Kaybedenler itilmişler ve sözde seçilmişler
Günlük hayatta çok sık rastladığımız bir durum bu; kaybedenler ve kazananlar (winners and losers). Ya da seçkinler ve itilmişler. İnsafsızca yapılan ayrımların, bilgiye, kalp güzelliğine, yeteneğe, sevgilerin yüceliğine bakılmadan çoğu zaman sırf şekle bakarak yapılan bir aşağılama ve kendini yüksek gösterme. Çoğu zaman zengin, sosyetik, rahat yaşayan, sınır tanımayan, kendisini üstün ve seçilmiş farz eden bir grubun ister okul yıllarında ister hayatın tüm aşamalarında diğerlerine gereksiz yere kan kusturması.
Kümeye dahil edilmediği ve kendini ispat şansı verilmediği halde dışlanan ve aşağılanan alt zümre (!) insanların hayat ve başarı şanslarının elinden alınmasına yol açan bu pislik ayrım aslında kaybetmek değil, itilmişlik.
Ancak en iyi terbiye edici şey zamandan sonra acıdır. O itilenler veya kaybedenler dediğimiz grup hayata öylesine hırsla sarılır ki, üst kattakilerin rahat ve sorunsuz yaşamlarında hiç ihtiyaç duymayacakları hırs ve çalışma hevesiyle başarıyı daha kolay yakalarlar. Üsttekiler baba parasıyla konfora devam ederken, sınıf atlamak aşağıdakiler için mümkündür. Çalışan, üreten, başaranlar da hep itilmişlerdir.
Farklılıklar ister ırk, ister ten rengi, ister cinsiyet olsun sınıf meselesi asla değildir. Lakin o seçkin (!) zümre kendisini toplumdan sterilize ederken kendi yalnızlaşmasının da farkında değildir ve sahte, bonbonlu hayatla yetinme azimleri onları sahte dünyalara mahkum eder. Bu durumda asıl kaybedenler kimlerdir?
Fiziken, maddi anlamda, beceri bakımından zaaf yaşayanların elinde olmayan şeyler nedeniyle itilmesi zaten haksızlıktır ki yaratılıştan gelen bu şeyleri değiştirmek zaten imkansızdır. Lakin asıl güzellik, elimizde olana kattığımız değer ve lezzetlerdir. O halde her şeyi hazır bulan zengin tayfadan ziyade, alın teriyle kazanarak merdivenlere tırmananları daha güzel olarak tarif etmemiz gerekir ki asıl kaybedenler bu tırmananlar değildir.
Toplumun kanayan yarası bu ayrımcılığa malesef en çok okul hayatında ve iş dünyasında rastlıyoruz. Birlik ve beraberliği, sinerjiyi yok eden bu illet pek çok rahatsızlığı da beraberinde getiriyor ki psikolojik sorunlar ilk sırada.
Kaybedenler itilmişler ve sözde seçilmişler konusunda çare ve çözüm; kendine güvenmekte, kuvvetli yanları daha da geliştirirken, zayıf yanlarımızı telafiye çalışmakta. Varsın itsinler, varsın aralarına almasınlar. Bizler pekala kendimiz gibi olanlarla yeni gruplar kurabilir, daha gerçek bir dünyada yaşayabiliriz.
O nedenle sıkıntı ve strese gerek yok. En temel değerlerden başlayarak, onlara benzemeye çalışmadan, kendimizi geliştirmek doğru olanı.
Benden demesi.