Pek çok özel gün var senede. Neredeyse her gün dolu. Sevgililer günü, yılbaşı, bayram, yaş günü, bebek duşu, nişan, söz, tanışma yıldönümü, evlenme yıldönümü, ilk dondurma yeme yıl dönümü vs… Pek çok özel sözde indirim tarihleri var; Black Friday türü. Lakin her şey yine de pahalı.
İflas eden üreticilerin mecburi satışları veya son kullanma tarihi yaklaşmış mamüller hariç her şey gerçekten ateş pahası. Peki indirim diye karşımıza koydukları kırmızı etiketler gerçekten gerçeği yansıtıyor mu?
Bunu takip etmek aslında zor değil. Hiç değilse bir kaç ana kalem için. Haftada bir markete gidip fiyatları not edersek iki aya kalmaz zaten fiyat normalitesini yakalarız. O malın indirimde alacağı fiyat da bize doğru fikir verir. Ama pek çok malda, kıyafette, beyaz eşyada bunu tek başımıza yapmak olanaksız. Onlar da bunu gayet iyi biliyorlar. Yaşlı teyzelerin yaptığı gibi aynı malın değişik marketlerdeki fiyatlarını kıyaslamak da zor çünkü birinde ucuz olan diğerinde pahalı, onda da diğer mal ucuz, bir diğeri pahalı. Yani ortalık karman çorman.
İnternette bazı siteler geriye dönük fiyat değişimini gösteriyor ama onlarda bir yere kadar. Hem ticari suç işlememek adına hem de çeşitlilikten kaynaklanan takip zorluğu nedeniyle azla yetinmek durumunda kalıyorlar.
Burada maksadımız zaten fiyatların yüksek oluşu değil. Konumuz sözde indirim günleri! O günler gerçekten indirim görebiliyor muyuz, yoksa kandırılıyor muyuz?
Yabancı ülkelerde dahi Kara Cuma’lar kandırmacadan ibarettir ya da stoklarla sınırlıdır ki bu da yaygın bir hiledir. Lakin indirim varsa o malda siz gerçekten de o indirimi hissedersiniz. Bu yüzden kapı dışında kalabalıklar yığılıyor. Özellikle beyaz eşyada. Bir de o ülkelerde mesela dini bayramlar (özel günler) öncesi ciddi indirimler yapılıyor, vergiler düşürülüyor, promosyonlar artırılıyor.
Ülkemizde ise durum çok iç açıcı değil. Yılbaşı, bayram ve Ramazan ayı öncesi anlaşılmaz biçimde fiyatlar tavan yapıyor mesela, düşmesi gerekirken. İndirim günleri bir bakıyorsunuz 2.000 liralık manto, 3.500 oluvermiş, % 50 indirimle fiyatı 1.750 liraya düşürülmüş. Müşteri normal fiyatı bilmediği için doğal olarak etkileniyor ve kasaya koşuyor. Oysa indirim sadece 250 lira. O da kardan.
Demek ki normal zamanda da bu fiyat etikete konsa mekan kazanmaya devam edecek. O halde hemen indirim öncesi demek ki fiyatlar fahişmiş!
Ben halk günlerini çok severim. Bazı mahalle marketleri yapar, örneğin her çarşamba. Bozulmak üzere olan ürünler satışa konur ama olsun sonunda alıcı en kısa zamanda zaten onu tüketecek olanlardır.
Bazıları da stokçudur. Tuvalet kağıdı 20 lira düşse dağ gibi yığar evine, o malın fiyatının yükselmesine sebep olduğunu bilmeden. Çünkü her şey arz talep meselesidir ve mesele bencil olmayı değil geniş düşünmeyi gerektirir.
İndirimi bindirime çeviren esnafın ise düşünmesi lazımdır ki güven kaybı, oynanan oyun, yüksek karlar … aslında yok oluşun ayak izleridir. Esnaflık ahlakına da yakışmaz. Lakin güven kaybetmekten korkmayan, sadece para kaybetmemeye çalışanlar için bu dediklerim önemsizdir.
Peki alıcılar ne yapsın? Alıcılar ihtiyaca evet israfa hayır parolası ile giderlerse markete meselenin yarısı zaten çözülmüş olur. Diğer yarısı da fiyat mukayesesi yaparak olur. Bizler kapışmazsak, satıcılar gerçekten indirim uygularsa yansımalarını hemen piyasalarda görürüz zaten. Ama bugünkü halimizle devam edersek çok yakında Titanic gibi sulara gömülmemiz de kaçınılmazdır.
Yazık ki üreticiler kimsenin umurunda değil. Mallar üç dört kez el değiştiriyor ve herkes azıcık kırpıyor kıyısından. Tarlada 5 lira olan domates rafta 20 liraysa buna sebep aracılardır. Yoksa üretici kar bile edemiyor belki. O halde onları da düşünün. Bence … işin büyük kısmı satıcılara düşüyor. Mert olun. Alıcılar sizler de israfa, heyecana yer vermeyin, bütçenizi aşmayın. Bakın işler o zaman nasıl düzelmeye başlayacak.
Son söz ; indirim gördüğünüz yerde iki kere düşünün. Hele mağazadaki indirim yazısı tüm sene yerinde cama asılı duruyorsa o dükkandan kaçın.
Benden demesi.