Hiç çocuk olamayanlar
Hani insan bebek olur, çocuk olur, genç olur ve büyür ya… bazıları asla çocuk olamıyor. Bu yazım onlara atfen.
Çocuk demek oyun demek, oynayamıyorlar… okul demek okula gidemiyorlar… sorumsuzca şımarmak, mızmızlanmak demek, yapamıyorlar….. bazıları. Hiç çocuk olamadan büyüyorlar.
hayatın yükleri erkenden biniyor sırtlarına, çalışmak zorunda kalıyorlar, aile geçindirmek zorunda kalanlar bile var… okumak, oynamak yerine.
Pamuk helva yiyemeden büyüyenler var, topaç çeviremeyenler, top koşturamayanlar…. bisikleti hiç olmayanlar var….
Daha daha… yiyecek ekmek, içecek su bulamayanlar var ıssızlarda… çaresizlikle, sineklerle boğuşan, ölümü bekleyen, ölmeyi dileyen, dünyayı ALLAH’A ŞİKAYET EDECEK ÇOCUKLAR var…
Ailesinden sevgi görmeyen çocuklar var… sevgiyle büyür çocuklar oysa…
Çöplüğe terk edilenler var, sokağa salınanlar var, dilendirilenler var…. dedelere karı edilenler var.
Kolu bacağı kesilen, insanların acıması için engelli edilenler var…
Tuğla fabrikalarında ciğerlerine o kırmızı tozları alıp genç yaşta ölenler var….
Babalarına yardım etmek zorunda kalanlar var… çöpten karton toplayanlar var, okul zilleri çalınca duvardan öğrencilere imrenerek bakanlar var….
Şefkat nedir bilmeyenler var…. başı okşanmayanlar var…
yetimler, öksüzler, ana babasız büyüyenler var…
Fakirler var kuru ekmekle geçinen, ayakkabısı yırtık, elbisesi perişan…
Bir yeni kitap alamadan büyümüşler var… sokak kedilerini, köpeklerini can dostu yapanlar var arkadaşsızlıktan… cehalete kurban edilmişler var…
***
Büyüdüğü, iş sahibi olduğu halde…. mazisiyle kavgalı olanlar var, hayata sevgisiz başlayıp, nefretle büyüyen, sahipsiz, sığınmasız, evlat yerine konmadan büyüyenler var.
Büyüyen ama yetişmeyenler var.
Çocuklar gibi ağlayamayan, ağlamaya vakti olmayan, duyguları köreltilmiş çocuklar var…
Hiç çocuk olamayanlar var…. bebeklikten adamlığa hemen geçenler var… Hayatı eksik yaşayanlar, yaşamaya mecbur edilenler var.
Ve biz onların yanından geçip gidiyoruz. Onlara uzanmıyor elimiz, onları kaderleriyle baş başa bırakıyoruz.
bence bu zulüm, bence bu insanlık dışı, bence bu kader değil insanlığa ihanet.
Yaşam zincirinin doğal ve değişmez halkalarından biri olarak algılanan çocukluk hem zorlu bir mücadele hem de renkli anılarla süslenmiş bir serüven bütünüdür. Çocukluğu Edip Cansever gökyüzüne benzetir; Dostoyevski dünyanın en büyük mutluluğu olarak tanımlar.
Oysa ki çocukluk çocuktan çocuğa değişen kader veya alın yazısı dediğimiz seçme şansı verilmeyen yaşama şekli hayat şartlarından ibaret değil mi ? Kiminin hiç eksiği olmaz , kimi isteklerini ağlayarak yaptırır , kimi ise tırnakları ile kazıya kazıya hayata tutunur.
Peki adalet bunun neresinde oysa hepsi çocuk.
Saygılarımla.