor. O esnada kötüler başka bir kötülük için çoktan hamle yapmış oluyorlar.
Diğer sebep kötülerin kaybedecek pek bir şeyi yok ve toplum tarafından genelde refüze edilen kişiler. Oysa hedef kitle yani güzel insanlar işlerine, evlerine, ailelerine düşkün. Bu sebeple kötülerin şantajına, tehdidine cesur olmadıkları için değil ama sevdiklerini riski atmamak için boyun eğiyorlar.
Yani kötüler plan yapıp, organize olup, şart ve imkanları oluşturup insiyatifi ele geçiriyor, hamlesini yapıyor, iyiler hazırlıksız ve gardsız yakalandıkları için, risk almamak için o kötülüğe ilk etapta mecburen boyun eğiyor.
Bu dünya hali, normali. Çünkü insan iyi olmak için eğitildi, terbiye edildi, okullarda bu yönde dersler aldı. İyi olmak insanın tabiatında var. Dini, cinsi, ırkı ne olursa olsun insanlar bu yüzden genel oranda iyidir ve iyilik bunca kötüye ve kötülüğe rağmen bu yüzden ayaktadır. lakin bu şartlanma ve eğitilme kötülük yapmama terbiyesini verirken, kötülüklere karşı savunmasız kalma durumunu da getiriyor beraberinde. Çünkü eğitimin felsefesinde kötülük umma olmadığı için sürekli bir tedirginlik durumu da istenmiyor. Diğer yandan o kötülüğün başa gelmeme ihtimali yahut nadir cereyan edişi ihmal edilebilir kabul ediliyor.
Oysa kötüler, iyiliği esas alan insanlardan olmadıkları, kötü ve ezik oldukları, çaresiz ve zavallı oldukları için iyilikten nasiplerini alamıyor ve mecburen karanlıklara saklanıyorlar. Sapık duyguları ve aç gözlülükleri dahil, asabiyet sınırları çok düşük ve kolay yoldan para kazanmaya düşkünler. Dahası can yakmaktan çekinmiyor, güvendikleri himaye makamları sayesinde cesur olabiliyorlar ve en acısı kaybedecek bir şeyleri yok. Hürriyetlerini dahi kötülük uğruna feda etmeye hazırlar çünkü o FATAL Error safhasından sonra artık kalpleri mühürleniyor, akılları kitleniyor ve hevesleri, güdüleri, hayvani istekleri peşinde koşan canavarlara dönüşüyorlar. Hatta bile isteye can yakmak, kötülük yapmak için şeytani bir şehvet duyuyorlar. İşleri güçleri kötü düşünmek ve kötülük yapmak çünkü terbiyeleri bu.
İyiler bir zaman sonra tedbir alabiliyor. Çünkü tahsilleri, zekaları, imkanları buna müsait. Yahut kötülükle kaybettiklerini telafi edebiliyorlar kalıcı hasar değilse. İyiler normal yaşantısına döner ve mutlu olmaya devam ederken … kötüler tekrar tekrar can yakıyor, masumiyeti kirletiyor, dünyayı yaşanmaz hale getiriyor ama iç huzurları da bu arada yok oluyor.
İyiler için yapılacak iki şey; asla kötülüğe kötülükle cevap vermemek yani kötü olmamak ve olabildiğince hazırlıklı olmak yani gard alabilmek. Hayat tedbirle, teyakkuzla elbette geçmez, insanın hayatı bu korku, endişe ve evhamlarla kabusa döner. Kast ettiğim basit tedbirler. Çünkü şeytan vesvese vermekte ustadır. İcraatı yoktur, zorlamaz da ama kandırır, korkutur, nefsi körükler. Bunlara hazırlıklı olmak lazım ve muhtemel tehlike odaklarını hayatımızdan uzaklaştırmak.
Tanınmadık, beklenmedik, aniden gelişen kötülüklere yapacak bir şeyimiz ise malesef yok. Ama tekrar edelim ki kötülüğe maruz kalınca yani mağdur olunca intikam hissi gibi yanlış duygularla öfkelenmek ve kötülük yapmaya niyetlenmek olabilecek en büyük hata. Hak aramaya evet AMA kötülüğe kötülükle cevap vermeye HAYIR!
Bence.
Akıllı olmak, gözlemlemek, basit tedbirler almak ve iyilikten vazgeçmemek en güzel ve doğru olanı.