Herkes haklı
hani Nasreddin Hoca’nın bir fıkrası var….
Tartışıyor insanlar aralarında ve Hoca’ya danışmaya karar veriyorlar. O diyor ben haklıyım, öteki diyor ben haklıyım. Nasreddin Hoca adamları teker teker başlıyor dinlemeye. İlk adamı dinliyor bakıyor adam haklı. Diyor; Sen haklısın. Öbürü atılıyor hemen aman hocam durum şu şu şekilde… Hoca dinliyor. Diyor sende haklısın. Üçüncü adam dayanamıyor diyor hocam ona da buna da dedin ki sen haklısın. Bu nasıl iş? Hoca dönüyor ve diyor ki; Valla sen de haklısın!
Toplumsal meselelerimizin çoğunda sanıyoruz ki tek haklı var. Haklı çıkmaya çalışırken diğer haklıları ezip geçiyoruz bu nedenle. Oysa herkesin mazereti, şartı, durumu farklı. Olaya tesir eden çokça faktör var. Ama biz kendi penceremizden olayı irdelediğimiz için kendimizi haklı kabul ediyoruz. Bilmediğimiz şeyleri, değerlendirmeye almadığımız etkenleri, görünmeyen gerçekleri, söylenmeyenleri dikkate almadığımız için de yanlış sonuçlara varıyoruz. Bunu ben malzemesi hazır olmayan yemeğe benzetiyorum. Yemeğimiz pişiyor ama tatsız, tuzsuz. Oysa irdelerken, hele karar verirken tüm faktörleri dikkate almak gerek.
İşe geç gelen çalışana patron kızıyor. Patron haklı. Çalışanın mazereti trafiğin tıkalı olması. Çalışan da haklı. Trafiği açması gereken polis diyor ki çok araba var, iş saati, bu normal …. Polis de haklı. O yolu kullanan diğer şoförler diyor ki ben işe gitmek zorundayım, bu yoldan, bu saatte…. Onlar da haklı… herkes haklı yani.
Bazı durumlar bu nedenle elimizde olmayan ve değiştiremeyeceğimiz şartlara bağlı… İstesek de tesir edemiyoruz. Ama sonuçları hepimizi etkiliyor bir şekilde. Bu nedenle sinirlenmeden evvel iyi düşünmek ve durumu öğrenmek gerek.
İkili ilişkilerde de durum aynı. Kadın eşine kızıyor manava neden uğramadın diye. Annenler gelecek limon yok…. Adam haklı işten geç çıkmış, manav kapalıymış, limon kalmamış filan…. O da haklı. Herkes haklı .
Yani her meselenin sadece tek bir haklısı olmaz!
Haklı çıkmaya çalışırken lütfen bunu unutmayın.
benden demesi.