İnsanlarla, meselelerle ve sistemlerle uğraşanlar
İnsanlar hangi ırk, cins, meslek, yaş grubunda olursa olsun aslında sosyal anlamda üç gruptur. İnsanlarla, meselelerle ve sistemlerle uğraşanlar.
Küçük insanlar insanlarla, büyük insanlar meselelerle, dâhiler sistemle ilgilenir yani.
Buradan hareketle her birimiz hangi grupta olduğumuzu anlayabiliriz kolaylıkla. İtiraf eder miyiz bilmem ama yerimiz çoğu zaman sabittir. Ya insanlarla, ya meseleyle uğraşırız çoğu zaman. Sistemi sorgulayıp değiştirme işini de başkalarına bırakırız.
Tarihte iz bırakan devlet adamları, komutanlar…. sistem kuruculardır, eski sistemi değiştirebilen, yeni sistemler getirebilenlerdir. En yakın ve en mükemmel örneğimiz ise elbette Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ölmüş Osmanlı’dan yepyeni bir Türkiye Cumhuriyeti çıkartan dahi Mustafa Kemal, mazlum devletlere de, tüm dünyaya da bu anlama mükemmel bir örnektir.
Bizler ise dahi değiliz. En azından şimdilik ve en azından bildiğimiz kadarıyla. Küçük veya büyük insanlar olabiliriz ama vizyonumuz dar, asıl sebepleri görmekten uzağız.
Çamaşır makinesi sıkarken hopluyor diyelim. Küçük olanlarımız suçu yıkayana, çamaşırı kirletip biriktirenlere çatıyor. Büyük insanlarsa bir ay önce tamire gelen ustayı arayıp hakaretler ediyor, gelip hatasını düzeltmesi için saatlerce kavga ediyor telefonda. Dâhilere gelince; internetten araştırma yapıyor, teknik servise danışıyor, hatayı buluyor ve çamaşır makinesi ayaklarından gevşemiş olan bir taneyi tespit edip sıkıştırıyor bir tur ve makine artık hoplamamaya başlıyor.
Küçük bir örnek ama bence konumuza uygun.
Bu örneği toplumsal çoğu meseleye tatbik etmek olası, insan ilişkilerine, iş görüşmelerine, canımızı sıkan onlarca şeye.
Siyaset mesela. Pahalılık mesela. İşsizlik mesela.
Küçük insanlar, cahiller, sıradan olanlarımız dedikodudan bir adım öteye gidemiyor. Kahve köşelerinde insanları, yöneticileri, siyasileri, Merkez Bankası Başkanı’nı yerden yere vuruyor. Sonuç? Yok!
Biraz daha kapasiteli, tahsilli, tecrübeli olanlarımız doğuran, neden olan doğrudan ve dolaylı tesir eden etkenleri araştırıp daha radikal yorumlar yapabiliyor meseleye. Avrupa’dan dünya’dan örnekler vererek.
Dâhilerimiz ise ekonomik sorunların çözümünü mesela ekonomide aramıyor, güven’de arıyor. Yabancı yatırımcının gelmesi için ülkede adalet, huzur ve asayişin temin edilmesini şart görüyor, iş yerinde istihdam sağlıyor. Bu dâhiler; güneş enerjisi kullanıyor şebeke elektriği yerine, modern makineler ithal ediyor iş hızlansın, üretim artsın diye, teknolojik gelişmeleri takip ediyor. Süt ithal etmek yerine, canlı inek ve sağma makineleri, takviye gıdalar ithal ediyor.
Diyeceğim bakışlarınızı biraz daha uzaklara çevirin her meselede. Ufkun ötesini göremeseniz de ufku görmeye gayret edin. Çünkü çözümler çoğu zaman biraz uzakta. Gözünüzün önündeki çözümleri bile insanlarla uğraşırsanız göremezsiniz. Meseleyi doğru anlayın, soruyu doğru okuyun, dört başı mamur belirleyin etki eden faktörleri ve acele etmeden, duygusal yaklaşmadan, mantıkla ilerleyin. Sistemi değiştiremeseniz de o sistemin sorunlarını çözmeye çalışın.
bence büyümek demek, bir üst tura çıkıp, insanlarla değil meselelerle uğraşmak demek.
Ufak kalmayı sevebilirsiniz, bu rahattır, emek istemez ama sizi geçimsiz, tatsız, aranmayan bir insan yapar. Meselelerle uğraşıyor ve hele çözebiliyorsanız iş yerinde aranan, sohbetlerde aranan biri olursunuz. Sistemle uğraşır ve yenileyebilirseniz de herkes size saygı duyar, yüksek mevkilere gelirsiniz hızlıca.
Küçük olmayın, basitleşmeyin, sizi küçültmeye yeminli olanlara kanmayın, büyümeye çalışın.
bence.
Uzak diyarları keşfeden gemiciler, barutu bulanlar, telefonu icat edenler…. sistemlerle uğraştıkları için başardılar. Vaktin devleri sistemleri bırakıp meselelerle uğraşmak zorunda kaldıkları için kaybettiler savaşları.
Ben şöyle diyorum; büyük resmi görmek. Resme ne kadar yakından bakarsak göreceğimiz şey o denli küçük ve çirkin olur. Şaşı oluruz. Bir adım geri çekilirsek, bir adım daha, bir adım daha…. görüntü netleşir ve sanat eseri ortaya çıkar.
Pratik, mantıklı, zeki olmak gerek. İşi bilene sormak, yardım almak gerek. kendimizi geliştirmek, araştırmak, görmek, öğrenmek gerek.
Oturduğu yerde kalan Ulus’lar geçilmeye nasıl mahkumsa, insanlar da öyledir.
Siz ilkokul öğretmenisiniz veya cerrah. Yirmi sekiz yıl önceki bilgilerinizle hala iş görüyorsanız maaşınızı zaten hak etmiyorsunuz demektir. İlimde, fende, mesleki konulardaki gelişmeleri takip etmeye mecbursunuz. Bu maaşınızı hak etmek için de, çocuklara faydalı olmak için de, kendinizi bir üst tura taşımak için de şart.
benden demesi.