Kırmızı gelin kuşağı adetinin anlamı nedir ?
Genç kızlarımızın evlilikleri nadir sosyal faaliyetlerden ve hepimiz için özel günlerden olduğundan toplumsal olarak çok önem vermekteyiz. Geleneksel törenler ister nikah, ister düğün olsun fark etmeksizin kız evinden başlayarak düğün salonuna ve sonra çiftin yuvasına kadar uzanıyor. Bu esnada müzikten yemeğe, kıyafetten araçlara, orkestralardan sunumlara ve danslara kadar pek çok detay yaşanıyor.
Gelin kuşağı bunlardan bir tanesi. Şu sıralar gençler arasında çok yaygın olmasa da aslında çok köklü bir adete dayanıyor. Kırmızı renkli bu kuşak gelinin beline bağlanıyor ve düğün sonuna kadar da çıkarılmıyor.
Gelinin beline iki defa sarılıp, üçüncüde bağlanan bu kırmızı kuşağın bekaret ve gayreti temsil ettiği bilinmektedir ve bu sebepten dolayı bir diğer ismi ”gayret kuşağı”dır.
Aynı şekilde kuşak söküldükten sonra artık gelinin her şeyinden kocasının sorumlu olduğu vurgulanmış olur.
Kadının özellikle bel kısmında yapılan kuşak bağlama pratiği bir yandan da onun doğurgan olması yönündeki beklentiyi ifade eder ki bu amaçla eskiden hem gelinin hem de damadın beline kuşak bağlandığı görülmektedir.
Peki Kırmızı Kuşak adeti nereden geliyor?
Öncelikle söyleyelim ki bunun İslamiyet’le alakası yok, eski bir Türk geleneği. Orta Anadolu’da, gelin ata binmeden önce baba, kızının beline kırmızı kuşak bağlar, bu kuşağa, “gayret kuşağı” denirdi. Gayret kuşağının amacı; kızın gelin gittiği evde tembellik yapmamasına, gayretli olmasına, işten kaçmamasına yönelikti. Bekaretini bu zamana kadar koruduğuna dair de bir göstergeydi. Halen çoğu kırsal şehirde bu adet yaygın olarak uygulanıyor.
Niye kırmızı dersek de cevabımız öncelikle sevgi ve kan rengi olduğu için olacaktır.
Nişan törenlerinde çiftlerin parmaklarına takılan alyansların birbirine bağlandığı kırmızı kurdeleler ise daha ziyade kırmızı rengin kötülüklerden koruyup, mutluluk getireceğine inanıldığı içindir. Özellikle aşkın ve tutkunun, sevginin rengi de olduğu için kırmızı tercih edilir. Fakat nişan konseptine de bağlı olarak kurdele rengi farklı seçilebilir.
Geline kırmızı kuşağı kim takar?
Ülkemizin bazı bölgelerinde kırmızı kuşak varsa ve hayattaysa gelinin babası tarafından bağlanır. Yoksa bu işi büyük ağabey, o da yoksa amca veya dayılardan biri üstlenir. Kuşağı gelin tarafından birisinin bağlaması ise şarttır.
Geline kırmızı Kuşak nasıl Bağlanır?
Gelin kuşağı gelinin beline bağlanır. Kuşağın bağlanması esnasında yapılması gereken bir defa salavat ve sonrasında tekbir getirilerek dua okunmasıdır. Kuşak gelinin beline iki kez sarılıp, döndürülür, üçüncü defasında bağlanır. Kuşak ilk bağlandığında ‘Allah mesut etsin’ denir. Kuşak ikinci kez bağlandığında tekrar besmele çekilerek, ‘Allah ayırmasın’ denir.
Gelin kuşağının üçüncü ve son kez bağlanmasının ardından ise besmele çekilerek ‘Allah yuvanızı bozmasın’ şeklinde dua edilerek gelin kuşağı bağlama işlemi son bulur. Üç kez bağlama işleminin tekrar edilmesi, yeni gelinin evine bolluk, bereket ve uğur getirmesi içindir.
Gelin kuşağı kaç metre olur?
Gelin kuşağı, Türk kültüründe önemli yere sahip özel bir kıyafet aksesuarıdır. Geleneksel olarak kadınların düğün günlerinde giydikleri beyaz gelinliklerin beline bağlanarak kullanılır. Bu kuşak, genellikle ince ve uzun kırmızı bir kumaştan yapılır. Uzunluğu gelinin beline göre 1 – 2 metre kadardır ve genişliği 5-10 cm arasında değişir.
Gelin kuşağı ne zaman çıkarılır?
Gelin kuşağı genellikle evlilik töreninin sonunda çıkarılır.
İkinci evlilikte kuşak bağlanır mı?
Kırmızı kuşak, öncelikle gelin evden ayrılmadan ailenin erkek büyüğü tarafından gelinin beline bağlanan bekâret sembolü olduğu için ikinci (ya da daha fazla) evliliğini yapan kadınlar kırmızı kuşak takmadan evlenirler.
Netice olarak;
Görüldüğü üzere gelin kuşağının kırmızı renkte, kız tarafının büyükleri tarafından, iki kere döndürüldükten sonra bağlanması gelenekler gereğidir. Esasen bekareti, daha sonra bereket ve gayreti temsil eden bu kuşak düğün sonuna kadar takılı vaziyette muhafaza edilir.
Yakın zamanlarda terk edilmeye yüz tutmuş bir gelenek olsa da; geleneklere bağlılığı, aile önceliklerine saygıyı, eş tarafına bereket, gayret ve istekliliği, elbette bekareti göstermesi bakımından önemlidir, yerleşik bir kültürdür. Dinen bir anlam taşımasa da eski Türklerden itibaren uygulanan bir adettir ve Anadolu’nun pek çok yerinde hala yaygın olarak kullanılmaktadır.