Her evde küçük veya büyük bir kitaplık vardır. Bu bazen bir çekmece veya kapaklı bir dolap olur bazen devasa bir odayı kaplayan ahşap kokulu bir raf silsilesi. Ama hepsinin baş konukları kitaplardır. Hayat boyu okunmuş, altı çizilmiş, arasına kuru çiçekler konmuş, defalarca üzerinden geçilmiş, tozlu, sararmış kitapların dizi dizi yer aldığı bu kitaplıklar sizin ruhunuzun da aynasıdır. Neleri sevdiğinizi, nelerden hoşlanmadığınızı bazen unutursanız o raflara bakın. Bir arkadaşınızın evinde kitaplığa rastladığınız zaman da bakın kitaplarına.
Çünkü orada özenle muhafaza edilen o kitaplar; savunulan fikirleri, yaşanmışlıkları, duygu tercümelerini, öfke patlamalarını, hayal ve istekleri barındırır. İdeolojik, duygusal, maddi, ahlaki her şey o sayfaların içerisindedir. Okunmamış bile olsa o kitaplar sahibi hakkında göz kırpar size.
Siz o okuduklarınız, hoşlandıklarınız yahut beğenmediklerinizsiniz. Siz o kitaplıksınız. Şöyle hayatınız boyunca okuduğunuz kitapları düşünün. Size ilham vermedi mi? Sizi şekillendirmedi, ağlatmadı mı? o kitabı okuduğunuzda hala o sayfayı hatırlamıyor musunuz? O kitabın adı geçtiğinde o altını çizdiğiniz satır gelmiyor mu gözünüzün önüne?
Ben kendi adıma bazı kitapları ondan fazla okumuşumdur. Üstelik önce kara kalemle, sonra fosforlu kalemle çizerek, notlar alarak. O kitap beni farklı dünyalara çekmiş, beni eğitmiş, farklı bakış açıları sunmuş, sorgulamama sebep olmuştur. Veya o kitap bana aşkı farklı şekilde tarif etmiş ya da yaşama başka pencereden bakmama sebep olmuştur.
İşte bu yüzden diyorum ki aşk romanı elbette okuyun ama asıl vizyon, hayal ve ideallerinize yönelik şeyleri okuyun, hayal dünyanızın sınırlarını zorlayın. Mesleki yayınlar bir yana boş zamanlarınızı tahsis ettiğiniz o kitaplar size bir şeyler katsın. Boş satırların, ahlaksız tekliflerin, yanlış kanaatlerin esiri olmayın.
Yazarını okuyun kitabın adından ziyade, beğendiğiniz yazarların nesini beğendiğinizi düşünün. Dünya klasiklerinden neleri tercih ettiğinizi hatırlayın. Kitap seçerken gösterdiğiniz özen işte o kitaplıkta bir arşiv gibi durmakta.
Zamanın eskitemediği o kitapları koruyun. Sevin, okuyun, okutun, tavsiye edin, hediye edin. Duygularınızı anlatırken dahi çiçek yollamak yerine kitap yollayın dostlarınıza. Bırakın başkaları da o hayal dünyasına, sevgi çemberine girebilsin sayenizde. Onlara da iyilik yapın.
Hatta … oturun yazın. hayata bir avuç tuz da siz bırakın kalem dokunuşlarınızla.
O kitaplığa iyi bakın.
bence.