Hayatın değişmeyecek 10 gerçeği
Hayatımız sürüp gidiyor. Bilinmeze doğru ama aslında adil. Bize sunduğu, bizim hak ettiğimiz ve istediğimiz kadar. Çok istersek de bu kez cimri davranıyor. Ama sebep ve sonuç aslında biziz.
Gerçeklerden ibaret hayat. Yanlışa, sanala, olasılığa yer yok fazlaca. Temel maddeleri var, mesnetleri, değişkenler olsa da, düz ilerliyor. Fazlaca sürpriz yok yani. Mutluluğumuz bu değişmeyen ve değişmeyecek gerçekleri görmemize ve kabullenmemize bağlı…
Nedir bu gerçekler? Hayatın değişmeyecek 10 gerçeği ile ne kast ediyorum? Buyurun…
1. Siz busunuz.
Siz, şu an olduğunuz kişisiniz. Ne eskisi, ne yenisi, ne başkası, ne de maskeli haliniz. Saf ve yalın olarak aynada ne görüyorsanız siz osunuz. Bunu kabullenmek meselenin en mühim kısmı. Olmak istediğiniz değil, olduğunuzsunuz. Değişime açık olmak başka şeydir, değişmek için maziyi yok saymak ayrı şey. Maziden kurtulmaksa mümkün değildir. Şayet bunu cebren yapacak olursanız da istemediğiniz şeyleri unutmakla kalmaz, değerli şeyleri de ulaşılamaz yere gönderirsiniz. Bunu antibiyotik gibi düşünün… zararlı bakteriler gibi faydalıları da öldürürsünüz… Ama kim olduğunuzu bilirseniz, düşmanı da, ortamı da, hayatı da daha kolay algılarsınız… bu da size fark etme melekesi sağlar.
2. Sağlığınız en değerli hazineniz
Servetiniz, işiniz, yaşınız, medeni durumunuz ne olursa olsun hayatta en kıymetli servetiniz sağlığınız. Sağlık yoksa hiç biri yok. Kabiliyetleriniz, çabalarınız, koşmacalarınız, susuşlarınız hep sağlığınıza bağlı. Ona iyi bakın. İnsan sadece bedenden ibaret değildir. Ruh ve beden ayrılmaz iki bütündür ecele dek. beden sağlığınız kadar zihni sağlığınıza da önem verin. Ama şunu sakın unutmayın; ruh hasta olmaz, bozulmaz… çünkü o Allah’tan bir parçadır, saftır, temizdir. Size doğru yolu gösterir vicdan yoluyla. Bir hastalık varsa bu sizin beşeri görüşünüzden yani beyninizden kaynaklanır, yahut sinirlerinizden. Bedenin gıdası müzik ve gıdaysa, ruhun gıdası da inançlardır, sükunettir, huzurdur, dürüst yaşamlardır.
3. Para elinizin kiri.
Paraya tapıyorsunuz belki…. onun için her şeyi yapmaya hazırsınız. Parasız bir hayat düşünmüyor, istemiyorsunuz… Ama para saadet getirmiyor. Sakın onsuz hayat çekilmez diye bahanelere sığınmayın. Mutluluğun sadece % 1’idir para. Para için göze aldığınız, feragat ettikleriniz ise çok daha fazlası. Lüks ve konfora, yaşam seviyesine put gibi sarılırsanız, ruhunuzun yol göstericiliği biter, nefis girer devreye.
4. Eğitim herkese, her zaman lazım.
Bilgi güçtür. İster okulda olsun, ister hayatı tanımada biliyorsanız hata payınız düşer… eğitim aldıysanız, terbiyeniz tamsa, görgünüz buna uygunsa sırtınız yere gelmez. Hak ettikleriniz o hak için ne kadar ter döktüğünüze bağlı. Kulaktan duyma şeylerle, hurafelerle ilerleyemezsiniz. Mücadeleniz, çabanız dahi aldığınız eğitime bağlı, hayalleriniz ve vizyonunuz da.
5. Ecel değişmez, ertelenmez.
Ölüm var. Herkes için var. Ne zaman bilemiyoruz ama sonrası boşluk değil. Mesele bu hayatı kısa veya uzun güzel ve doğru yaşamak. Boş heveslerle tüketilecek kuru, uzun bir ömür mü istersiniz, güzel, dolu ama kısa bir ömür mü? Kararınız hayatınızı etkiliyor, etkilemeye de devam edecek. Bu hayatı anlamanın ilk adımı eceli anlamaktır. Doğum ve ölüm nasıl gerçekse, yaşamak da öyle gerçektir ve bu bir süreçtir. Bu süreci uygun geçirenler sonsuz hayatın erdem ve müjdesine erer, hayatı boşa geçirenlerse sadece büyümüş ve ölmüş olarak kalır.
6. Erdem her şeyinizdir
İnsan şerefi için yaşar. Evlatlarınıza bırakacağınız en değerli miras terbiye ve şerefinizdir. Bundan taviz verdiğiniz anda hayatı yenmeniz mümkün değildir. Çünkü hayat güçlü, kararlı, namuslu ve çalışkanları sever, üç kağıtçıları, haysiyetsizleri değil. Namus yoksa, adalet olmaz, verim olmaz, üretmek olmaz, helal lokma olmaz. Olsa da köpekleşir, hak yer, lanetle anılırsınız… ardınızdan söylenecek sözler de hoş olmaz!
7. Aileniz köklerinizdir
Yetiştiğiniz aile de, kurduğunuz kendi aileniz de köklerinizi besleyen damarlardır. Kaç kişiyseniz o kadar ana kökten ibaretsiniz. Aile bağlarınız koparsa tek dal kalırsınız ve en ufak bir hastalık, ayaz, yahut darbe sisi hayattan kopartır. Batıya özenip, Araplaşıp, hippi siyasetlerle, anlaşılmaz izm hikayeleri ile bu bağları zayıflattığınız anda, kuvvetli kasırgalara, hırçın dalgalara dayanamaz, batarsınız… narin gövdeli tekneler gibi. Çocuklarınızı da bu anlayışla büyütmekle yetinmeyin, yetiştirin. Çünkü onlar geleceğimiz. Sağlıklı ve mutlu nesiller için onlar bıraktığımız yerden devam etsinler istiyorsak…. onları yetiştirmeye de mecburuz. Evi yuva yapabiliyorsanız… başarılısınız demektir.
8. Başarı için hayal etmek ve çalışmak gerek
Lafla peynir gemisi yürümez, görünüş aldatıcı, çok söz yalanlıdır. Geleceği tasarlamak ancak hayal etmekle ve ideallere sahip olmakla olur. Bunlar içinse çalışmak zorunludur. Ter yoksa, emek sarf edilmiyorsa…. bir adım ilerlemenize müsade etmez hayat. Hayat kendisini anlayanı anlar. Şeffaftır, adildir, bereketlidir ama ayırt edicidir aynı zamanda. Güzelle çirkini, çalışanla çalışmayanı. O kötüye çalışanları da bilir… Beşeri meşgalelerle dolu değildir hayat sadece… mutluluğa, umuda yer vermek gerek… sevgilere kucak açmak, sağduyudan uzaklaşmamak…hoşgörü ve affetmek erdemine sarılmak sıkıca… Hayal etmekten, idealler edinmekten ve umut etmekten asla vazgeçmeyin. Hayat yorulanları asla sevmez, yorulsanız da devam….
9. Atatürk davası ve Türklük bilinci varoluş sebebimizdir.
Anadolu kaderimizdir. Türk ve Müslüman olarak doğduk çoğumuz ve öyle de yaşayacağız. Örflerle, geleneklerle, adetlerle, milli ideal ve bilinçle yoğrulmuşken, buna aykırı davrananları sevmez hayat. nankörleri hiç sevmez. Anlık zaferler kazandırsa da uzun vadede hıncını alır vefasızlardan. Doğru ve kadirşinas yaşayanları ise şerefle ödüllendirir. Bu Ulusun Başöğretmeni kurtarıcısı, kurucusu, yol gösterici rehberi, emsalsiz dava ve devlet adamı Atatürk hür ve müstakil yaşamamızı temin eden nasiptir, lütuftur, nimettir.
10. İnanç ve değerleriniz her şeyinizdir.
Maneviyatınız, hangi açıdan olursa olsun iç sesinizdir ve hayatın anlamını asla unutturmaz size. İnanç ve ahlakınız zayıfsa, padişah da olsanız acı çeker, nafile yaşar ve kuru ot gibi ölürsünüz. Sizi kimseler de hatırlamaz… İnanmak ve buna göre yaşamak, hayatın görünmeyen zevklerini tatmak, farklı boyutlarını görmek, hayatı tanımak için elzemdir.
Son söz; şunu asla unutmayın. İşler hiç bir zaman yolunda gitmeyecek ve Murphy kanunları gereği en lazım olan anda telefonunuzun şarjı bitecek….
Bence bu yazdıklarım eksiğiyle, noksanıyla hayatın temel mesnetleri…. Hayatın değişmeyecek 10 gerçeği bunlar bana göre. Sizce?