Hakimin takdir yetkisi
Hukukçu değilim ama bu anlatacağım kısa misal bana hukuk hakkında her zaman bir fikir vermiştir. Sanırım bu kısa örnek ders olarak da okutuluyor fakültelerde. Bir hakim arkadaşımın verdiği misal şu;
Bir aile, üç çocuklu, DSİ işletmesindeki bir baraj göleti kıyısına pikniğe gidiyorlar. Hazırlık yaparken, oynarken filan …. çocuklardan biri ailenin yanından uzaklaşıp suya giriyor, boğularak can veriyor. Aile panikte, üzgün. Cenaze kaldırılıyor, durum mahkemeye celp oluyor. Hikaye bu ya dosya iki farklı hakime gidiyor.
İlk hakim aileyi ilgisizlikle suçlayıp, çocukla ilgilenmedikleri için olayın cereyan ettiğine ve DSİ’nin beraatine karar veriyor.
İkinci hakim DSİ’yi suçlu bulup, ikaz levhası koymadığı, gölet etrafını telle emniyete almadığı için aile lehinde hüküm veriyor, tazminata hükmediyor.
İstinaf, yargıtay halleri hariç durum bu.
Hani diyoruz ya bazen hakimler yanlı karar veriyor diye hatırlatmak istediğim şey TAKDİR YETKİSİ. Öyle ya kanunlarda her olay birebir yazmaz, yazamaz. özellikle Anayasa genel ifadeler içerir ve hakimlerin görevi kanunlardan mesnet alarak, şahitler ve delillerden de istifadeyle adaleti sağlamaktır. Bu karara elbette şahsi görüşlerini de ekleyeceklerdir. İşte bu şahsi tatmin olma haline takdir yetkisi diyorum ben.
yukarıdaki örnek sayısız kez artırılabilir. Kendinizi koyun o hakimin yerine. Siz ne karar verirdiniz?
Öyleyse mahkeme olan kitle olarak bize düşen şey tarafsız bir yargılama ummak ve adalet istemek…
Hüküm ve iddia makamındakilerin görevi suçu varsa ortaya çıkartıp cezalandırmak yahut suç yoksa kısa sürede beraate hükmetmek.
Avukatların görevi de suçluyu aklamak değil suçsuzluğu savunmak. Müvekkil suçluysa bile adil yargılanma hakkından yararlanmasını sağlamak.
Kanunlar açık, temyiz yolları açık.
Bu söylediğimiz elbette helal süt emmiş olanlar için geçerli. kayırma, torpil, iltimas durumları ağırlık merkezini kolayca çevirebilir ve masumiyeti kirletebilir, ya da suçu başkasına atabilir, suça kaza süsü verebilir. Takipsizlikler, zaman aşımları, sümen altıları saymıyorum bile.
Siz siz olun elden geldiğince delil ve şahit toplayın, kanuna hakim olun ve adalete güvenin. Çünkü adalet, hakimler sağlayamasa da elbet tecelli eder. Yasalar sizin yaranızı dindiremese de vicdanınız sizi hoş tutacaktır.
Ama hakimlere ve mahkemelere saldırırken de acımasız olmayın, takdir yetkisini yok saymayın, hakimlerin zor şartlar altında binlerce dosyaya baktığını da unutmayın.
Hakimin takdir yetkisi hukukta da yeri olan bir manevra alanıdır, esnekliktir, olmak zorundadır. Nüans şudur ki eşitlik durumunda hakimler takdirlerini mazlumdan, masumdan, güçsüzden yana kullanmalıdır. Çünkü adaletin vazifesi HAKKANİYET’i tesis etmektir. Asıl olan da budur.
bence.
Adalet herkese lazım. Bunu da bir kenara yazın.
Hani birileri ağzından düşürmüyor ya yapay zeka diye… Sorun bakalım bu takdir yetkisini robot hakimler nasıl kullanacak????