Her güzel şeyin daha fazlası mümkün
Bazen elimizden geleni yaptığımızı, doğru davrandığımızı, güzel bir şey başardığımızı düşünürüz. Ya da birine fenalığımız dokunduğunu, yanlış yaptığımızı. Sevinir, gururlanır, kabarır yahut ezilir, büzülürüz.
Ama hiç biri ne son, ne başlangıç. Her şeyin daha güzeli ve daha beteri var acılarımızın.
Mesela birisine yardım yapıyoruz. Makul bir miktar. Seviniyoruz, vicdanımız rahatlıyor. Oysa daha fazlasını, daha çok kimseye yapabilirdik. Yapmadık!
nefis bir kek yaptık, cevizli. Herkes beğendi ama mesela tarçın koysaydık içine daha güzel olacaktı.
Bir resim çizdik. Gayet başarılı. Ama bitince içimizden geçirdik keşke o okyanusa bir de gemi ekleseydik diye.
Yahut….
Bir kötülük yapmak istedik, ya da bize yaptılar. Üzüldük. Ama şükretmeyi unuttuk çünkü daha beteri olabilirdi. Kaza yaptık araba yamuldu. üzüldük. Bize bir şey olsaydı araba sağlam kalsaydı daha mı iyiydi?
Şunu demek istiyorum;
Karşımızdakine güveniyoruz ama o kadar. Canımızı, malımızı teslim etmeyiz mesela.
Seviyoruz onu. Ama onsuz nefes alamam derken doğruyu söylemiyoruz. En ufak tartışmada eteklerimizdekileri döküyoruz toptan.
Çalışıyoruz günde sekiz saat. Ama meşgul mü oluyoruz, iş mi üretiyoruz acaba? Maaşımızın bir güne tekabül edeni kadar şirketimize para kazandırabildik mi o gün?
Polisiz, suçlu arıyoruz , ilanlarla, yazılarla, bulamıyoruz daha sıkı iz sürüp yakalayabilecekken.
Fırıncı yorgunum diyor ve satamam korkusuyla daha fazla ekmek çıkartmıyor. SOnra işsizlikten, parasızlıktan şikayet ediyor.
Uzatmayayım.
Sevmenin güzeli karşılıksız sevmek. Olduğu gibi kabul ederek. Daha güzeli; onunla tek ruh ve beden olabilmek. En güzeli; aynı yere bakabilmek ve konuşmadan anlaşabilmek. En güzelin daha güzeli; onun tırnağına bir şey battığında diğerinin göz yaşı dökmesi.
İnanmak mesela. Allah’a inanıyoruz. Daha güzeli derinden inanmak, teslim olmak, kayıtsız şartsız, görünmeyene, acizliğimizin farkına vararak. Yani iman etmek.
yardım etmek birisine. Parayla yetinmemek, tebessüm etmek, derdine ortak olmak, sorununu çözmek, dost olmak, hayatını kolaylaştırmak, kalıcı çözüm bulmak ona….. daha güzeli değil mi? yardımlar gizli olursa da güzel açıktan olursa da. Ama kendi kullanmayacağımız şeyleri vermek yerine, mağazadan yeni alıp vermek daha doğru değil mi?
En can alıcı örnek elbette para…..
Paranız var. Çok. Daha fazlası için çabalıyorsunuz. Sonra bir misli daha kazanıyorsunuz ve yine bir misli daha istiyorsunuz doymak bilmez bir açlıkla. Yani zenginlik diye bir şey yok!!! Herkes kendisinden zenginin yanında fakir! Yeterli para diye bir şey yok yani. Fazlası var, daha fazlası ve daha da fazlası.
Elbiseler alıyoruz, çoraplar, kravatlar, gece kıyafetleri…. Onlarca ama daha çoğunu, daha eşsiz olanını istiyoruz doymak bilmez açlıklarımızla.
Ancak istisnalar da yok değil.
Mesela sağlık ve zaman gibi şeylere sahibiz. Ama bunları artırmak, yedeklemek veya uzatmak şansımız yok.
Sağlıklıyız diyoruz ama dahası yok. zaten mükemmeldeyiz. Yiyebiliyor, yürüyebiliyor, tuvalete tek başımıza gidebiliyoruz hala. Dahası hayal. Uçmak, deniz altında dakikalarca kalmak gibi şeylerse hayal.
Zamanımız belli ama biz bilmiyoruz. Verilen zamansa en mükemmeli. Değiştirme şansımız yok ki! Bize verilen en mükemmeli, uygunu.
Velhasıl iyilikte daha fazlası her zaman var. Kötülük ve acıda da.
Önemli olan eldekiyle yetinmek. Hırslanmak, arzulamak, çalışmak ama yıpranmamak, zaafiyet göstermemek, kırmızı çizgileri aşmamak, kalp kırmamak, kötülüğe yenilmemek. Şükretmek yani onu bulamayanları düşünerek .
İyilikte sınır tanımaksızın daha fazlasını yapmaya çalışmak gerek. Dahasını, fazlasını.
Kötülükte ise tam tersi daha azını dilemek. Daha uzaklaşmak kötülükten.
Bize yapılan kötülüklerde daha fazlası başımıza gelebilirdi diye düşünerek şükretmek.
Yani iyilik ve güzellikte en ucu istemek, kendimizi aşmak, adeta sınır tanımamak….. kötülükte ise sıfıra geri dönmek….mümkün mertebe.
Daha fazlası derken aşırıya kaçmak da değil buradaki mesaj.
Tebessümün dahası gülmek, onun fazlası kahkaha atmak. En fazlası kahkahalarla gülmek …. ama yan masadakileri rahatsız etmeden. Misalen.
Kendimizi kandırmamak gerek iyilik ve güzelliklerde. Daha fazlasını yapabileceğimizi hepimiz biliyoruz. Ama yapmıyoruz.
İmkan yaratmak, zamanı anlamsız şeylerle doldurana dek güzel işlere zaman ve ortam hazırlamak mesela. Olması gereken bu.
Daha cömert, daha dürüst, daha anlayışlı, daha sempatik, daha kibar olmak her zaman mümkün.
Bence sizi mutlu edecek şeyleri artırmak gerek, mutsuz edecek şeyleriyse azaltmak.
Daha zaten fazla demek. İyilikte daha fazla, kötülükte daha az olmaya mecburuz insanlık medeniyeti olarak.
Etrafımıza verdiğimiz kıymet ve mesajlar bile bununla alakalı.
İş olsun diye çalışmak, yapmış olmak için yardım etmek değil mesele…. İçten, fedakarlıkla, daha önemli bir işimiz varken o dosta yardım etmek en güzeli. Dahasını, daha da fazlasını bulmak her zaman mümkün. lakin istemek gerek.
İstemiyoruz çünkü kontrol mekanizmalarımız devrede ve samimi değiliz yeterince. Niyetlerimiz has değil çoğu zaman. Şekilciyiz, gösterişe bayılıyoruz, dünya gözüyle bakıyoruz meselelere.
Oysa Atatürk sevgimiz bile daha parlak olmalı. İzindeyiz demekle olmuyor işler. Daha çok çalışmaya, zeki olmaya, aklı rehber etmeye, yurdu sevmeye, vatan için çalışmaya daha fazla muhtacız…. sahip çıkmaya Cumhuriyet’e daha fazla, daha fazla ihtiyacımız var. Onuncu Yıl Nutku’nda Atatürk’ün dediği gibi.
Bunu yapmıyorsak, samimi değiliz demektir. Sözde olan, özde olmayanlar ise geçicidir, sahtedir, kimseye fayda sağlamaz.
İnançlarımızın gereği…… Allah’a inanıyorsak, Müslümansak, çalmayacağız, haram yemeyeceğiz, adaletten şaşmayacağız, şahitlikte adil ve korkusuz olacağız, ehliyete, liyakate önem vereceğiz, haklıdan yana olacağız, zulmetmeyeceğiz, hürriyetlere ve özel hayatlara saygılı davranacağız, kapı arkalarında iş çevirip, dedikodu yapmayacağız…..
Daha fazlası bu kötülükleri terk edip, sevgi ve umut vermek etrafa…. yardımlaşmak, paylaşmak, dost edinmek…..
Her güzel şeyin daha fazlası mümkün yani. yeterli bulduğumuz nokta kadarız.
Oysa çok daha ilerisi var güzel yarınlara uzanan….. derin kuyulardan bizi çıkartacak çok uzun ve sağlam ipler var.
İstemek gerek…. sabretmek ve çalışmak gerek.
Hayat bir şekilde geçecek. Ne kadar istekli ve samimi…. ne kadar yeterliyiz iyilik yapmakta göreceğiz ileride. İki yüzlülük, gösteriş ve şekilci bencilliklerimiz bize kar sağlamayacak.
Has ve temiz niyet ve gayretlerimiz mükafat olacak, kefaret olacak gafletlerimize.
Bu yüzden daha fazlasını yapmaya ihtiyacımız var. bence.
Bu nedenle parayı, saltanatı, sınırsız hırslarımızı ve açlıklarımızı bir kenara bırakıp insanlığa, sevgiye, düzgün yaşamaya dönmemiz gerek bir an önce.
Sevgilerimiz de sadece dostlarımıza değil herkese olmalı…. Kutuplaşmadan, ayrıştırmadan…..