Gel-git olayı ve yerçekimi doğru mu?
Bilimsel olarak varsayımlarla ispatları yani teorilerle ispatlanabilir gerçekleri karıştırmamak çok önemli. Hele ki bunlara bağlı olarak yaşantımız ve değerlerimiz değişiyorsa çok daha sorgulayıcı olmak lazım. Mesela gelgit olayı, eski adıyla Med-Cezir!
Ay dediklerine göre dünyaya 384.000 kilometre uzakta ve yerçekimi 3,1 kg/cm2. Dünyamız ise onun yanında dev bir kütle ve yer çekimi 9,81 kg/cm2. Şimdi diyorlar ki o ufacık ay, o kadar uzaktan, çekim gücü kendisinin üç katı olan bir gezegenin denizlerini kendisine çekiyor! Gel-git bu sebeple oluşuyor! Diyorlar…
Peki neden büyük gölleri değil de denizleri? Nasıl çekim gücü üçte bir olan bir uydu çekim kuvveti üç misli olan dev bir gezegenin sularını çekebilir? Cevap yok! Denemesi bedava arkadaşınızın elini tutun. O sizi 3 kuvvetiyle çeksin, siz onun elini 9 kuvvetinde çekin. Kim kazanır? Mesele bu kadar basit bir kandırmacadan ibaret.
Doğrusu şöyle, düz dünya teorisyenleri de aynı şeyi savunuyor. Yer çekimi diye bir şey yok. Kainatta her şey aşağı doğru düşmek meyilindedir ve taşıyıcı kuvvetler herkes ve her yer için farklıdır. Mesela denizler ve su. Bu bizi dünyanın güney kutbunda yani resmettikleri dünyanın alt kısmında baş aşağı yaşayan insanlar yoktur. Siz hiç dünyanın alt tarafına inen ve kalkan uzay mekiği gördünüz mü?
Bu konulara daha sonra detaylı girerim ama şimdilik yer çekimi ve gel-git olayının sahteliğini bilin yeter.
Peki gel-git nasıl oluşuyor o zaman? Yeryüzü (yerküre değil) gerçekten devasa bir tepsi gibi uzanıyor ve tüm kıtalar ayrı birer ada. Yani yaşam su üstünde. Ağırlık noktaları değiştikçe, kütle odakları kaydıkça, yer hareketlerinin de etkisiyle tüm bu adalar münferit olarak suya batıp çıkıyor. Mesela üç santim. Bu batma veya tekrar yukarı çıkma yani suyun seviye farkı gel-git olayını doğuruyor. Bunun ispatı da şudur ki mareoğraf aleti uzun yıllardır hem de askeri kaynaklarca kullanılır ki görevi kıyının (kıtanın) suya batma ve çıkma durumunu rapor etmektir. Bu test ve tespitler onlarca yıldır yapılmakta lakin eminim hiç biriniz bile duymamışınızdır.
Nihayetinde bu yeryüzü adacıkları yan yana dizildiğinde bizi yerküre olmayan yeryüzü olan dünya şekline götürüyor ki filmlerde filan rastlamışınızdır. En önemli kanıt ise Birleşmiş Milletlerin sembol haritası. Bu konuda ayrı bir yazı yazarım ama siz şimdi internete düz dünya yazın ve karşınıza çıkacak videolardan en az birini izleyin derim.
Bence.
İşte bu da bahsettiğim modelleme! Yeryüzü etrafındaki buz kütleleri de bizleri güney kutbu diye kandırdıkları Antarktika kıtasına ait dev kütleler… Bunu da çok yakında yazacağım.
NOT:
Mareograf, dikey bir veriye göre deniz seviyesindeki değişimi ölçmek için kullanılan bir cihazdır. Mareograf, marigraf, deniz seviyesi kaydedici ve limnimetre olarak da bilinir. İçerisindeki sensörler, geoide yakın bir yükseklik referans yüzeyine göre su seviyesinin yüksekliğini sürekli olarak kaydeder. Su cihaza alt borudan girer, elektronik sensörler su seviyesinin yüksekliğini ölçer ve verileri küçük bir bilgisayara gönderir. Dünya çapında yaklaşık 1450 istasyonda geçmişe ait veri bulunmaktadır ve bunların yaklaşık 950’si Ocak 2010’dan bu yana küresel veri merkezine güncellemeler yapmaktadır. Bazı yerlerde kayıtlar yüzyılları kapsar, örneğin Amsterdam’da 1700’e kadar uzanan veriler mevcuttur.
Gel-git olayı ve yerçekimi doğru mu? yazımda bahsettiğim şeyleri lütfen hafife almayın ve üzerinde düşünün. Şu an uzaya çıkıp aşağı bakamıyoruz belki ama inanın fizik yalan söylemez…. ama onlar yalancı.