Faiz ve riba farkı
İslam alemi Arapça’dan tercüme kelimelerle maalesef çokça kandırılır ve bu dini argümanlar birilerine fırsatlar yaratırken, bazılarını daha müşkül durumlara sokar. Riba meselesi de bunlardan biridir. Ayet de geçen de faiz değil riba kelimesidir.
Yüce Kur’an tefeciliği lanetler ve haksız kazancın tümünü haram kılar. İşte bu haksız, emeksiz kazancın adıdır RİBA. Faiz son yüzyılların kelimesi olarak çıkmıştır ki Kur’an’da faizin adı asla geçmez.
Para ile para kazanmak Kur’an ayetlerinin nuzülü sırasında da vardı. Borç evren tefeciler ki çoğu Yahudiydi, bu işte acımasız ama mahirdiler. Müşkülün sıkışıklığından yararlanıp azami faizler talep ederek, onu borcu geri ödeyememe durumuna düşürmek ve malına az bedelle çökme gayretindeydiler. Asırlar boyu da bu yolla zenginleştiler. Hz. Süleyman zamanında bile aynı dert toplumu kangren gibi sarmıştı.
Tefecilik haksız kazanç olduğu için, müşküle zulmetmek demek olduğu için, tuzak olduğu için haramdır. Kur’an bunu RİBA olarak genelleyerek adlandırdı.
Zamanımızın faiz ve bankacılık uygulamaları ise aynı şey değil.
Bir kere ülkelerde yıllık enflasyon diye vazgeçilmez bir kavram var. Yani para yılın başı ile sonunda aynı değerde değil. İkincisi para ile iş yapılmalı, yatırıma sevk edilmeliş ki kalkınma gerçekleşebilsin. Üçüncüsü insanları yatırım ve tasarrufa teşvik etmek gerekir ki çarklar dönebilsin. Yani faize para yatırmak ülke ekonomisine katkı aynı zamanda.
Peki faiz helal mi, ne zaman haram olur?
Paramızla yapılan işler helalse, yatırım ve üretime katkımız varsa o faiz elbette helaldir. Ne kadarı ayrı konudur ama iş imkanı yaratıyorsa, ülke ekonomisine artı değer sağlıyorsa helaldir.
Bence haram olan kısmı yıllık enflasyonu geçen kısmıdır ki çoğu İslam alimi de bu görüştedir. Yani 1 Ocak’ta elimizdeki 100 lira yıl sonunda kaç paraysa (diyelim 96 lira) bizim bir şekilde alacağımız 4 lira faiz paramızın sadece kaybettiği değeri geriye koymak olacağından ve haksız bir kazanç söz konusu olmadığından helaldir, adildir, haktır.
Diyelim banka 5 lira faiz verdi. O zaman üstte kalan son 1 liranın durumu tartışılır olur. Bu durumda da o bankanın veya kişinin paramızı bir yıl boyunca nasıl değerlendirdiğine bakmak gerekir. Cevabımız; faizle tefecilik yapıldıysa başka, yatırıma sevk edip yüksek getiri kazandıysa başka olur. Şayet banka paramızı ve, fabrika, yatırım, üretim için kullandı ve yüksek getiri elde ettiyse bize vereceği kar payı neden haram olsun?
Diğer yandan helal kazanç, faizsiz sistem gibi yalanlara da kanmayın. Bugün hiçbir kurum ve banka sigorta, mevduat, kredi işlemlerinde karsız, faizsiz, kar paysız çalışmaz. Mevduatını tamamen yatırıma sevk eden iş yeri de olamaz.
O halde dürüst ve helal işlere yönelen her yatırım aracının vereceği her faiz helaldir, özellikle yıllık değer kaybının karşılandığı miktar bilhassa helaldir.
Sıcak parayı kendi kasasına çekmeye çalışanlara bu nedenle itibar etmeyin, dinen kandırılmayın, aklınızı kullanın ve hak edilmemiş kazançlardan uzak durun.
Benden demesi.
Özetle faiz ve riba farkı en basit anlamıyla paranın değer kaybettiği miktarın geri kazanılması veya alın teri katılmadan kazanılan tefecilik parası farkıdır denilebilir.